Hava Durumu

Katmanlı paradoks

Yazının Giriş Tarihi: 20.05.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.05.2022 04:48

  Siyaset bireyler ve kurumsal yapıdaki oluşumlar için adeta med-cezir refleksleri gösteren, aktörlerini de bu duruma zorunlu olarak iten veya çeken kaygan bir alandır.

 Siyasetin böyle bir hal içinde bulunması yalnız siyasetin aktif bileşenlerinin dinamik hallerindeki değişkenliklerinden ortaya çıkmaz.Çok uzaklarda sizin siyaset yaptığınız ülkeye veya alana çok dahil olma şansı olmayan olaylar ve olgular bazen sizin siyasi masanızın tam ortasına konulur ve bu durum masa etrafındaki tüm bileşenleri etkiler.

 Sizin süreçlerine katkı sunmadığınız hamleler size olumlu ve olumsuz olarak yansıyabilir ve bunun sonucunda siyasi skaladaki yerinizde hiç ummadığınız değişikliklere maruz kalabilirsiniz.

  Ancak!

Kaygan bir zemine sahip siyaset alanında kontrolün tamamen sizde olduğu zamanlarda sergilediğiniz duruş hem size hasar verebilir  hem de bu durumu kalıcı hale getirebilir.Bu neden sonuç ilişkisi sizin temsil ettiğiniz ideoloji ve aidiyet hissettiğiniz kitlenin değerlerine sadakatinizle doğru orantılıdır.

Bakalım siyasi yelpazenin solunda yer alan güruh için durum böyle mi?

 Yukarıda betimlediğimiz olası süreçler haritasından yola çıkarak yakın tarihe kadar Türkiye'de ki muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali hayli yüksek olan Ekrem İmamoğlu'nun zamanında İBB'ye terör suçlularının işe alınması ve bu duruma o cenahın gösterdiği tepkiyi ve libaral görüşe sahip bir gazetecinin İmamoğlu'nun Karadeniz turunda gezi otobüsüne dahil edilmesine gösterilen tepki arasındaki paradoksal durumu sergilemeye çalışalım.

 Kendilerini Cumhuriyetin banisi olarak gören,Mustafa Kemal'in askeri olduklarını olur olmaz her yerde naralandıran,kendilerini bu ülkenin öz sahibi,kendinden olmayanları parya olarak niteleyen zevat,Mustafa Kemal'in bağımsızlığına en büyük paya sahip olduğunu iddia ettikleri devleti parçalamaya, bölmeye ant içmiş kan salyalı teröristlerin kamu kurumuna yerleştirilmesine, üç maymunu oynadılar. Yani: Sağır,dilsiz ve kör oldular.Temsil ettikleri siyasi partinin basın açıklamalarında ve toplantılarında gizli seviştikleri terör örgütünün en eli kanlı üyesi olan Abdulah Öcalan'ın paçavra posterlerinin açılmasında gene suspustular!

 Terör destekçisi sözde partinin bir milletvekili Mustafa Kemal'in askeriyiz, diyenlere; Mustafa Kemal'in itleri diye hakaret ettiğinde o cenahtan kimse gıkını bile çıkarmadı!

 Ama!

 Kedisini ait oldukları siyasi oluşumun karşısında konumlandıran ancak bu ülkenin birliğinden, dirliğinden,üniter yapısı ve rejiminin devamından,kalkınması ve ilerlemesinin taraftarı olduğunu kendi söylevleriyle beyan eden bir gazeteci,kendilerinin şişirerek göklere çıkardıkları idollerinin gezisine dahil edildi diye o suni kütleyi yani İmamoğlu'nu yerle yeksan ettiler.

 Şimdi:

 Allah aşkına bu ülke hakkında ve Mustafa Kemal ekseninde iddia ettiğiniz duruşla,sessiz ve dilsiz kalıp lal olduğunuz terör örgütüyle omuz hizasında durma pozisyonu nasıl bir paradoks.

 Daha da ötesi partiniz ve yöneticilerinin terör örgütü taraftarlarına yakınlaşmasına ağzınıza fermuar çekerken,hiç bir bölücü faaliyette bulunmamış ancak sizden olmayan biriyle yakınlaşmaya yaygara koparmak katmanlı paradoks değil mi ?

 Asıl soru o geziye katılan gazeteciden rahatsız oldunuz da,varlıklarından hiç rahatsız olmadığınız teröristler size daha mı yakın ki onları hazmettiniz de bu gazeteciye yaygara kopardınız?

Hee

Cevap?         

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.