Bazen size de oluyor mu herkesten her şeyden kaçma isteği? Bir dağ başına mesela.
Boş kafaya ihtiyaç duyma hissi. Şöyle rahat nefes almak , sakin kafayla uyumak, boş boş durmak, sakin sakin yatmak oturmak dinlenmek.
Kafa boşaltmak yani. Hiç bir şey düşünmemek.
Yalan değil bazen ara ara buna ihtiyaç duyduğumu hissederim. Zihnimi boşaltmak ihtiyacı duyarım. Genellikle çok yorulduğumda olur bu bana. Bedenen değil ruhen yorulduğumda. Bazen düşünürüm insanın kaçma yeri, imkanı olsa.
Ama mümkünse hava dar, bol yesilligin ortasında, içimi açacak bir yer. Yani ben hakikaten nefes alabileceğim. Deniz de olsa fena olmaz. Hatta çok güzel olur. Hem deniz hem ağaç orman falan. Kimsenin olmadığı rahat hissedebilecegim bir yer hayal ederim çok bunaldığımda içim dolduğunda.
Eminim herkesin böyle bir isteği olur arada. Tek olamam değil mi? Tek değilimdir diye düşünüyorum.
Hele böyle büyük şehirlerde yaşayan her insan hayal eder arada diye düşünüyorum.
Annem aklıma düşer böyle zamanlarda.
Dört kardeşiz biz. Biz Küçükken bunaldığında işin içinden çıkamadığın da yorulduğun da " alıp başımı gideceğim dağ başına azıcık dinlenip geri geleceğim birazcık nefes alayım dinleneyim uyuyayım rahatlayip geri geleceğim " derdi.
Anne bizi de götür derdik hepberaber sakin bizi bırakıp gitme derdim ben hep. Gerçekten gideceğini sanardim. Korku kaplardı içimi.
Bazen bu isteğimi yoruldugumda annem gibi dile getirmek istiyorum korkum aklıma gelip içimden geçiriyorum dışa vuramıyorum benim cocuklarimda aynı hisse düşecekler diye.
Sonra annemin böyle durumlarda ne kadar yorulduğu aklıma geliyor. Kim bilir nasıl bir çıkmaza giriyordu da böyle düşünerek kendini rahatlatıyordu.
Ama doğru düşüncesi bile rahatlama hissi veriyor insana. Sonra gülesim geliyor eee bak diyorum yaşattığını yaşamadan ölmezmiş insan.
Bu aralar bu isteğim daha da sıklaştı nedense daha dolu dolu hissediyorum kendimi.
Olan biten hersey ağır geldi bünyeme sanırım.
Ve bu kafa dolulugu fazla ağırlık yaptı üstüme.
Daha karamsar daha düşünceli daha durgun daha yorgun ama ruhen yorgun bir kimliğe büründüm.
Haliyle haddinden fazla dolu olunca çoğu şey ağır gelmeye kaldiramamaya başladım sanırım. Kaçma isteği oluştu bundan mütevellit. Oysa ben sadece izleyiciyim bana ağır gelen şeyleri, yaşayanlar ne yapsın diye sık sık soruyorum kendime ama böyle cikmazdayim zaten onlar ne yapsın sorusunu aklım hafzalam almıyor orasını. Daha da ağırlık çöküyor sonra.
Gündelik şeylerde ağır gelmeye başlıyor.
Uzun süredir bir davulun içindeymiş gibi bir kafayla geziniyorum.
Hayatı sorgulamaya başladım her şekliyle.
3 günlük dünya gerek var mıydıyla bir giriyorum her şeye ee malum çıkılmıyor ondan sonra işin içinden. Öyle can sıkıcı gereksiz detaylarla uğraşlarla insanlarla dolu ki ortalık.
Kısacası bu aralar bi dipleri görüp görüp çıkıyorum sanırım. Sorgulama aşamasına geçtim herseyi.
Çıkarız herhalde bir şekilde bu girdapdan ne diyeyim.
Selamete erelim hep birlikte.
Dinimiz gereği çoğumuzun inandığı inançlarımız var. Kıyamete de inandık iman ettik, alametleri olacağını da Resulullah haber verdi öğrendik. İnsan aklıyla yorumlamaya çalıştık yıllarca, kafa yorduk tahminlerde bulunduk. Bir alamet var ki son zamanlarda beni allak bullak etti ve biliyorum ki bir ço
Tam olarak neler olduğunu dışarıdan anlamak zor. Elbette birçok fikir yürütülebilir. Ama bana göre hem ilginç hem de hızlı gelişmeler yaşanıyor. Gazze meselesi evet, az da olsa gündeme geliyor; pek işe yarıyor gibi görünmese de, tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Aslında bu, insanlık olarak gündemimizd
Dünyaya nasıl bir strateji uyguladılarsa, anlamadan bütün insanlık şu an sözde dalga geçtiğimiz ama gün gibi gerçek olan "popüler kültürün kölesi" olduk çıktık. Sanki var oluşumuzun sebebi gibi önem veriyoruz. Streslere giriyoruz, mutsuz oluyoruz, depresyondan depresyona atlıyoruz, hayatımızın gid
Ben artık ciddi ciddi üzerimizde psikolojik bir deney denediklerine dair fikri kabul edecek kıvama geldim. Çünkü olanlara karşı başka bir açıklama bulamıyorum. Sanki bir deneyin içindeyiz, sabrımızı sınıyorlar, derecesini ölçüyorlar, taşma noktamızı bulmaya çalışıyorlar, nerede ne zaman hangi noktad
Kent yaşamının o çok arzuladığımız, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız ve asıl yurdumuzu bırakıp şehirlere göç ettiğimiz bu düzenin tüm olumsuz etkilerini farkında olmadan neredeyse tamamen çocuklarımızın omuzlarına yüklemişiz. Sanki bir lütufmuş gibi binaların arasında onlara ufacık bir alan bır
Şu televizyonu açmaya gelmiyor. Bazen canım sıkılıyor gezineyim diyorum akşam bakınayım şöyle diyorum. Millet çatır çatır dizi izliyor fanatik gibi, belki benimde dikkatimi çeker diyorum. İlla bir yerde konu dizilere geliyor. Her defasında bense bilgisiz öylece dinliyorum. Nasıl bir hazla anlatılıy