Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tezatlarımız ve vatanseverliğimiz(!)

Yazının Giriş Tarihi: 05.07.2025 06:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.07.2025 13:47

Bak, gerçekten enteresan bir milletiz biz.
Hatta tüm tezatları bir arada toplayabilmiş ve bunlarla gayet de rahat, hatta son derece barışık bir şekilde yaşayabilen nadir bir milletiz.
İyi bir şey demiyorum bu arada. Çünkü çok saçma yerlerde geziniyoruz, o raddelere vardı iş. Ben hâlâ umutla "ha düzelir, ha öğreniriz elbet bir noktada, ha bilgileniriz, ha özen gösteririz" diye diye içim dışım kurudu. Umut fakirin ekmeği gerçekten.

Ama umudu da kesersem nasıl baş edebilirim ki?

Bir insan hem son derece temiz olabiliyorken, evlerimiz bal dök yala kıvamındayken —ki bu başka hiçbir millette yokken— bu memleketi bu hâle nasıl koyabiliyoruz? Piknik alanlarına çöplükten girilmiyor; rezillik, kepazelik diz boyu. Şimdi deniz de, sezonu açıldı. Aklınızın alabileceği her yer çöp, sizin anlayacağınız.

Mis gibi cennetten bir köşe misali memleketimiz var hamdolsun, her karesi, her köşesi başka güzel ama biz reziliz, onu ne yapacağız?
Şu memlekette ağız tadıyla ne geziliyor, ne oturuluyor, ne nefes alınıyor. Nefes dahi alınmıyor, evet. Neden? Yere izmarit atan, bundan zerre gocunmayan, üstelik marifet sayan; yaktığı mangalını dahi söndürmeye tenezzül etmeyen; yediğini içtiğini olduğu gibi bırakıp gönül rahatlığıyla bulunduğu ortamı terk edebilen insan görünümlüler yüzünden cayır cayır yanıyor ciğerlerimiz günlerdir.

Sözde biz, ülkesini seven, sayan birer vatanseveriz, baksan. Bu ülkenin has evlatlarıyız biz üstelik. Bu konuda üstümüze yok, tartışmaya da kapalı bir konu. Hassas noktamız... Yersen...

Hepsi laf, hepsi faso fiso, boş hava.

Memleketini seven, sayan adam önce onu korur, saygı gösterir, titiz davranır; her santimine dikkatli basar.
Bizim gibi, gölgesinde sığındığı ağacı delik deşik etmez; içinde yüzdüğü denizini plastik deryasına çevirmez; çimenlerinde koşturduğu çayırlığı izmarit mezarlığı yapmaz; yediğini içtiğini olduğu gibi doğanın göbeğine bırakmaz.

Bu gözler, mis gibi gümbür gümbür dere kenarında, yeşilliğin, güzelliğin ortasına hayvan kafası atıldığını; kurbanda hayvanın sakatatlarını öylece bırakıp gideni gördü.
Daha geçen hafta 6 yaşındaki oğlum bas bas bağırıyordu kendi kendine: “Deniz çöp kutusu değildir, bunu ben bile biliyorum! Bu sigaralar buraya atılmaz. Bu paket geri dönüşümdür, denizin üstünde işi ne? Anne, şu an çok sinirlendim, ağlamak istiyorum. Bunlar niye böyle yapıyorlar ki?”

Ne diyeyim bu çocuğa, ben bile bilmiyorum ki neden böyle yaptıklarını.
“Çok haklısın oğlum, her kelimen doğru. Ama işte bazı insanlar böyle. Bunun nedenini ben de bilmiyorum ve senin gibi ben de anlayamıyorum” dedim.

“Ben yüzmek istemiyorum, hevesim kaçtı.” deyip çıktı denizden. Halbuki büyük bir hevesle gelmişti, deniz aşığı kendisi.
Sessiz bir sinir krizine girdik babasıyla beraber, sadece gözlerimiz konuştu o an.
Bir yaş ağacı kesmenin bedelini bir insan öldürmekle denk tutan ve cezasını idam olarak belirleyen; üstüne bunu uzun yıllar uygulayan atalarımızın hassasiyetinden bu noktalara nasıl geldik, inanın bilmiyorum.

Emanete hıyanetlik değil midir bu?

