‘Kutsal’ anlamına gelen Hiera, kutsal kent adıyla; Hierapolis. Bilinen ismiyle Pamukkale. İlk defa keşfedildiğinde ne büyük heyecan duyulmuştur kim bilir? Pamuk bulutların yeryüzüne indiğini düşünenler bile olmuştur.
Antik kentte, travertenler tarafından giriş yaparsanız pamuğu andıran kayalar sizi görsel şölenle karşılıyor olacaktır. Pamuk kayalara istemsizce dokunmak isteyebilirsiniz. Suyun rengi ve sesi binlerce yıldır şifa olduğunu kanıtlıyor gibi... Acaba neler yaşandı bu şehirde, kimlere şifa oldu bu kadim su... İstemsizce antik kentin o büyülü atmosferine doğru çekiliyorsunuz. Tiyatrosuyla, agorasıyla, hamam ve kiliseleriyle bizi kendine davet ediyor gibi...
‘Söz uçar yazı kalır’ derler kadim insanlar. Antik kentte tarihin derinliklerine inerken çıkan yazılar, heykeller, kullanılan semboller, bulunan eşyalarla hepsi ışık tutuyor geçmişe. Anlamaya anlamlandırmaya çalışıyoruz dünü, bugünün zihniyle… Tiyatronun heybetine ve restore edilmiş haline bakarken, yapımı 150 yıl, restorasyonu 40 yıl sürdüğünü öğrendim. Muazzam güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Tiyatronun duvarlarında çeşitli yazılar var, kimin nereye oturacağını belirten yazılar yazmakta, ardından imparator için yapılan loca dikkatimi çekiyor. Bugünün tiyatrolarında, konferans salonlarında protokol için ayrılmış koltuklar ve VIP satılan biletler aklıma gelince, geçmişin geçtiğini düşünsekte, değişmeyen hiyerarşik sistemin her dönemde var olmaya devam ettiğini görüyoruz. Dikkatimi başka bir yazı çekiyor, övgü dolu sözler tiyatronun tam ortasında iki bölümü ayıran yerde:
‘Kutsal kent, Altından kent. Sen geniş Asya’nın en elverişli topraklarına sahipsin. Nymp’ların Efendisi senin görkemli sularınla süslü.’
Neredeyse iki bin yıldır yazılı olan yazı bugün bizlere ulaşıyor. Bir ses daha geliyor hemen yakınlardan bu sefer övgü sesleri değil, lanet sesleri yankılanıyor. İki apayrı ses, Mevlana’nın sözü geliyor aklıma:
‘Ey insan, dünyadan birbirine iki zıt ses gelir. Acaba senin kalbin hangisini almaya istidatlı.’
Övgü dolu sözlerin ardından, lanet yazılarıyla dolu mezar taşından da bahsetmek istiyorum. Helenistik döneme ait mezar kalıntılarına sahip bir Nekropol. Antik mezarlıkta en dikkat çeken lahitte aynen şu sözler kazılı.
‘Mezarıma girmeye kalkan hırsız, yürüyecek toprak, seyredecek deniz bulamasın. Çocuksuz ve mutsuz bir hayatın ardından öldüğünde tanrıların laneti üzerinde olsun.’
Ölümü andıran yazının ölüler şehrinden yükseliyor olması, bereketi temsil eden sözün tiyatrodan yankılanması, yaşam ve ölümü fiziksel olarakta yansıtıyor. Yaşamı devam ettiren bereketli sözler, ölümü yansıtan lanetli sözler. Mevlana’nın dediği gibi ‘Kalbin hangisini almaya istidatlı.’
Sen hangisini tercih etmektesin?
İlgimi çeken Cehennem kapısı, Apollon tapınağı ve Aziz Philippus'un hikayesiyle; Hierapolis gezime kaldığım yerden devam ediyor olacağım. Keyifli hafta sonları dilerim.
Görsel şölen sunan pamuk kayalardan süzülen suyun rengi, sesi, görsel ve işitsel olarak hemen orada zihnimizi iyileştirmeye başlıyor. Antik Kent, geçmişin izleriyle kapılarını sonuna kadar açarak merakla gelen misafirlerini karşılıyor. Keşfedildiğinde, dönemin gözde merkezlerinden biri olup en çok
‘Kutsal’ anlamına gelen Hiera, kutsal kent adıyla; Hierapolis. Bilinen ismiyle Pamukkale. İlk defa keşfedildiğinde ne büyük heyecan duyulmuştur kim bilir? Pamuk bulutların yeryüzüne indiğini düşünenler bile olmuştur. Antik kentte, travertenler tarafından giriş yaparsanız pamuğu andıran kayalar sizi
Efes Antik Kenti; 2015 yılında UNESCO Dünya Miras listesine alınıp, UNESCO tarafından korunmaktadır. Ören yerinde bulunan tapınaklar, kütüphane ve yamaç evler en dikkat çekici yapılardan birkaçı. Gişe geçiş noktasından geçtikten hemen sonra uzun bir çamlık yolu bizi karşılıyor. Çamların ardındaki g
“İki kez giremezsin aynı ırmağa. Yeni, yepyeni sular akar aynı ırmağa girenlerin üzerinden. O ırmak ki dağıtır, toplar, birikir, akar, yaklaşır, uzaklaşır.” Herakleitos Yeşilliklerin arasında ırmağın kıyısına kurulan metropol, bir gün gelecek o muazzam şehrin kaderini değiştirecekti. Irmak yüzünden
Yatay ve dikey ipliklerin birbirine teması sonucu oluşan dokudur “kumaş…” Kumaş elle tutulacak hale gelmesi için birçok işlemden geçer. İplik nasıl elde edilir, diye düşünebilirsiniz. Her zaman olduğu gibi doğa bize hediye eder. Hikaye; doğadaki malzemeleri iplik haline getirerek bazen de küçücük bi
Geçtiğimiz ay Balıkesir Üniversitesi’nin meslek tanıtım günlerinde öğrencilerle buluşma fırsatım oldu. Yaklaşık 80 ülkeye ihracat yapan firmada AR-GE ekibinde çalışıyorum. Ürün geliştirme bölümünde, araştırmacı olmanın çok yönlülüğünü aktarmaya çalıştım. Ürün geliştirmenin yanında her bölümle iletiş