Kimsenin kendinden olmayana karşı hiç tahammülü yok bizim memlekette.
O " ben gayet demokratik bir insanım, her görüşe her fikre açığım ve saygılıyım..." lafları hep dalavere hep kandırmaca hep göz boyamaca. Hepsi yalan. Ne yazık ki yalan.
Bunu fark ettiğimde çok dağıldım. Bu kadar ikiyüzlülüğe bunca yalana bunca maskeye onca yalan söze şok oldum.
Bu yaşa geldim hala yaralanıyorum bu konuda. Hala akıllanmadım hala içimin insanlık umudu bitmedi tükenmedi ama hissediyorum ramak kaldı.
Bu kadar yalan dolan herkes maskeli...
Bilmiyorum.
Ne düşüneyim nasıl hareket edeyim ne söyleyeyim bende mi onlara uyayım yada farkımı mi ortaya koyayım nasıl çizgimi koruyalım veya korumayı mı bırakmalıyım acaba?
Beynimin içinde bir sürü soru ve benim şuan bir çıkış yolum yok. Kızgınım ve büyük öfkeliyim. Ve ilk defa bu içimde bir anda oluşan öfkeden korktum. Farklı şeyler fısıldadı bu öfke bana. Verdiklerimin karşılığını almıyorum yani almıyor muşum meğer. Ben saygı duyuyorum diye düşünürken karşı taraf beni pasif bellemiş meğer. Sessiz sakin vur ensesine al ekmeğini her istediğini söyleyebilme hakkı görmüş kendinde.
Oysa ki ben insan olmayı seçmiştim. Kibar olmayı insancıl olmayı saygıdeğer olmayı...
Hiç bir önemi yokmuş bunun başkaca kodlanmış beyinde.
En acısı insanca davranmanın yani iyi insan olmanın artık bir öneminin kalmamış olması.
Genç yaşlı herkes de kaybolmuş bu özellik artık.
Özellikle yaşlılarda. Artık gençlere kızmayacağım bundan sonra. Miladim oldu bu gün benim. Biz önce bize öncülük eden büyüklerimizi yaslılarımızı eğitmeliymişiz meğer.
Meğer onlarda eksikmiş bir şeyler.
Halbuki bu zamana kadar onları donanımlı beller onlardan ders çıkarmaya çalışırdım öğrenmeye çalışırdım ama iş öyle değilmiş. Meğer bunun yaşla hiç ilgisi yokmuş. İnsan olmakla kendini geliştirmekle sınır bilmekle insancıl değerlerin farkında olmakla bir ilgisi varmış.
Ve hakikaten artık eminim şu saatten sonra benim gençlere bir söz söyleme hakkım yok sitem hakkım yok. Anladım ki gençler daha öğrenmeye denemeye kabullenmeye araştırmaya meyilli. En azından onlara kendini ifade edebiliyorsun, istisnalar kaideyi bozmaz çoğu dinliyor seni. Meğer biz kendimizden büyüklere laf anlatamıyormuşuz. Asıl kaçırdığımız olay buymuş. Asıl dinlemeyen anlamayan duymayan kaale almayan onlarmış.
İstersen bi taraflarını yırt işlerine gelmeyince hem duymuyorlar hem görmüyorlar hem anlamıyorlar.
Sınırlarımızı iyi ve keskin çizmemiz gerektiğini , kim olursa olsun ne olursa olsun durması gerektiği yeri iyi göstermemiz gerektiğini, her istediğini istediğini zaman istediği şekilde beyan edemeyecek olduğunu iyi anlatmamız gerektiğini bana bugün bir büyüğüm çok güzel şekilde hatırlattı sağolsun. İyi oldu bana. Kısa süreli şok geçirsem de kendime getirdi.
Demek ki bazı doğru bildiklerim artık doğru değil, bazı davranışlarım inanışlarım da artık miadını doldurmuş bu yeni dünyada genç yaşlı fark etmeksizin en çok da yaşlılar için. Meğer onlar yeni dünyanın normlarına çabuk adapte olmuşlar haberim olmamış ben daha uyuyayım.
Velhasıl artık daha keskin ifadeli daha mesafeli daha kendini ve değerini bilen ve açıkça dile getiren keskin sınırları olan bir birey olma kararı aldım. Soğuk nevale diyordum böylelerine demek boşa değilmiş. En azından kimsenin bana karşı her istediği şeyi istediği şekilde ifade edebilmesinin önüne geçeceğim. Çözüm buysa ben tamamım, anlamam uzun sürdü ama olsun. İnancım vardı halbuki farklı fikirlerden insanlarda saygı çerçevesinde anlaşıp muhabbet edebilir geçinebilir komşuluk yapabilir selamlaşabilir ama hayır bir yere kadarmış. Kendinden olmadığını az yakın değil uzak olduğunu anladığı an o maskeli gülümseme o zoraki selamlaşma yerini çıkan tırnaklara bırakıyormuş meğer. Neden aynı fikirde değilmişiz.
Aslında farkında değiller şuan şikayet ettikleri ne varsa onlar yüzünden oluyor olacağı yoksa bile oluyor , etki tepki meselesi. Ve kendi nazarımdan da söyleyeyim; olacak da...