Eee, biz Müslüman bir milletiz. Ve hepimiz biliriz ki: “Emanete hıyanetlik eden bizden değildir.” buyrulmuştur.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Aaa, ama ikinci bir kırmızı çizgimiz de bu bizim. Buna da laf söyletmeyiz kimseye.
İnancımıza laf ettirmeyiz, tartışma konusu bile olamaz. Tüm tutarsızlığımıza rağmen, tüm aykırılıklarımıza rağmen bu konu tartışılamaz. Biz bunları tartışmayalım, öte taraf yana dursun.

Kendimizi sorgulamamızdan önemli mi?

Nasıl bu duruma gelebiliyorlar, nasıl yetişiyorlar, nasıl büyüyorlar da bu raddede vicdansız olabiliyorlar, anlayamıyorum.
Küçücük çocuk bile bir kere anlattıktan sonra anlıyor da üstelik unutmuyor, uygulamaya geçebiliyor.

Nereden biliyorum?

3 yaşındaki oğlum artık çöp ile geri dönüşümü tek başına idrak edip ayırıp, elindeki çöpü çöpe; dönüşümü dönüşüm poşetine atabiliyor, oradan biliyorum. Oluyor yani, çocuk bile bunu anlayabiliyor; koca koca insanlar neden kavrayamıyor, buna şaşıyor insan.
Biliniyor ki şu an ve geçmişte yanan ne kadar yer varsa, yüzde 90’ı ihmalkârlık yüzünden bu hâlde.

Hesabı sorulmaz mı bunun?

“Ben size dünyanın en güzel köşesini hizmetinize sunmuşum, emrinize vermişim; bu mu verdiğiniz değer?” denmez mi?
“Böyle mi sahip çıkıyorsunuz?” diye sorulmaz mı?

Korkunç gerçek

09.08.2025 07:00

Sizce de çok hızlı bitmedi mi yaz… Yazın son ayının ilk haftasını bitirdik bile… Ne ara ağustos ayına geldik hiç bir fikrim yok. Ben artık son zamanlarda takvime ciddi manada yetişemiyorum onu fark ettim. Tarihlere, aylara hatta saatlere çok sık şaşırır oldum. Yetişemiyorum hiçbir şeye… Nehir yat

Tüm arzular ve Bursa

07.08.2025 07:20

Uzun bir aradan sonra İznik’i gezmek nasip oldu. Aslında burası şunun şurasında 1 saat uzaklıkta bir yer ama neredeyse 5 senedir gitmemişim. Akşamüstü eve dönmeye yakın içimden şöyle bir cümle geçti: “Nasıl bir yerde yaşıyoruz yarabbi. Sağımız, solumuz, önümüz, arkamız, dört bir yanımız hazineyle do

Abartıyor muyuz?

02.08.2025 07:00

Ne ilginç tanımlamalara maruz kalıyoruz son yıllarda fark ettiniz mi? "Değerli Türkiyeliler ve halkımız..." Kırk yıl düşünsem bu tabir aklıma gelmezdi benim mesela. Şimdi ne anlamalıyım bundan ben? Veya biz ne anlayalım. Kötüye mi yoralım üzerinde durmayalım mı? Kötüye yorarsam artık paranoyaklı

Biri insanlık mı dedi?

31.07.2025 07:00

Şu sıralar daha sık olarak her şeye rağmen gözümüzün önünde olan biten tüm o şeylere rağmen şu bitmek tükenmek bilmeyen dünya sevgimizin nedenini düşünüyorum. Gerçekten neden seviyoruz bu dünyayı bu kadar? Niçin bu kopamayan bağ? Niçin bu kadar bağlılık? Halbuki... İçimde çok halbukiler var son gü

Ayağa kalmak gerek

26.07.2025 07:00

Her annenin yegane birinci derdidir çocuğunun yememesi, yemek seçmesi. Hangi anneye sorsanız sorun bundan yakınır, şikayet eder bunu. Büyük bir açık olarak görür kapatmak içinde her yolu dener. Takviyeler, türlü türlü tarifler, kandırmacalar neler neler… En absürt örneklerden birini söyleyeyim siz

Meşhur kafa karışıklıklarımız

24.07.2025 07:00

İki farklı hayatı bir arada yaşıyoruz son yıllarda ve bu enteresan yaşam düzenine bir türlü alışamadık, kafamızda oturtturamadık, hangi duyguyu yaşayalım şaşırdık, şaşkın şaşkın 20 küsür yıl geçirdik. Hele şu son yıllar acayip hal almaya başladı. Kitaplara konu olacak o kadar çok olaya şahitlik edi

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hayat Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.