Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ruhsal bunalım ve tüketim

Yazının Giriş Tarihi: 24.05.2025 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2025 15:25

Dünyaya nasıl bir strateji uyguladılarsa, anlamadan bütün insanlık şu an sözde dalga geçtiğimiz ama gün gibi gerçek olan "popüler kültürün kölesi" olduk çıktık.

Sanki var oluşumuzun sebebi gibi önem veriyoruz. Streslere giriyoruz, mutsuz oluyoruz, depresyondan depresyona atlıyoruz, hayatımızın gidişatı resmen harcama, tüketim üzerine kurulu.

Böyle anlatınca şaka gibi geliyor ama maalesef gerçek. Çok tehlikeli evrelere geldik üstelik ve sanırım bu noktadan sonra bunun geri dönüşü de yok.

Kendimden örnek vereyim, anlamadan kendimi hep bir şeylere bakarken buluyorum. Her daim bir ihtiyacım ortaya çıkıyor. Bir şey lazım değil mi? Ama mutlaka alınmalı (kendimce mutlaka) mesela o benim aklımda günlerce yer ediniyor. Hemen alamadım mı artık sıkıntı vermeye başlıyor bünyeme.

Onu bir hırs meselesi haline getiriyorum. Örneğin onu alamazsam işim yolunda gitmeyecek, o eksik olursa sanki hiçbir şey tam olmayacak, eğer ben onu elde edersem eksiksizmiş gibi yolunda bir hayatım olacak. Başkaca da ihtiyacım kalmayacak, hem sıkıntım da gidecek kısacası her şey yoluna girecek (!)

Saçmalığın büyüklüğüne bakın!

Velhasıl kelam, o mühim (!) ihtiyacımız alınınca bir rahatlama geliyor bünyeye. Kısa bir süreliğine güllük gülistanlığım ama çok kısa bir süre.

Sonra ne oluyorsa bir anda başka bir ihtiyacım ortaya çıkıveriyor. Aynı duyguları ona karşı duymaya başlıyorum. Sonra istemsizce başlıyorum başkaca o her daim mühim olan ihtiyaçlarıma bakmaya.

Daha sonra ne oluyor bilmiyorum bir yerinde kendime geliyorum belki o an, belki bir kaç gün sonra.

Elimde telefon donup kalıyorum, ne yapıyorum ben diye.

Koskoca yolu yarılamış, birilerinin bana anne dediği, gayet de olgun bir yaşta olan bir insanım ben.

Hem de kendimi cahil statüsünde de görmem baktığında, az çok bir şeylerden haberdar sayarım kendimi. Koskoca bir insan olarak, çocuk kesinlikle değil üzerine basıyorum buranın, bu derece kaptırabiliyorsa kendini vay bizim halimize.

Bizim ne çok şey isteyen çocuklara, ne de her konuda sınır tanımayan gençlerimize zerre kızma hakkımız yok sanırım.

Sonuçta örnek olarak bizi baz almıyorlar mı zaten?

Ben kendimi bu kadar kaybedebiliyorsam, hiç farkında olmadan bu raddelere gelebilmişsem, ki ben ortalama bir insanım, vay ki bizim halimize.

Bu demektir ki milyonlarca benden var.

Artık bu iş "tüketim çılgınlığı" kategorisinden çıkıp "tüketim manyaklığına" terfi edineli baya olmuş gibi gözüküyor.

Bir insanın her daim bit şeye nasıl ihtiyacı olabilir. Artık evlerimiz dolaplarımız hatta depolarımız kaldırmıyor doluluğu. Ama hep bir eksiğiz hep bir garibanız hep bir mağduruz.

Kesinlikle o arzu ettiğimiz doygunluğa ulaşamıyoruz. İnsan kendine şaşırır mı? Şok oluyorum kendi yaptıklarıma düşündüklerime bazen. Hayır yani aklı başında sayılabilecek bir insan hatta ebeveyn, yeni nesil yetiştirmeye çalışan bir birey kendini bu derece kaptırabiliyorsa, çok kötü derecelere ulaşmışız demektir.

Asıl korkunç tarafı insanı sürüklediği duygu durumu, duygu karmaşıklığı, bu tarafı çok tehlikeli. Resmen artık insanlığı depresyona iten birinci sebebi olarak liste başında.

Eşyaya bu kadar anlamı ne ara yükledik de ruhumuzu geleceğimizi buna bağladık şaşılacak şey.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.