Malumunuz daha çok yeni bir karar alındı.
"Park piknik yeri plaj ve sahillerde içki içmek yasaklandı."
Anladığım kadarıyla sadece İstanbul için geçerli bir karar ama.
Haberi okuduğumda andan itibaren
"Eyvah yandık kim bilir neler diyecekler" dedim.
Halbuki o kadar yerinde bir karardı ki bu.
Çocuğum olmasa parklarla bu kadar haşır neşir olmasam belki bu kadar derinden hissetmezdim bu rahatsızlığı. Bana ne der beni ilgilendirmez der geçer giderdim. Ama maalesef öyle değil.
Öyle rahatsızım ki bu durumdan çok dönmüşlüğümüz vardır parklardan piknik yerlerinden. Hatta daha geçen yazmıştım çok değil dert yanmıştım "Oturamadık gezinemedik diken üstünde yarım saat ya durduk ya duramadık. O gün o kadar rahatsız olmuştum ki elime geçirsem yapanları boğacaktım o biçim rahatsızlık.
Ben çocuklar tıkılıyorlar eve açık havaya çıkalım toprakla haşır neşir olsunlar güzel rahat bir nefes alalım enerjimizi atalım diye gittiğimiz yerler çöplükten hallice. Toprağa ulaşamıyorsun o derece. Her yer ama her yer cam kırığı şişe dolu etraf adım atılacak yer yok, evinde otur daha iyi.
Bu sadece bir yönü işin. Birde bunun başak boyutları da var. Malum içindeki sadece şişesinde durmuyor. Şöyle çayımızı kahvemizi alalım Bursa manzarası eşliğinde bir hava alıp gelelim diyip de buz gibi çaylarla eve dönmüşlüğümüz de çoktur mesela. En yakın örnek meteor yağmuru var dediler izleyelim dedik bildiğimiz müsait olur dediğimiz her yer içen bağıran olduğu yerde duramayanlarla doluydu. Bu aktivite içinde saatlerce uygun çocukların korkmayacağı rahatsız olmayacağımız yer aradık. Kısacası hüsranla sonuçlandı buda.
Burada kararda konu başka. Ama gel de bunu anlat. Halbuki bu tür aşırılıklardan herkes rahatsız bir tek benim mi çocuğum var. İlla çoluk çocuğunda olması gerekmez ama içince rahat duran rahatsız etmeyen cıvıklaşmayan çok azdır. Maalesef bu sadece bizde değil tüm dünyada böyle akıl baştan gidince ne olacak insan ne yaptığını mı biliyor.
Ama yorumlar fena. Meğer ana sebep bunlar değil de konu sadece bizim Araplaştırmakmış, zemin hazırlanıyormuş, maksat insanların rahatı değil aksine özgürlüklerini kısıtlamakmış. Adama diyorsun ki bak senin anlayacağın gibi anlatayım madem bu olay yeni değil yıllardır Avrupa da uygulanıyor zaten bize yeni geldi İngiltere Fransa ve bir çok Avrupa ülkesinde hali hazırda uygulanan yasaklar arasındaydı zaten. Hatta Norveç te bar ve restoran dışında içmek yasak sebebi de gençlere kötü örnek olmasın diye. Kanada da yasak, Hollanda da bile yasak. Yaşanan aşırılıklardan ve önlenemeyen çöplerden ötürü. Ne kadar tanıdık bana. Hatta daha bombası poşetleri özel ve iç göstermeyenmiş.
Bu açıklamaya verilen cevap şu;
Evet orada bu maksatla yürürlüğe girmiş olabilir ama burada maksat başka (!)...
Burada maksat huzuru sağlamak refah kalitesini arttırmak falan değil milleti Araplaştırmak kutuplaştırmak özgürlüklerini kısıtlamakmış...
Hakikaten yoruldum ben. Bunlarla uğraşmıyorum ama uğraşanlar adına yoruldum. Bu sığ düşüncelerden, bir türlü gelişmeyen yıllardır yerinde sayan beyinlerden, insanları ayrıştırmaya bayılan narsistlerden gına geldi. Selamet diliyorum akıl fikir diliyorum...
Yine aynı düşüncede kaybolunca her bayram aynı düşünceye düştüğümü fark ettim. Dedim ki, ben bunu daha önce de düşünmüştüm. Sonra fark ettim ki uzun zamandır bunu hissediyorum. Bir yalnızlık hissi… Aslında yalnız değilim ama yine de bir eksiklik var sanki. Bunu düşündüğümü anladım uzun zamandır. Ac
Dinimiz gereği çoğumuzun inandığı inançlarımız var. Kıyamete de inandık iman ettik, alametleri olacağını da Resulullah haber verdi öğrendik. İnsan aklıyla yorumlamaya çalıştık yıllarca, kafa yorduk tahminlerde bulunduk. Bir alamet var ki son zamanlarda beni allak bullak etti ve biliyorum ki bir ço
Tam olarak neler olduğunu dışarıdan anlamak zor. Elbette birçok fikir yürütülebilir. Ama bana göre hem ilginç hem de hızlı gelişmeler yaşanıyor. Gazze meselesi evet, az da olsa gündeme geliyor; pek işe yarıyor gibi görünmese de, tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Aslında bu, insanlık olarak gündemimizd
Dünyaya nasıl bir strateji uyguladılarsa, anlamadan bütün insanlık şu an sözde dalga geçtiğimiz ama gün gibi gerçek olan "popüler kültürün kölesi" olduk çıktık. Sanki var oluşumuzun sebebi gibi önem veriyoruz. Streslere giriyoruz, mutsuz oluyoruz, depresyondan depresyona atlıyoruz, hayatımızın gid
Ben artık ciddi ciddi üzerimizde psikolojik bir deney denediklerine dair fikri kabul edecek kıvama geldim. Çünkü olanlara karşı başka bir açıklama bulamıyorum. Sanki bir deneyin içindeyiz, sabrımızı sınıyorlar, derecesini ölçüyorlar, taşma noktamızı bulmaya çalışıyorlar, nerede ne zaman hangi noktad
Kent yaşamının o çok arzuladığımız, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız ve asıl yurdumuzu bırakıp şehirlere göç ettiğimiz bu düzenin tüm olumsuz etkilerini farkında olmadan neredeyse tamamen çocuklarımızın omuzlarına yüklemişiz. Sanki bir lütufmuş gibi binaların arasında onlara ufacık bir alan bır