Hava Durumu

Şer azıttığında, zulüm haddi aştığında…

Yazının Giriş Tarihi: 17.11.2023 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.11.2023 21:22

Bugünkü İsrail’in zulüm ve vahşetine bir de Kur’an’da bahsedilen ilgili kıssalar ve mesajlar noktasından bakalım.

Kur’an’da zikredilen Kassas Suresi’nin ilk kısmında Hz. Musa ile Firavun kıssası, son kısmında da Karun ile İsrail Oğullarının kıssası teşkil ediyor.

İlk kısmında güç ve kudret sahibi bir hükümdarın durumu açıklanıyor. O zalim, despot, korkunç güç sahibi Firavun. Onun karşısında da Hz. Musa yer alıyor. Emzikte bir çocuk, gücü yok, kudreti yok, sığınacak bir yeri yok, korunacak bir evi mevcut değil. Firavun ise; yeryüzünde hâkimiyet kurmuş, İsrail oğullarınıezmiş, erkeklerini kesmiş, karılarını diri bırakmış, her zaman onlara karşı hazırlıklı olmuş ve boyunlarından yakalamış. Ama Firavun’un gücü, kudreti, dikkati ve uyanıklığı ona hiç fayda vermiyor. Hatta şu emzikteki çocuktan, her türlü güç ve kuvvetten mahrum yavrucuktan (Hz. Musa) onu koruyamıyor. Çünkü Hz. Musa yeryüzünün biricik gücüne dayalı ve onun muhafazasında, o gücün koruyan gözü onu savunuyor, başına bir fenalık gelmesini önlüyor. O noktayı istinad ile Firavun’a ve askerlerine karşı korkunç bir meydan okuyor. Buna rağmen Firavun onu kendi yuvasında besliyor, bağrında büyütüyor, hatta karısı ona karşı kalbinden şefkat ve sevgi besliyor. Böylece Firavun bu müstakbel düşmanı karşısında eli kolu bağlı kalıyor. Kendisi için korktuğu ve ürktüğü şeyi kendi eliyle büyütüyor, yetiştiriyor, geliştiriyor.

İkinci kıssada ise; mal ve bilginin değeri sergileniyor. Milletin karşı çıkmaktan korktuğu ve Karun’un büyüklenerek gösteriler yaptığı ve güçlü kuvvetli bir topluluğun taşımaktan aciz kalacağı kadar hazinelerinin anahtarları bulunduğu, herkesin bildiği malın değeri ile Karun’un gururlandığı ve bu sebeple mal elde ettiğini sandığı ilmi, ihtişamı gözler önüne seriliyor…

Nihayet İlahi kudret işe müdahale ediyor, Karun’u da, hazinelerini de yere batırıyor. Onu ne “malı”, ne de elde ettiğini sandığı “bilgisi” kurtarabiliyor. Allah’ın kudret eli işe açıkça ve direkt olarak müdahale ediyor ve tıpkı Firavun kıssasında olduğu gibi onu ve askerlerini denizde boğduğu gibi Karun’u da yere geçiriyor.

Firavun gerçekten de İsrail Oğullarını emri altına almış, uzun süre gücü ve kudretiyle onları ezmişti. Karun ise onları bilgi ve mal gücüyle buyruğu altına alarak tahakküm etmişti.

Ama sonuç; O askerleriyle birlikte denizde boğulmuş, bu ise malı ve mülküyle birlikte yere batmıştı. Dış görünüşe göre; her ikisine de karşı çıkan bir askeri güç yoktu. Ama işe kudret eli karışmış ve zulme, bozgunculuğa karşı koymaktan aciz oldukları zaman meseleyi doğrudan doğruya ilahi kudret hal etmişti.

İşte bu surede, ifade edildiği gibi, şer azıttığı zaman, bozgunculuk, zulüm yaygınlaştığı ve haddi aştığı vakit, onların karşısında hayır aciz kalıp, iyilik başarısız olduğu zaman, zulüm ve mal fitnesinden korkulduğu vakit… İşte o zaman kudret-iİlahi meydan okurcasına ve süpürüp gidercesine işe el koyuyor. Sebep ve vasıtayı aradan çıkarıyor. Yani; Mahlûkattan hiçbir vasıtayı kullanmaz. Şerri ve fesadı önlemek için yeryüzünün güçlerinden hiçbir gücü sebep olarak istimal etmez.

İsrail oğullarıyla ilgili ayetlerde ayrıca şöyle bir dikkat çekici nokta var ki;İsrail Oğulları, erkek çocuklarını öldüren ve kız çocuklarını diri bırakan Firavun’un karşısında “zillet vergisini” ödedikleri ve “karşı koymadıkları zamanlarda”, İlahi kudret müdahale etmiyor. Ne vakit ki; Hz. Musa’ya inanıp hiçbir şeyden korkmadan Firavun ‘un yüzüne karşı iman gerçeklerini haykırdıkları zaman, İlahi kudret işe müdahale etmiş ve savaşın seyrini değiştirmiştir.

Şimdi dün,İsrail Oğullarının çektiği zulüm ve işkenceyi; bugün, Filistinliler çekiyor. Dün güç ve kuvvetine güvenen Firavun’un yerini; bugün İsrail Oğullarının silah ve teknolojileri almış. Dün malıyla, zenginliği ile şımaran Karun’un yerini; bugün Siyonistler dünya ekonomisini eline geçirerek insanları sömürüyor. Kısacası dün; Firavun ve Karun’un oturdukları koltuklarda, bugün İsrail oğulları oturuyor ve dününİsrail oğullarının çektiği zulüm ve eza koltuğunda da,Filistinliler yani İsmail oğulları oturuyor. Tarih bir kez daha tekerrür ediyor; Aynı haksız ve vahşi muamele berdevam ediyor; sadece roller yer değiştirmiş.

Binaenaleyh,Allah’ın şaşmaz, değişmez tekvini şeriatı hükmünce; İsrail oğulları ve ona payanda olan ABDve diğerülkeler de,Firavun ve Karun’un akıbetinden kurtulamayacaklardır, inşallah.Allah ihmal etmez; imhal eder.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.