Nagihan Er
Kent yaşamının o çok arzuladığımız, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız ve asıl yurdumuzu bırakıp şehirlere göç ettiğimiz bu düzenin tüm olumsuz etkilerini farkında olmadan neredeyse tamamen çocuklarımızın omuzlarına yüklemişiz. Sanki bir lütufmuş gibi binaların arasında onlara ufacık bir alan bır
Şu televizyonu açmaya gelmiyor. Bazen canım sıkılıyor gezineyim diyorum akşam bakınayım şöyle diyorum. Millet çatır çatır dizi izliyor fanatik gibi, belki benimde dikkatimi çeker diyorum. İlla bir yerde konu dizilere geliyor. Her defasında bense bilgisiz öylece dinliyorum. Nasıl bir hazla anlatılıy
Yine gündemimiz maşallah (her daim olduğu gibi) çokça yoğun. Bazen boş gözlerle olup biteni izlerken bir anda bir soru dönüyor kafamda. "Niye bizim konularımız her daim bu kadar uç noktalarda? Niye her daim çok önemli, kırmızı alarm seviyesinde?” Kesinlikle aman bu da sorun mu dediğimiz hiç bir tan
Çekirge’nin, tarif edemediğim ama beni hep mutlu eden bir yanı var. Daha bu sabah Zübeyde Hanım tarafına doğru çıkarken, ovadan hafifçe rampaya tırmanmaya başladık. Bir an fark ettim ki, gülümsüyorum. Yol boyunca uzanan o koca ağaç gövdeleri, sabahın serin esintisi, havanın berraklığı… O an, içimden
Çok çabuk dalıyoruz dünyanın aslında olmayan ama bize varmış gibi gözüken ışıltısına… Bu yüzden öyle bir maddiyata bağladık ki her şeyi kesinlikle mutluluğu yakalayamıyoruz. İnsanlık olarak böyle bu ve haliyle herkes mutsuz. Tüm dünyayı ele geçiren bir buhran oldu bu. Aradan sıyrılıp gerçeği göreni
Yolun yarısını yarılamışım, gelmişim 30 küsur yaşına, hala ama hala yontmaya çalıştığım ama bir türlü muvaffak olamadığım bir iki de değil tonlarca huyum var, alışkanlığım var, bırakmak istediğim, kurtulmak istediğim özelliklerim var. Ama neredeyse hiçbirini kontrol altına almayı başaramadım. Dönüp
Nasıl da saniyeler içinde hepimiz için tüm dertler sıfırlandı. Ne saniyeleri, saliseler içinde neyin önemli olduğunu çok stresli bir şekilde öğrendik. Yine yine yine... Bu öğrenme durumu hiç bitmiyor bizde ama çünkü balık hafızası taşıyoruz biz. Yine ülkemizin en önemli değişmez gerçeği ile yüzleş
Garip şu hayat. Ne kadar şikayet etsek de hatta canımız dahi çıksa, altında da ezilsek seviyoruz şu dünyayı. Aslında nasıl zor, nasıl meşakkatli, nasıl sabır sınayıcı. Her saniyesi başka bir dert, tasa, uğraşı... Ama gel gör ki bir şekilde bir "an"da unutuveriyoruz her şeyi. Belki de işte güvenli a
Yaz geldi, şükürler olsun. Valla yalan değil dört gözle bekliyorduk hepimiz. Hele baharı acayip özlemişim. Son birkaç yıldır artık yaz insanı değil de bahar insanıyım. Çok sıcaklara artık dayanamamalara başladım halbuki sıcağı bile severdim ben. Ama şu an tam benim havalarım ne soğuk ne sıcak mis g
Müthiş bir sosyal çürümenin göbeğindeyiz hepimiz. Acayip ama anlatılamaz hale geldi günden güne. İyileşmek şöyle dursun, daha derine daha da derine batıyoruz gün gün. Bunun en kötü yanı bu da değil biliyor musunuz, en kötü yanı artık kanıksadık da tüm olan bitenleri. "Olur, olabilir, yapılır, insan