Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Özümüz ve yapay hayatımız

Yazının Giriş Tarihi: 17.05.2025 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.05.2025 15:42

Kent yaşamının o çok arzuladığımız, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız ve asıl yurdumuzu bırakıp şehirlere göç ettiğimiz bu düzenin tüm olumsuz etkilerini farkında olmadan neredeyse tamamen çocuklarımızın omuzlarına yüklemişiz.

Sanki bir lütufmuş gibi binaların arasında onlara ufacık bir alan bırakmışız o kadar…

Sonra bu çocuklar neden afacan, neden bu kadar hareketli, neden hiç bir şekilde enerjilerini atamıyorlar, neden durdurulamıyorlar diye diye hayıflanıyoruz?

Üç yaşındaki oğlumuzun konuşmasında yaşıtlarına göre bir gecikme olduğunu düşünerek bir çocuk gelişim uzmanına başvurduk. Uzmanın verdiği tavsiyeleri dinleyince derin bir düşünceye daldım.

" Size yakın parkınız var mı? Havalar da ısındı gününüzün çoğunu dışarıda geçirin, artık evde vakit geçirmesin, mümkünse yaşıtlarıyla kendi başına oynasın iletişim kurmayı öğrenir, en güzel yöntem bu. Ama oyun grupları var artık biliyorsunuz onları da çok öneriyoruz ve güzel yönde etki edeceğini siz de göreceksiniz, en önemlisi ekran kısıtlaması hatta mümkünse sıfır ekran öneriyoruz.

Aile ile -ama en önemlisi açık havada aktiviteler kesinlikle kapalı alan değil bakın- yürüyüş olur orman gezileri olur doğa olur hareket halinde olmasını isteriz..." Daha bir sürü güzel şey önerdi.

Doktor konuşurken bunları sıralarken aslında ne kadar acınası bir duruma sokmuşuz kendimizi dedim kendim kendime, çocuklarıma acıdım.
İyi yaptık derken bir tarafları düzelttik derken meğer anlamadan çok önemli başka tarafları bozmuşuz biz. İnsanlık olarak hem de.

Aslında yanlış bir şey yok biz yanlışız sadece, yöntemlerimiz seçtiğimiz hatta çocuklar için seçtiğimiz bu hayat stili baştan aşağıya yanlış, doğamıza ters…

İnsanın fıtratına ters...

Üstelik henüz kendimize bile yabancılaştığımız, bize aslında ters düşen bu yaşam biçimine bir de hayvanları dahil ediyoruz.

Adam diyor ki doğaya aitsin dön oraya, özüne dön, çocukları salın yani... Aslında kendinizi de salın diyor.

Hep çocuklarımın uyku problemi üzerine zorlandığımı anlatırım her yerde. Uyku sevmiyorlar hala da sevemediler uykusuz benim çocuklarım diye ama daha yeni yeni kavrıyorum ki meğer onlar enerjilerini atamıyormuş ki nasıl uyusunlar. Bütün gününü dışarıda koşa oynaya zevkle geçiren çocuk öyle bir tatlı uyuyor ki akşamına top patlasa uyanmayacak derecede, şaşıyor insan.

Tıkıyoruz kendimiz de dahil çocuklarımızı da avuç içi kadar evlere sonra beraberinde binbir türlü sorunlarla boğuşuyoruz Aslında Çözümü çok basit ama biz onu şuan dünyanın en büyük sorunu haline getirdik el birliği ile.

Allahtan diyorum köy sahibi hatta yakın mesafe köy sahibi insanlarız, çocukken bundan utanırdık bir de, şimdi hazineden değerli oldu. Her köy dönüşü öyle bir pertleri çıkıyor ki zor bela arabadan indirip yataklarına atıyoruz.

Biz de deşarj oluyoruz, o gece tüm ev halkı mis gibi uyku çekiyor.

Toprakla haşır neşir olan temiz hava soluyan çocuk demiyorum bakın insan her anlamda doygunluğa ulaşıyor, biz bunu anlayamamışız.

Allahtan bizim her boş anımız doğada dağ da bayırda veya deniz kenarında geçiyor ama bu küçük kaçamaklar yetmiyor tabi ki çocuklara.

Öyle alışmışlar ki dağa bayıra, kapalı alanlara karşı alerjileri var çocuklarımın. Kapalı çarşı bile bastı oğlumu baştan sona zor dayandı, zor zapt ettim.

Ama işte az geliyor normal yaşam düzenleri böyle olmalı ama bu hayat stilinde imkansız çoğu şey. Bir gün doktor bir öneride bulunmuştu bunu da hiç unutmam.
"Ateşlenirse hemen ilaç vermeyin açık havada biraz gezinin meyve yesin hatta mümkünse kırmızı meyveler veya taze sıkılmış meyve suyu, bak göreceksin ilaçtan daha hızlı etki gösterecek. Bu sizin içinde geçerli bu arada, sadece çocuklar için değil." demişti.

Ve gerçekten açık hava ve kırmızı meyve ateşi inanılmaz hızlı düşürüyor.

Basit çözümleri kendi elimizle silip dolambaçlı üstelik en sağlıksız ne kadar yol varsa hepsini kendimize prensip edinmişiz.

Kendimiz kendimizi yakmışız.

Doğayı unutup kapalı mikrop yuvası havasız devasa yapılara kumları doldurup çocuk oyalamaya çalışıyoruz. Sözde onlar mutlu olsun iyilik olsun diye yaptığımız şey en büyük kötülük olarak geriye dönüyormuş bize anlamıyormuşuz.

Bir yerde okumuştum bu oyun alanları ile ilgili…
" Doğa bizden intikam alıyor aslında, biz onu yok etmeye çalıştıkça, çocuklarımızı ondan koparmaya çalıştıkça, istemeden fark etmeden her yeri toprakla, kumla doldurduk, yapay doğa kurmaya çalıştık kendimizce, çocuklarımızı o yapay doğaya emanet ettik ama en büyük kötülüğü o an yaptık ve doğanın intikamı başladı..."

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.