Son yıllarda çıplaklığın “moda” olarak bu Müslüman ülkeyi sarmaladığını görüyoruz. Öyleki her dışarıya çıktığımızda, dört bir etrafımızın kasap dükkanına girer gibi bir manzara ile sarıldığını üzülerek müşahede ediyoruz. Bu iş o kadar sınırını aştı ki, 60-70 yaşın üzerindeki yaşlılarımız bile ikaz etmek, söz söylemekten çekinir hale geldiler. Zira bu mahut kitlenin “haya/ar damarı” bulunmadığından, karşısındakinin yaşına başına bakmadan ağzına gelen her türlü şirreti yapıyor, içindeki birikmiş pisliğini boşaltıveriyor, her türlü hakarette bulunuyor, kuduz köpek gibi salyalarını akıtabiliyor.
Dikkat edilirse; bir yerlerden, ısrarla “Türk ahlak yapısını” bozmak için moda yoluyla habire piyasaya arzediliyor, belli mahfiller tarafından reklamları yapılıyor, finanse ediliyor. Büyük bir ahlakî yıkım projesiyle karşı karşıyayız. Allah milletimizi korusun. Karşımızdaki şer, fesat komitesi organizeli, lakin milletimiz oltaya takılacak balık pozisyonunda, bu tuzağın farkında bile değil. Çünkü bu tuzağı görebilseydi, birkaç münferit tepki yerine, daha organizeli olarak karşı koyardılar, diye düşünüyorum. Ge rek ekranlardan gerekse sosyal medyadan, her türlü iletişim araçlarından seslerini yükseltir, tepkilerini ortaya koyarlardı. Lakin şimdiye dek bunu göremediğimiz gibi; aksine bazı muhafazakar yerel yöneticilerimizin bu zihniyete destek mahiyetinde icraatlarda bulunduğunu “medyadan” öğreniyoruz. Bu çok tehlikeli bir durum ve ateş de gençlerimize, tüm ülkemize sıçramış durumda.
Sanki görünmeyen gizli bir el, yakın zamanda kaybettikleri büyük seçim hezimetini, farklı cephelerde, farklı argümanlarla (LGBT, moda, çıplaklık, cinsellik, mezuniyet baloları...) inadına sürdürmeye niyetli görünüyor.
Anlaşılan odur ki, önümüzdeki yerel seçimlere kadar müthiş bir siyasi/içtimai mücadeleye Türk milleti şahit olacak. Bu mücadelenin destekçileri bütün imkanlarıyla -tıpkı gezi olaylarında olduğu gibi- bu zihniyeti finanse edcek ve her daim sahnede paralı asker gibi tutacaktır. Bundan zerre kadar şüphem yoktur.
Buradan başta AK Parti olmak üzere tüm muhafazakar partilere seslenmek istiyorum: lütfen tavrınızı, duruşunuzu, kararlılığınızı net bir şekilde ortaya koyunuz. Acilen parti teşkilatlarınızı toplayıp, bu ahlaksızlığa asla müsaade edilmeyeceğini ifade ediniz. Bu zihniyete en küçük bir desteğin, meylin, milletin nezdinde büyük bir infiale yol açacağını, bu nedenle çok dikkatli olunması gerektiğini, böylesi bir hatanın affedilemeyeceğini ısrarla teşkilat toplantılarında deklare ediniz. Ve içinizdeki çürük elmaları da derhal ayıklayınız.
Şunu çok iyi biliyoruz; önümüzdeki seçimler hiç de kolay olmayacaktır. Zira şu “mayıs seçiminde” sadece kaybedenler içteki muhalefet değildi; dıştaki büyük şeytanlar; ABD, AB, İSRAİL, SİYONİSTLER, BATILI BÜTÜN İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ, KISACASI HAÇLI DÜNYASI topyekun kaybettiler. Bunu kolay kolay hazmedemezler.
Cenab-ı Hakkın bize söylediği şu ihtarı asla unutmayalım:
“İşte siz o kişilersiniz ki onları seversiniz, fakat onlar sizi sevmez. Siz, kitabın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştular mı inandık derler, yalnız kaldılar mı size karşı besledikleri kin yüzünden parmaklarını ısırırlar. De ki: Geberin kininizle. Şüphe yok Allah, gönüllerde ne varsa hepsini bilir.” (Al-i imran 119)
Aslında bugünkü yazımızda (A’raf 32.) ayetinin nüzul sebebi üzerinde duracaktım. İlk defa bu ayetle muhatap olarak Hak Teala’nın “De ki, Allah’ın kulları için yarattığı zineti ve temiz şeyleri kim haram kılmış” tarzındaki ihtarını hakkeden müşriklerin/kafirlerin tutumu ile ilgili Kelbî’nin rivayeti son derece hayret vericidir; belki de bugünkü “Çıplaklık Modasının” nereden kaynaklandığını göstermiş oluyor. Kelbî diyor ki:
“Müslümanlar elbise giyerek kabeyi tavaf ettikleri zaman müşrikler onları ayıpladılar. Onun üzerine bu ayet (A’raf 32.) indi.
Not: İslam'dan önce Ka’be (erkek/kadın) çıplak tavaf ediliyordu. (sonraki yazımızda konuya devam edeceğiz)