Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eyvah, ne çıkmaz bir sokağa düştük!

Yazının Giriş Tarihi: 06.10.2023 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.10.2023 16:15

Bugünlerde ortaöğretim okullarımızda “değerlerimiz” hakkında sunumlar veriyorum ve bu münasebetle çocuklarımızı daha yakından tanıma imkanını buldum. Özellikle soru-cevap kısmında, gençlerimizin çok büyük bir boşluk içinde olduğunu gördüm. Şuna kanaat getirdim ki; ülkemiz hakikaten büyük bir saldırı altında. Türk nesli ve kamuoyu üzerinde müthiş oyunlar oynanıyor. Ve bir nesil, geleceğimiz “güneş  altında eriyen buz” gibi, göz göre göre yok oluyor. Ve  bütün bunlar;bir milletin gözü önünde icra ediliyor,yöneticisinden, halkına, iktidarından milletine, aile bireylerine kadar; en ufak bir tepki vermeden, nemelazımcı bir tavır ile karşılanıyor ve kabulleniliyor.

Hatırlarsanız, sosyal medyada  Japon iş adamı  Sakura  “Türkler” hakkında çeşitli tanımlamalarda bulunmuştu. Mealen şöyle diyordu:

“Japonv iş adamı Sakura; siz Türkler rahatınıza düşkünsünüz. Mütevazi yaşamıyorsunuz. Daha sonra borç altına giriyorsunuz. Ben işadamıyım sıradan evim arabam var.görüyorum ki sizde böyle değil. Asgari ücretlide en lüks telefon var. Ayrıca milli değilsiniz. Marka sevdanız var. Biz Japonlar yatırımı bilgiye yapıyoruz. Siz hazıra konuyorsunuz. Üretemediğiniz taktirde tüketici olarak kalırsınız.”

Yine benzer yorumların bir başka Japon’dan da geldiğini görüyoruz. Türkler hakkındaki bu iddialarını, bir gazete kupüründe alıntılayalım:

“ Japon bilim adamı Kalyo Yasua uyarılarda bulundu; Türkler çok garip. Türklerin nesillerine sahip çıkmadığını söyledi. Kalyo Yasua daha sonra şu  açıklamalarda bulundu. “Üç yıldır Türk kültürünü inceliyorum bir şey çok korkunç, diğeri de garip. Korkunç olan batı, bir ülkeyi savaşmadan yok ediyor. Türkiye’de 3-5  dizi hariç hepsi Türk din ve geleneğine ters. Garip olan ise herkes bunu biliyor ama yine de izliyor. Anne baba ise çocuğuyla izliyor. Türklerin bu garip haline şaşırıyorum, dedi.”

Yabancı bir gözlemcinin kanaatlerini ne derece önemsersiniz bilemem; lakin ben kendi hesabıma itiraf ediyorum ki, durum hiç de umut verici değil. Ülkemiz kültürel bir erozyonun içinde korkunç bir uçuruma yuvarlanıyor.

Değerlerimizin vericisi durumundaki MEB’de maalesef çok büyük bir aymazlık var. Değerlerimizi ana sınıfından itibaren tüm eğitim kurumlarımızda sağlam ve etkin bir şekilde vermek için yeterince bir gayret ve çaba gösterildiğini görmüyoruz. Türk milli eğitim sistemi adeta batının değerlerini veren bir gönüllü kuruluş gibi işliyor. Garip bir şekilde batı medeniyeti  kutsanıyor ve bu arada da kendimizin de bir medeniyeti sanki hiç yokmuş gibi bir durum arz ediyor.

Eğitim sistemini derinlemesine incelediğimizde,  cumhuriyetten öncesinde bu anlayışın eğitim kurumlarımıza hakim olduğunu görüyoruz. Hatta bu hususta oldukça ibret verici bir olayı merhum M.Akif Ersoy,“Letonyalı Müslüman bir işadamının çocuğunu Bâb-ı Âli’de (İstanbul) okutmak için gittiği liselerde karşılaştığı durum” ile ilgili müşahadelerini makalelerinde anlatıyor. Yani eğitim kurumlarında Gayr-ı Müslim bir zihniyetin ve propagandaların yapıldığını, eğitim kurumlarının nasıl devşirildiğini büyük bir ızdırapla dile getiriyor. Sözünü de şöyle bağlıyor: “bu memlekette hem din ve inancını verecek ve hem de fen bilimlerini tedris edecek bir okul yok mu?”

