Kaç yıl geçti hala değişen bir şey yok. Çok acı ama bu gerçek bir kez daha yüzüme çok sert çarptı. Çok sinirliyim. Çok küskünüm. Sadece meğer mecburiyetten verilen tepkiler değişmiş. Ama iç aynı kalmış. Ne empati kurulmuş ne saygı duyulmuş ne hak görülmüş sadece mecbur kaldıklarından sessizliğe gömünülmüş. Ama içten içten o hınç tüm hızıyla tüm keskinligiyle bilenmeyen devam etmiş. Ciddiyim aşırı kızgınım.
Ve bu benim de benligimde davranışlarım da keskinlige sebebiyet veriyor. Zorla beni ben olmaktan çıkarıyorlar.
Şu yaşa geldim ve ne yazık ki öğrendim ki kibarlığın saygının ılımlı duruşun nezaketin bu dünyada yeri yok. Sen bu erdemli hayat tarzını benimsersen seni salak yerine koyup ensene çökmeye çalışıyorlar. Her düşüncelerini çekinmeden açıkça sana yükleyebilme söyleyebilme hakkı buluyorlar kendilerinde. Ve üzgünüm ki bu hayatta söz sahibi olabilmek için benimsemen gereken hayat tarzı şuymuş "göze göz dişe diş."
Sana nasıl davranılıyorsa sende o şekil karşılık verecekmişsin bu hayatta. İnsanoğlu denilen mahluk anca bundan anlıyormuş meğer. Aslında çok çaba sarf ettim bu konuda hakkım yenemez. İnandım üstelik olacağına. Saygı çerçevesinde her mesele hallolur biz yüzyıllar boyu karmakarışık yaşamış milletiz yan yana. Şimdide beceririz üstelik aynı milletten aynı soydan aynı dindeniz üstelik uçurum da yok aramızda eskisi gibi. Aynı düşünce aynı yaşam tarzını benimsemesek de eski eskide kaldı gayet güzel geçinebilir anlaşabilir muhabbet edebilir herkes istediği gibi yaşayabilir diyordum. Sağ olsunlar büyük bir patırtıyla yıktılar tüm o inşa ettiğim iyi insan portresini. Kendime çizmeye çalıştığım yolu.
Peki. Olsun ben yine varım. Nasıl istiyorlarsa öyle olsun.
Ben bu şekilde oynamasını da bilirim. Her şeyi hakkıyla yapmaya gayret ettiğim gibi göze göz dişe dişi de hakkıyla yerine getirmesini de bilirim. Öyle de güzel uyarım ki ortama.
Memnun muyum bu durumdan hayır böyle olmasını istemezdim Allah şahit. Ama madem ki değişmeyecekler tamam ben değişirim.
Dedim ya ortama çabuk uyum sağlarım konuştukları dili de hakkıyla kullanmasını bilirim. Öyleyse peki madem böyle olsun.
Nerden geldik bu konulara; İstanbul üniversitesi hukuk fakültesini birincilikle bitirmiş kardeşimize mezuniyet töreninde konuşma yapmasına izin verilmemiş. Neden?
Mezuniyet konuşmasını besmele ile açmak ve mezuniyetini zamanında başörtüsü zulmünden dolayı bırakmak zorunda bırakılan yine İstanbul üniversitesi Fen fakültesi biyoloji bölümü son sınıf öğrencisi annesine atfetmek istemesi.
Üstüne basarak tekrar ediyorum İstanbul üniversitesi fen fakültesi biyoloji bölümü son sınıf...
Şimdi empati yeteneğinizi kullanarak bu hanımefendinin yerine koyun kendinizi...
Nasıl bir histi?
Bakın geçen geçmiş dedik olan olmuş dedik geçmiş zaman dedik tamam olsun düzelir artık dedik geçmiş geçmişte kaldı dedik önümüze ve şimdiye bakalım dedik. Dedik de dedik...
Ama hala bu anı yaşamasına izin verilmeyen annesine bir teşekkür konuşmasını bile çok görüyorlar.
Neymiş taa o zamanlardan bu zamana hiç bir nane değişmemiş. O at gözlükleri aslında o kafalardan hiç çıkmamış. Sadece fırsat bulamamışlar. İşte fırsatını bulanda yapacağını yapıyormuş görmüş olduk.
Ama onlar değişmesin beklemiyorum artık şu saatten sonra, artık ben değişeceğim.
Kim nasıl hak ediyorsa öyle muamele görecek.
Söz veriyorum kendime.
Ve hakkıyla yerine getireceğim bunu.