Çok kötü yerlere gidiyor bir şeyler .
Daha iyi daha yaşanılır daha katlanılır olacağı yerde şu hayat battıkça batıyoruz. Kir çamur bataklığa döndürdüler ortalığı.
Doğru bildiklerimizi dahi yaşayamaz yapamaz anlatamaz olduk.
Kimseye iyilik dahi yapmaya korkar olduk.
Öyle bir kıvama geldi ki yardım için birine elimi uzatırım da bizi de çekerler bataklıklarına yutulur gideriz korkusuna herkes kabuğuna çekilir oldu.
Biri yardım isteyecek diye ödümüz kopar oldu. Bu kadar güvencemiz yok işte şu hayatta. Ne kadar kötü yarabbim.
Neden böyle oldu?
Daha iyiye evirileceğimize daha yaşanılır hale geleceğimize beterin beterine dönüşüyoruz.
Vicdan ahlak acıma empati merhamet adalet... Ne kadar insanı insan yapan özelliğimiz varsa bir bir yok oluyor.
Millette ne vicdan ne merhamet ne korku ne ahlak ne edep hiç bir şey kalmadı.
Hayvana da dönüştük diyemeyiz onlarda bile aşmadıkları çizgileri kuralları merhametleri var.
Başka bir mahluk olduk çıktık.
"Adalet" dediğimiz kavram çok kötü şekilde evirilmeye başladı. Adı var ama kendi yok. Haklı dahi olsan kanıtın dahi olsa şahidin dahi olsa Adalet sana uğramayabiliyor .
Bu dahi birilerinin tekeline düştü.
Ayağın takılıp tökezlemeye gör bir zalime denk geldiysen ki artık bu çok kolay işin zoru merhametli hakkaniyetli insana denk gelmek. Bulduk mu böylesini altın bulmuşçasına sevinçle doluyoruz.
İstersen kendini yırt ben haklıyım diye bağırmaktan ciğerlerin yırtılsın kendini parala birilerinin işine gelmezse görünmez olursun bu zamanda. Ne sesini duyan olur ne seni gören olur.
Yıl olmuş bilmem kaç dünya gelmiş kaç yaşına insanlık nerelerden nerelere gelmiş bu kurallar bu kanunlar geliştikçe gelişmesi lazımken biz ilkel zamanlarımızı bile geçtik kuralsızlıkta.
Ortalık savaş alanı. Her saat bir haksızlık haberi. Ortalık kaynıyor adaletsizlikten.
Ne zaman nerede kim vurduya gideceğin belli değil Yıl olmuş 2023...
Normal bir şeymiş gibi adam kaçırılıp işkence çektirip zevkine videoya alıp eğleniyor artık insanlar. Mesele ne olursa olsun o kadar kolay insan öldürüyorlar ki. Bak 3 tane 20'li yaşlarda gençleri adam gözünü kırpmadan kurşuna diziyor korkusuzca. Kayıtta olduğunu bile bile. Yakalanacağını bile bile. Öyle korkusuz öyle rahatlar.
Bu rahatlık bu korkusuzluk aslında bize çok şey öğretiyor. Anlamak isteyene...
Sadece buraya bakıp işlerin çok yanlış gittiğini anlayabilir başka örneklere gerek bile yok.
Adam taramalıyla geziyor da sokak tarıyor rastgele. Gündüz gözü adam kaçırıp işkence çektirilebiliyor mesela.
Eskiden bir tabir vardı "kim vurduya gitmek diye."
Şimdi her şey bariz apaçık ortada. Dürüstsün, adetlisin, vicdanlısın diye süklüm büklüm gezinecek kıvama geldik. Neredeyse biz utanacağız insani özelliklerimiz var diye.
Çok acil kendimize gelmemiz lazım. Çok acil tüm düzenin değişmesi lazım. Çok acil adalet kelimesinin içini doldurmamız lazım. Bunca insanın ahı Çok acı çıkar hepimizden.
Yine aynı düşüncede kaybolunca her bayram aynı düşünceye düştüğümü fark ettim. Dedim ki, ben bunu daha önce de düşünmüştüm. Sonra fark ettim ki uzun zamandır bunu hissediyorum. Bir yalnızlık hissi… Aslında yalnız değilim ama yine de bir eksiklik var sanki. Bunu düşündüğümü anladım uzun zamandır. Ac
Dinimiz gereği çoğumuzun inandığı inançlarımız var. Kıyamete de inandık iman ettik, alametleri olacağını da Resulullah haber verdi öğrendik. İnsan aklıyla yorumlamaya çalıştık yıllarca, kafa yorduk tahminlerde bulunduk. Bir alamet var ki son zamanlarda beni allak bullak etti ve biliyorum ki bir ço
Tam olarak neler olduğunu dışarıdan anlamak zor. Elbette birçok fikir yürütülebilir. Ama bana göre hem ilginç hem de hızlı gelişmeler yaşanıyor. Gazze meselesi evet, az da olsa gündeme geliyor; pek işe yarıyor gibi görünmese de, tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Aslında bu, insanlık olarak gündemimizd
Dünyaya nasıl bir strateji uyguladılarsa, anlamadan bütün insanlık şu an sözde dalga geçtiğimiz ama gün gibi gerçek olan "popüler kültürün kölesi" olduk çıktık. Sanki var oluşumuzun sebebi gibi önem veriyoruz. Streslere giriyoruz, mutsuz oluyoruz, depresyondan depresyona atlıyoruz, hayatımızın gid
Ben artık ciddi ciddi üzerimizde psikolojik bir deney denediklerine dair fikri kabul edecek kıvama geldim. Çünkü olanlara karşı başka bir açıklama bulamıyorum. Sanki bir deneyin içindeyiz, sabrımızı sınıyorlar, derecesini ölçüyorlar, taşma noktamızı bulmaya çalışıyorlar, nerede ne zaman hangi noktad
Kent yaşamının o çok arzuladığımız, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız ve asıl yurdumuzu bırakıp şehirlere göç ettiğimiz bu düzenin tüm olumsuz etkilerini farkında olmadan neredeyse tamamen çocuklarımızın omuzlarına yüklemişiz. Sanki bir lütufmuş gibi binaların arasında onlara ufacık bir alan bır