İşte aradan 100 yıldan fazla bir zaman geçti, okullarımızhala arzu ettiğimiz tedrisattan fersah fersah uzaklıkta. Maalesef bu alanda sıkıntımız, problemlerimiz ve şikayetlerimiz devam ediyor. Kendi değerlerimizi çocuklarımıza aktaramamanın sıkıntısını yaşıyoruz  ve bu da hayatın farklı alanlarında olumsuz bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Buradan MEB’e sesleniyorum. Lütfen alana, okullara bir ininiz, öğrencilerin arasına karışınız, yetiştirdiğiniz mahsüllerin değerini ve kalitesini vicdanınızla tartınız, değerlendiriniz. Bir milleti bile bile nasıl çürüttüğünüzün vebalini taşıdığınızı artık iş işten geçmeden fark ediniz. Yarın çok geç olabilir.

Bir millet köküyle, değerleriyle ayaktadır. Köksüz kalan bir millet, millet olma vasfını kaybetmiştir.

Maarifin iflası, ahlakın enkazı: Batı’nın izinde nereye kadar?

13.06.2025 07:00

Batı’dan ithal eğitimle yetişen nesillerin karşısında, kendi medeniyet değerlerinden bihaber bir toplum silueti yükseliyor. Oysa eğitim; sadece bilgi değil, karakter ve ahlâk da inşa eder. Bu topraklara, bu millete ait bir maarif modeli kurulmadıkça, çürüme sadece derinleşecektir. Bir milletin isti

İyd ül mübarek!

06.06.2025 07:00

(Kültür Köklerimizdir, Bayramlar Da Bu Köklerin Çiçek Açtığı Zamanlardır) Bir milletin hayatiyeti; toprağında değil, toprağa bağlılığında; yaşadığı çağda değil, çağlar ötesine uzanan köklerinde gizlidir. Örf ve adetler, kültür ve gelenek dediğimiz o manevi damarlar, bir milleti geçmişten geleceğe

Eserden müessire: Tevhidin sahih yolu

30.05.2025 07:00

Tasavvufun bazı meşreplerinde “vahdet-i vücud” anlayışı, tarih boyunca birçok münakaşaya konu olmuştur. Bu meşrep, “hakikî vücut yalnız Allah’a aittir; diğer varlıklar gölge, hayal veya vehimdir” şeklinde özetlenebilir. Mevlânâ Câmî’ye nispet edilen şu beyit, bu düşünceyi veciz biçimde dile getirir:

İlahi va’din gölgesinde İsrail

23.05.2025 07:00

Kur’ân-ı Kerîm, yalnızca geçmiş kavimlerin ibretlik kıssalarını anlatmaz; aynı zamanda bugünü ve yarını da aydınlatır. İsra Suresi’nin beşinci ayeti bu hakikate işaret eden çarpıcı bir misaldir: “Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü ola

Bir fesihten fazlası: Geleceğin aydınlığına doğru

16.05.2025 07:00

Geçtiğimiz günlerde açıklanan PKK’nın fesih bildirisi, sadece bir örgütün dağılması değil; Türkiye’nin siyasi ve toplumsal hafızasında derin izler bırakmış bir devrin kapanışı olabilir. Elbette bu tür tarihî dönemeçler sadece belgelerle değil, bakış açılarıyla da anlam kazanır. Uluslararası çevrele

Masumun hakkı ve dünya barışının ölçüsü!

09.05.2025 07:00

Dünya, mazlumun sessiz çığlığına sağır kalmış bir hâlde… Savaşların, çatışmaların ve insanlık dramlarının neredeyse sıradanlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Modern zamanın en büyük çelişkisi şudur: Medeniyetin zirvesinde olduğunu iddia eden insanlık, hâlâ en ilkel yöntemlerle birbirini yok etmeye çalışıy

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hayat Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.