Hava Durumu

Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin!

Yazının Giriş Tarihi: 01.09.2023 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.08.2023 15:12

Bu sabah, tefsiri Kur’an’da, gerek şahıs olarak “kendime” ve gerekse yöneten olarak “iktidar erkine” yönelik, toplumsal yaşamda yanlışa sapmaktan, ikaz ve uyaran ayeti kerimeler dikkatimi çekti.

Rivayet edilir ki, Kureyş’in ileri gelen soylu takımı Hz Peygamberimizden;Bilal, Suheyb, Ammar, Habbab, İbni Mesud gibi fakir kitleleri kovmasını ancak bu taktirde Kureyşin ileri gelenlerinin kendisine inanacaklarını veya onlar için ayrı bir meclis, bu fukara güruhu için ayrı bir meclis seçmesini, bunların ter kokusunun bu ekabir takımını rahatsız ettiğini belirttiler. İşte bunun üzerine “Kehf, 28. Ayeti” nazil olduğu rivayet edilir:

“..Bizi anmasını unutturduğumuz, heva ve hevesine uymuş, haddi aşmış kimselere boyun eğme.”

Yine rivayete göre; Hz.Peygamber bu Kureyşin ileri gelenlerini imana getirmek için isteklerini yapıp yapmamak hususunda içinden bir duygu geçti. Bunun üzerine Allah:

“Sabah akşam Rablerinin rızasını dileyerek ona yalvaranlarla beraber sen de sabret”, ayetini indirdi. Bunu indirmekle şaşmayan ve sapmayan sağlam ölçüyü, gerçek değeri açıklamış oldu. Ve akabinde:

“Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin”, hükmü İlahisini bildirdi.

İslam kimseye müdahanede bulunmaz ve kimseyi ilk cahiliyet ölçüleriyle ölçmez. İslamdan başka hangisi olursa olsun hiçbir cahiliyetin değer ölçüsünü kabul etmez.

“Sen de sabret.” Acele etme ve bıkma “sabah akşam rablerinin rızasını dileyerek ona yalvaranlarla beraber.”

Onlarla beraber sen de sabret. Onlarla birlikte otur, kalk ve onlara sabretmeyi öğret. İçlerinde hayırlı kimseler vardır. Bu gibi hayırlı kimselerle bu dava yürür ve ayakta durur. Davalar kendisine bağlananların çokluğundan dolayı ayakta durmaz. Davalar ancak samimi bir kalble Allah’a yönelen kişilerin çabasıyla ayakta durur. Makam arzusundan zevk ve eğlenceden fayda ve menfaatten sıyrılıp yalnız ve yalnız Allah’ın rızasını talep eden samimi bağlılarla ayakta durur.

Ve Rabbimiz,  Hz. Peygamber’e şu ihtarda bulunuyor:

“Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini onlardan ayırma.” Dikkatini onlardan çekip de dünya hayatının güzellikleriyle oyalananların dış görünüşüne aldırma.  Bizi anmasını unutturduğumuz, heva ve hevesine uymuş, haddi aşmış kimselere boyun eğme.”

Onların isteklerine boyun eğme ve böylece fakirlerle aralarında ayırım yapma. Eğer onlar Allah’ı ansalardı büyüklenmekten vazgeçerler, gururlarını indirirler ve o haddini tecavüz  etmiş, (cahiliyet) değerlerden uzaklaşırlardı. Böylece gölgesinde bütün başların eşit olduğu Allah’ın Celal sıfatını hissederlerdi. Bütün insanların kardeş olduğu inanç bağına bağlanırlardı. Ne varki onlar yalnızca heva ve heveslerine uymaktadırlar. İstekleri “cahiliyet devri” istekleridir. İnsanları hep cahiliyet ölçüleriyle ölçerler. İşte bunun için hem kendileri ve hem de sözleri boştur, bir değer ifade etmez.

Doğrusu İslam başları Allah’ın huzurunda eşit kılmak için gelmiştir. İnsanlar arasında mal, makam, nüfuz ve soy bakımından hiçbir üstünlük yoktur. Bir kere bunlar boş, değersiz ve geçici şeylerdir. Bunun yerine Allah’ın yanında üstünlük ancak takva iledir. Kişinin Allah’ın yanındaki yeri, onun Allah’a yönelişi ve Allah için feragat edişine göredir. Bunun dışında kalan ne gibi değerler, düşünceler varsa boştur, manasızdır, hevesten başka bir şey değildir.

“Bizi anmasını unutturduğumuz kimselere boyun eğme”. Onlar kendi benliklerine yöneldikleri için malları ve varlıklarıyla gururlanıp dünya hayatının zevk ve eğlencelerine daldıkları için kalplerinin Allah’ı anmasını unuturduk. Bu yüzden gönülleri Allah’tan haberdar olmadı. Bir kalp ki bu gibi meşgalelerle uğraşır ve onu hayatının ana hedefi olarak kabul ederse şüphesiz o kalp Allah’ı anmaktan gafil olur. Bunun üzerine Allah gafletini artırır ve gittiği yolda daha çok ilerletir. Bir gün gelir günleriyle beraber herşey tükenir. Ve o zaman Allah bu ve bunun gibi hem kendilerine, hem de başkalarına zulüm edenler için hazırladığı azabına itiverir onu. Böylece son noktayı kor:

“De ki; Gerçek Rabbinizdendir. İsteyen inansın, isteyen inkâr etsin.”

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.