Nasıl haklı bir isyan başlattılar Bergüzar Korel ile Şahan Gökbakar...
Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi hak vereceğim ama günleri de görecekmişiz demek ki.
Hiç beklemediğim yerden geldi, eğri oturayım doğru konuşayım. Beklemezdim bu tepkiyi açıkçası.
Artık bu yakıştırma onları bile ne kadar baydıysa onlar bile bu raddeye geldi.
Bana göre taaa en baştan saçma, gereksiz, yersiz hatta küçük düşürücü bir şeydi de ne bileyim memnundu onlar. Eskiden, eskidenmiş yani.
Bir rakı markası Cumhuriyetimizin 100. Yılı'na özel bir reklam filmi çekiyor. İçinde bolca cumhuriyet, özgürlük alt metin olarak da Atam ve rakı geçen bir reklam. İzlemeseniz bile tahmin etmesi zor değil. Klasik yani. Aynı tas, aynı terane.
"Çok Atatürkçüyüm bakın elimde rakım"
"Çok Cumhuriyetçiyim bakın rakım ve leblebim..."
"Atam da içerdi... Yuvarla şişeleri... Gösterelim millete cumhuriyetçi nasıl olunurmuş."
Böyle böyle çok yağ sürdüler ekmeklerine bu markanın yıllardır. Allah! Ne sömürdüler artık milleti.
Hiç kızmıyorum biliyor musunuz onlara?
Onlar akıllarını kullandılar, pazarlamayı doğru yaptılar, büyük başarıdır onlar için bu bakmayın.
'Helal' çekilir anca kendilerine. Ayağına top gelmişse direk çakacaksın. Onlar da bunu yaptı.
Benim kızdığım başka. Benim kızdığım bunu yiyenlere. Buna inananlara.
Bir kere 'bile ben ne yapıyorum' demeyenlere, sorgulamayanlar...
'Ya Allah aşkına cumhuriyet cumhuriyet diyoruz da neydi bu cumhuriyet' demeyenlere,
Atamın ilkelerini alıcı gözle bir kere bile okumayanlara.
Atatürk'ün izinden gitmek ne demek diye bir kere bile düşünmeyenlere.
Ama reva bunlara.
Bakın beni kimse ilgilendirmez. Benim derdim kıt akıllılarla, at gözlükleriyle gezenlere, o örümcek kafalarını düzeltemeyenlerle.
Dedim ya 'beni kimse ilgilendirmez' diye, herkes özgür ve artık herkes her şeyin farkında, az çok bilincinde. Hakikaten bilmeyen çok az artık. Evet boynumuza farz doğrusunu anlatmak ona inancımız tam ama artık bir şeyler göze sokmak için yapılıyor bile isteye,cahillikten değil yani.
Ortaokulun başları sanırım, tam sene aklımda değil resim öğretmenimiz vardı koyu Atatürkçü deriz ya işte o kıvamda. Çok severdi her derste anlatırdı. Resimden çok onu dinlerdik ve ilk de ondan duymuşumdur bazı şeyleri. Bir gün ağlayarak anlatmıştı "Atamı içkiye alıştırdılar, hakikaten çok içermiş rahmetli yazık ettiler. İnsan 2 leblebi bir yudum içki içebilir mi? Bile bile yaptılar bunu, kıydılar ona. Dayanamadı sonra vücudu, erken yaşta hasta oldu, erken göçtü, halbuki daha çok ihtiyacımız vardı ona... " Sonra oturup hüngür hüngür ağladı.
Öyle garip gelmişti ki bana tabiri caizse sınıfça şoka uğramıştık. Ve tüm bunları ilk defa duyuyorduk.
Kaç yıl geçmiş üstünden 20 küsür yıl... Hala aklımda. Adını unuttum öğretmenimin ama siması, o hali-tavrı hala gözümün önünde.
Ben şuan 30 küsur yaşındayım, 35'e ramak var tek bir tane gerçek Atatürkçü gerçek, cumhuriyet adamı tanıdım. Uzaktan bir akrabamız amcamız, 96-97 yaşında emekli bir öğretmen. Cumhuriyetin yetiştirdiği gerçek bir öğretmen.
Hala insan içine takım elbise ve kravatlı çıkan, kasketini başından eksik etmeyen çok kibar tam bir beyefendi. Hani İstanbul beyefendisi tabiri var ya o tabire birebir uyan biri. İstemsiz saygı duyuyorsunuz, elinizde olmadan öyle bir hali tavrı var ki bir Türkçesi var. Hayran hayran geç karşısına izle. Tam bir Atatürk aşığı, aynı zamanda abdestinde namazında, koyu Atatürkçü bir CHP'li. Bir devlet bağlılığı var şaşarsınız, güzel olan her şeyin savunucusu, cumhuriyet ne demek bilmeyen ona bakıp anlayabilir o derece, her şey ölçülü. Hala aktif okuyucu. Hayrandık ona çocukken zevk alırdık dinlerken, hala öyle.
Bu kadar. Sadece bir adam tanıdım.
Şimdikilerle, ben bu güzelliği nasıl aynı kefeye koyayım? Kime hakaret olur bu.
Hiçbir şeye saygısı olmayıp 'Bana saygı duyacaksınız' diye bas bas bağıran, her yaptığını göze göze sokan, kendinden başkasını ezen hor gören, sadece kendi düşüncesini üstün tutan, kendi gibi olmayana zerre acıması olmayan bu yobazları ben bu nadide insanla nasıl bir tutayım?
Bayramın 3.günü Tirilye'ye gittik ailece. Ramazan Bayramı'nın 3.günü... Üstüne basa basa söylüyorum.
Bir güruh var aman Allah'ım evlerden ırak.
Rakı sofraları kurulmuş, elde bardak camdan sarkıtmış kolu, sokak tıklım tıklım nasıl bir kalabalık, milletin gözüne gözüne. Bile bile ya, isteye isteye. Apaçık bir kasıtla. Biri arkadaşım dese de bir dalaşalım, göstereyim ona, bana saygı duymayı bir öğreteyim, istediğimi yaparım gözünüze de sokarım saygı duyun bana der gibi. Bir beklentisi var.
Ramazan bayramının 3.günü tekrar hatırlatayım.
Bu değil arkadaşlar bakın bu değil. Böyle olmaz. Sen saygı duymayı öğrenmeden saygı bekleyemezsin kimseden. Olay bu değil. Cumhuriyet sadece senin özgürlüğün değil. Bu yüzden onca cefa çekilmedi. Rakı içmek, göstermek için değildi onca çaba.
100 yıl geçti yeter artık. Bir silkelenin, bir uyanın, bir ayılın artık yeter! En başta kendinize yazık...