Şu sıralar daha sık olarak her şeye rağmen gözümüzün önünde olan biten tüm o şeylere rağmen şu bitmek tükenmek bilmeyen dünya sevgimizin nedenini düşünüyorum. Gerçekten neden seviyoruz bu dünyayı bu kadar? Niçin bu kopamayan bağ? Niçin bu kadar bağlılık?
Halbuki...
İçimde çok halbukiler var son günlerde.
Hangi birine hangi felakete yetişeceğimizi şaşırdık.
Ben ömrümde bu kadar yangın görmedim. Yanlış anlaşılmasın küçük değilim 40’a ne kaldı şunun şurasında. Bu yaşa kadar yangın görmemek tesadüf mü? Bunca zaman fanusta mı yaşadım ben. Hayır. Olmazdı bu kadarı. Bak aklımda bir tanesi var büyük yangın olarak tam senesini de bilmiyorum. Geçen konusu geçti aramızda 20 senesi var aşağı yukarı.
Orhaneli yandı zamanında bir büyük yangın olarak o kalmış aklımda. 20 sene ya, 20 sene öncesini konuşuyoruz hala.
İlla olmuştur ama aklımıza kazınan bir büyük yangın buydu bizim. Her geçtiğim de üzülürdüm oralara.
Bursa ardı ardına 2 büyük yangınla mücadeleden çıktı daha dün. Bir bu ucunu bir diğer ucunu yaktılar geçtiler.
2 büyük yangın... Görülmüş şey değildi.
Geçen sene Ege aynı kaderi yaşadı şimdi Marmara...
O kadar çok şey dönüyor ki ortalıkta. Kafam allak bullak kaç gündür.
Hangi birine inanalım kime güvenelim nasıl ayakta duralım şaşırdık.
Ortalıkta bir değil iki değil dolu iddia dolaşıyor. Herkes birbirini suçluyor.
Bu halde bile hazır kıvılcım. Bir halde birbirimize girmeye yer arıyoruz. Konu nasıl oluyorsa dönüyor dolaşıyor ayrışmaya geliyor. Birleşeceğimiz, birlikte kenet olacağımız yerde birbirimizi yemeye yer arıyoruz resmen.
Sosyal medya o kadar çamur deryası ki bir girdin mi çıkamıyorsun işin içinden. Ben bir kez daha anladım ki bugüne kadar bu kafayla bu günlere iyi gelmişiz biz.
Bize kimsenin bir şey yapmasına gerek bile yok. Kendimiz kendimize yeteriz. Büyük bir hazımsızlık hakim genel olarak birbirimize karşı. Büyük bir afet anında bile bir olup tek vücut olup birlikte hareket edeceğimize biz birbirimize girmeyi tercih ediyoruz.
Aynı şey geçen seneki yangında da oldu. Büyük Hatay depreminde de oldu. Şimdi yine aynı şeyler.
Bu yaştan sonra benim değişmez dediğim, sağlam sandığım, güvendiğim, sonuna kadar arkasında durduğum tabularım çatırdamaya başladı. Ben insanına milletine devletine aşık bir insandım.
Son 5 yıldır sarsılmadığım kadar çok sarsıldım. Tüm doğru bildiklerim yer değiştirdi. Haksız bulduklarım haklı çıkmaya başladı.
Bunları konuşmamak lazım şu süreçte mesela. Konumuz bu değil ama işi bu noktaya öyle bir hızda getiriyorlar ki.
Altı üstü 3 günlük dünya idi burası.
Hani diyor ya şair; “Biraz gülüp biraz yaşayıp gidecektik...”
Bunca acı neyin nesi acep, bu kavga ne için? Bunca cefa?
Öyle hızlı gündem değiştiriyoruz ki birini hazmedemeden diğeri başlıyor. Artık bizdeki bu duruma "yoruldum " kelimesi az kalıyor.
Gündemle beraber kavgalarımız da konu değiştiriyor ama hep aynı noktada sabit kalıyor.
Kin, nefret, hazımsızlık... Ne ararsan var. Kavga hep var. Ve ben gerçekten çok sıkıldım, en çok bundan sıkıldım. Kendimizden sıkıldım.