Dimetoka'nın 1.Murat zamanında 1361'de Osmanlı hakimiyetine girmesiyle başlayan Yunanistan fethi Sultan Fatih zamanında tamamlanmıştı. Yaklaşık 500 yıl ecdat tarafından yönetilen Yunan coğrafyası ve halkı 1821'de başlayan Mora isyanıyla beraber 1830'lara geldiğimizde bağımsızlığını kazanmıştı.
Yunanlılar, Osmanlı'dan bağımsızlıklarını kazanan ilk millettirler. Aslında ilk bağımsızlık için isyan başlatanlar 1804 ayaklanmasıyla Sırp'lardır. Ama bu Osmanlı'nın ilk asileri o günün askeri ve ekonomik yönden baş güçleri olan İngiliz ve Fransızlardan destek bulamayınca isyanları başarısız oldu. Osmanlı ayaklanmayı bastırdı.
Sanki tarih tekerrür edermişçesine gene Türkler ve Yunanlılar arasında ciddi bir sorun var ve Fransızlar hemen Yunanlıların ayak izdüşümlerinde desteğe hazır olduklarını gösteren refleksler gösteriyorlar. Almanya da desteğini açıklamıştı zaten. Avrupa'nın kalan diğer önemli gücü olan İngiltere'de işler daha da ciddileşince desteğini açıklayacağından hiç şüphem yok.
Ancak!!!
Yunanistan'ın kaçırdığı, göz ardı ettiği gerçekler var. Ne dünya 19. Yüzyıl dünyası, ne Türkiye o dönemin (hasta adamı)! Bahsi geçen asırdaki Yunan ayaklanmasının olduğu yılların konjonktürüyle bugünkü uluslararası olay ve olguların istikameti çok farklı.
O süreçte sosyo-ekonomik, demografik ve coğrafi olarak kan kaybetmekte olan bir imparatorluktan bağımsızlık koparıldı. Bugün ise Yunanistan'ın kafa tuttuğu devlet cihan şümul bir imparatorluk mirasçısı olduğunun şuurunda ve o dönemki handikaplarından birçoğunu elimine etmiş görünüyor.
Kaldı ki o günün Avrupa'sı ile bugünün Batı Avrasya'sı arasında hiç benzerlik yok gibi. Osmanlı'dan Yunan bağımsızlığını koparan o güçler o dönemde dünyanın en güçlüleriydi. Buna paralel dünyayı parsellemek ve sömürge elde etme yarışında çok dinamik bir haldeydiler. Yani iç yapıları olası savaşlara alışık, gelecek ekonomik kazanımlar insanların ağızlarından salyalar akıtıyordu.
Peki bugün böyle mi?
Bahsi geçen ülkeler gene güçlüler ama dünyanın en güçlüleri değiller. O dönemden sonra bu kervana birliklerini sağlayan İtalya ve Almanya katıldı. Meji önderliğinde başlayan Japon yükselişi ekonomi ve teknolojide zirveye çıktı. Kaba saba dedikleri Rusya süper güç oldu. O zaman İngiliz sömürgesi olan Hindistan bugün süper güç olmaya aday. Gene yeni kuruluşunu tamamlamak isteyen ABD şimdinin süper güçlerinin başında geliyor.
Peki ya o zamanın hasta adamı Osmanlı ne halde? İşte can alıcı nokta burası... O gün hasta olan adam genleşti, atletik yapılı, geleceğe güven ve arzuyla bakan, hayattan çok şey isteyip bedelini ödemeye hazır olan GENÇ BİR DELİKANLI OLDU.
Bu delikanlıyla kavga edecek adamları ne Paris Şanzelize'den, ne de Londra'nın barlarından toplayıp getiremezsin. Dünyanın kaynaklarını sömürerek tıka basa doyan karınlarını Yunan ideallerinin peşine sürükleyemezsin. Batı medeniyetinin temelini oluşturan Helenizm sevdası da kimseye gerekli motivasyonu sağlamaz.
Hal böyleyken...
Kimsenin şaşaalı yaşamlarını bırakıp şımarık Yunan heveslerinin peşine düşeceğini sanmam. Onlar olmadan da Yunanistan bu genç ve babayiğit delikanlıyla başa çıkamayacağını bilir.
Lafın özü, sözün sonu Yunanistan'ın yaptığı blöften ibarettir. Türkiye'nin hedeflerine engel olacak olayları çıkaracak güce ve hinderlanda sahip değildir.
İnsanlığın ilk yaratılışından bu yana, takasla yani "barter" dediğimiz sistemle başlangıcı olan, "ekonomi" diye adlandırdığımız ticari faaliyetlerin çeşitli varyantları veya fraksiyonları ortaya çıkmış olsa bile aslında ilkesel olarak çok fazla değişen bir şey yok. Şöyle ki! İlk başlarda artı ürün
Ülkemiz, bulunduğu coğrafya ve geçirdiği tarihsel süreçler birikiminin kendisine yüklediği misyon Batı Avrasya yerleşkeli devletler ve toplumlara göre daha çetin ayakta kalma mücadelesi vermek durumundadır. Şöyle ki! Kafkasya, Karadeniz'in kuzeyi, Balkanlar ve Ortadoğuda yıllar
Siyaset bireyler ve kurumsal yapıdaki oluşumlar için adeta med-cezir refleksleri gösteren, aktörlerini de bu duruma zorunlu olarak iten veya çeken kaygan bir alandır. Siyasetin böyle bir hal içinde bulunması yalnız siyasetin aktif bileşenlerinin dinamik hallerindeki değişkenliklerind
Daha birkaç hafta önceki yazımda kaleme almıştım,Türkiye'de zam furyası bir tek ürün baz alınarak onun üzerinden binlerce kalem malın fiyatlandırması yapılıp yüksek enflasyon oluşturuldu diye. Ayçiçek yağı..! Yakın tarihlere kadar sıvı yağların içinde en makbul olmayanı olan bu zorunlu mutfak ürün
Büyük tehlikeden bahsediyorum! Hem de çok büyük! Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş bir an önce sonlandırılmalı. Bu temennim bugünkü yaşanan insani trajediler ve haksız bir saldırının sonucunda gösterilmiş insani bir refleks değildir. Beşerî özelliklerimin dışında tamamen tarihsel, reel politik ve
Karadeniz’in kuzeyinde yer alan bu iki komşu ülkenin son zamanlarda yaşadıkları problemler neden-sonuç düzleminde ve tarihsel süreçler ışığında incelendiğinde, üçüncü taraflara özellikle de zor coğrafyanın siyasi ve coğrafi sahibi olan bize Türkiye'ye ve Türk Milletine ders niteliğindedir. Nasıl