Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarihin tekerrürü: Kesik minareler, yakılan kitaplar

Yazının Giriş Tarihi: 02.05.2025 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.05.2025 15:47

“Tarih, ibret alınsaydı tekerrür etmezdi.”

I. SESSİZ BİR ÇIĞLIK: KESİK MİNARE

Ali Ulvi Kurucu’nun hüzünle aktardığı bir sahne vardır hatıralarında:
Konya’daki Aslanlı Kışla Camii’nin minaresi, bir gün ansızın, sessizce, devlet eliyle kesiliverir. Sebep: askerî birliklere yakınlığı! Yani minarenin sesi rahatsız ediyordur. Oysa rahatsız eden, minare değil; o minareden yükselen “ezan”dır, “tevhid”dir, “iman”dır.

Aslanlı Kışla’nın kesik minaresi, sadece taş bir yapının değil, bir çağın zulmünün sembolüdür. Üzerinde konuşulmayan bir travmadır. Sessiz bir çığlıktır. Ve bu çığlık, tekil değildir.

II. BENİM DE BAŞIMA GELDİ: 1980’İN YAKAN ELİ

“Tarih tekerrür eder.” derler ya, bu söz sadece kuru bir klişe değil, yaşanmış bir gerçektir.
1980 askerî darbesinden sonra, 15 Eylül akşamı, jandarma evimizi bastı. Gerekçe: bir “ihbar”. Evde ne silah vardı ne de örgütsel bir faaliyet. Sadece kitaplar... Kütüphanemdeki Kur’an-ı Kerim’ler, Risale-i Nur Külliyatı ve ilmî eserler iki çuvala doldurularak götürüldü.

Bizi de askerî kışlaya götürdüler. Günlerce süren gözaltı, sonra mahkeme... Nihayet Askerî Savcılık kitapları inceledi ve bir suç unsuru bulunmadığına kanaat getirerek beraat kararı verdi.

Ancak mesele burada bitmedi. Kitaplarımı geri almak için gittiğimde, Jandarma Karakolu’nda “Komutanın emriyle hepsi yakıldı.” cevabını aldım. Evet, yakıldılar. Hem de mahkeme kararıyla suçsuzluğu tescillenmiş Kur’an’lar, Risaleler, ilmî ve edebî eserler...

İşte Aslanlı Kışla’nın kesik minaresiyle bizim yanan kitaplarımız aynı zihniyetin ürünüdür.
Bu zihniyetin adı: yasakçı inkârcılık, cehalet, mukaddesat düşmanlığıdır.

III. KİTAPLAR YAKILSA DA HAKİKAT SÖNMEZ

Bu ülkenin yakın tarihi, fikirle değil fişlemeyle mücadele edenlerin sicilidir.
Ama ne kesilen minareler ne yakılan kitaplar hakikatin önünü kesebilmiştir. Hakkı susturmak isteyenler gitmiş, hakikat ise kalmıştır.

Ali Ulvi Kurucu’nun hatıraları bu anlamda genç kuşaklara bir uyanış vesikası sunar.
Medeniyetimizin mayasında din, ilim ve vicdan vardır. Bunlar hedef alındığında sadece bireyler değil, toplumun hafızası ve istikbali de hedef alınır.

IV. SON SÖZ: ZULMÜN TANIKLARIYIZ

Bugün hâlâ yasakçı reflekslerin, mukaddesata tahammülsüzlüğün izlerini görmek bizleri elbette üzer.

Ama üzülmek yetmez. Bu hadiseleri yazmak, anlatmak, nesillere aktarmak da bir emanettir.

Ali Ulvi Kurucu’nun Hatıraları bu anlamda sadece okunacak değil, üzerinde düşünülüp ders alınacak bir eserdir. Gençler bu kitabı okusun; geçmişin “kesik minarelerini” ve “yakılan kitaplarını” unutmasın. Çünkü unutanlar, yeniden yaşamaya mahkûmdur.

Maarifin iflası, ahlakın enkazı: Batı’nın izinde nereye kadar?

13.06.2025 07:00

Batı’dan ithal eğitimle yetişen nesillerin karşısında, kendi medeniyet değerlerinden bihaber bir toplum silueti yükseliyor. Oysa eğitim; sadece bilgi değil, karakter ve ahlâk da inşa eder. Bu topraklara, bu millete ait bir maarif modeli kurulmadıkça, çürüme sadece derinleşecektir. Bir milletin isti

İyd ül mübarek!

06.06.2025 07:00

(Kültür Köklerimizdir, Bayramlar Da Bu Köklerin Çiçek Açtığı Zamanlardır) Bir milletin hayatiyeti; toprağında değil, toprağa bağlılığında; yaşadığı çağda değil, çağlar ötesine uzanan köklerinde gizlidir. Örf ve adetler, kültür ve gelenek dediğimiz o manevi damarlar, bir milleti geçmişten geleceğe

Eserden müessire: Tevhidin sahih yolu

30.05.2025 07:00

Tasavvufun bazı meşreplerinde “vahdet-i vücud” anlayışı, tarih boyunca birçok münakaşaya konu olmuştur. Bu meşrep, “hakikî vücut yalnız Allah’a aittir; diğer varlıklar gölge, hayal veya vehimdir” şeklinde özetlenebilir. Mevlânâ Câmî’ye nispet edilen şu beyit, bu düşünceyi veciz biçimde dile getirir:

İlahi va’din gölgesinde İsrail

23.05.2025 07:00

Kur’ân-ı Kerîm, yalnızca geçmiş kavimlerin ibretlik kıssalarını anlatmaz; aynı zamanda bugünü ve yarını da aydınlatır. İsra Suresi’nin beşinci ayeti bu hakikate işaret eden çarpıcı bir misaldir: “Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü ola

Bir fesihten fazlası: Geleceğin aydınlığına doğru

16.05.2025 07:00

Geçtiğimiz günlerde açıklanan PKK’nın fesih bildirisi, sadece bir örgütün dağılması değil; Türkiye’nin siyasi ve toplumsal hafızasında derin izler bırakmış bir devrin kapanışı olabilir. Elbette bu tür tarihî dönemeçler sadece belgelerle değil, bakış açılarıyla da anlam kazanır. Uluslararası çevrele

Masumun hakkı ve dünya barışının ölçüsü!

09.05.2025 07:00

Dünya, mazlumun sessiz çığlığına sağır kalmış bir hâlde… Savaşların, çatışmaların ve insanlık dramlarının neredeyse sıradanlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Modern zamanın en büyük çelişkisi şudur: Medeniyetin zirvesinde olduğunu iddia eden insanlık, hâlâ en ilkel yöntemlerle birbirini yok etmeye çalışıy

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hayat Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.