Görsel şölen sunan pamuk kayalardan süzülen suyun rengi, sesi, görsel ve işitsel olarak hemen orada zihnimizi iyileştirmeye başlıyor. Antik Kent, geçmişin izleriyle kapılarını sonuna kadar açarak merakla gelen misafirlerini karşılıyor. Keşfedildiğinde, dönemin gözde merkezlerinden biri olup en çok ziyaret edilen yermiş, Pamukkale. Özellikle suyundan şifa bekleyen hastalara kapılarını sonuna kadar açmış.
Suyun; kalp damar sertliğine, romatizmal hastalıklara, dermatolojik ve göz rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor. Her dönemden insanların ziyaret ettiği, izler bıraktığı bir yer. Yunanlar, Frigler, Parslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı gibi her medeniyet uğramış. Antik kent her dönem dört bir yandan gelen insanlara cömertliğini sunmuş.
Doğa da yararlı ve zararlı organizmalar bir arada ve belirli bir denge içinde bulunurlar. Doğa, doğal bir denge üzerindedir. Doğanın dengesi bozulduğu zaman kendini yeniler ve dengeler, doğanın kanunudur. Birçok rahatsızlığa iyi gelen şifalı suyun hemen yakınında zehirli gazlar çıkaran cehennem kapısı bulunması da tesadüf olmadığını bize gösteriyor. Neredeyse 2 bin yıldır kapalı olan bu yer 2013 yılında gün yüzüne tekrar çıkarılıyor. Bir zamanlar gizemi çözülemeyen cehennem kapısı liyakat yoksunu din adamları tarafından uzun bir süre ticari amaçla kullanılmış. Cehennem kapısından diri sokulan kurban edilecek hayvanlar, aynı kapıdan ölü şekilde çıkarıldığı için tapınağın büyük gelir kapısı olarak kullanılmış. Ziyaret eden, iyileşmek için gelen, tapınağa kurban hediye ediyordu. Gelir kapısı haline gelen cehennem kapısı var oluşuna aykırı bir amaç için kullanıldığından dolayı var olan dengeyi insanlar kendileri bozmuştu. Kendilerince hikayeler kurup buna inanmış ve inandırmışlar. Burada oluşan dengesizliği oluşturan insan olduğu için dengelemek için şehre, Aziz Filipus gelir. Hz. İsa’nın havarilerinden biri. Hz. İsa’nın öğretilerini yaymaya çalışıyordur. Hierapolis’e gelip var olan düzene aykırı düşünceleri yaydığı için çarmıha gerilerek şehit edilmiş. Farklı düşüncelerin varlığı, olağana aykırı gelen sözleri duymak insanlara her dönemde zor geliyor. Bugün de; dünden, geçmişten farklı bir şeyler yaşamıyoruz. Her dönem insan bu tarz olaylarla sınanıyor. Filipus’un ölümünden 300 yıl sonra halk Hristiyanlığı kabul edip yaymaya başlıyor. Kent şifalı suyuyla anılmasının dışında daha da kutsal kabul ediliyor. Hristiyanlığın hac noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Geçmişe baktığımda insanın belirli düşünceleri kabul etmesi dönüştürüp içselleştirmesi bazen bir insan ömrüne sığmayabiliyor. Şehit edilen, iftiraya uğrayan hakkı yenilen bir sürü insanın uğraşları uzun bir süre sonra meyve veriyor. Bir ağacın meyve vermesi için en az iki ya da bazen üç mevsim geçmesi gerekiyor hatta çoğu zaman senede bir meyve veren ağaçlar da var. İnsanın bazı düşüncelerinin meyve vermesi için birkaç insan ömrü gerekiyor. Aziz Filipus ise en gerçek örneği, insanların farklı düşünceleri kabul edip içselleştirmesi 300 yıl sürmüş.
Pamuk kayaların güzelliği, cehennem kapısının gizemi, şehit edilenlerin hayat hikayeleriyle Hierapolis sizi bekliyor. Eğer fırsat bulup giderseniz içinde bulunan müzeyi gezmeyi unutmayın. Keyifli hafta sonları dilerim.