Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Rusya ve Ukrayna meselesi

Yazının Giriş Tarihi: 17.02.2022 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.02.2022 05:40

Karadeniz’in kuzeyinde yer alan bu iki komşu ülkenin son zamanlarda yaşadıkları problemler neden-sonuç düzleminde ve tarihsel süreçler ışığında incelendiğinde, üçüncü taraflara özellikle de zor coğrafyanın siyasi ve coğrafi sahibi olan bize Türkiye'ye ve Türk Milletine ders niteliğindedir.

Nasıl mı?

Öncelikle bu iki ülkenin etnografik,demografik, teolijik,filolojik, mezhepsel ve coğrafik analizini yapalım.  Sonra da bize bu yaşananlardan ne gibi ders almak düşer onu sergilemeye çalışalım.

Ukraynalılar Karadeniz'in kuzeyine yerleşmiş Slav asıllı bir millettir. Etnik kökeni Rus'larla aynı yani Slav'dır.İnançsal yapılarına gelince her ikisi de Hristiyan, mezhepsel olarak da her iki millet Ortodokstur.Karlofça Antlaşması’na kadar topraklarının bir kısmı Osmanlı hakimiyetinde olan Ukrayna,1699'da imzalanan Karlofça Antlaşması’ndan sonra Rus hakimiyetine girmiştir.İki kez bağımsızlık girişiminde başarısız olan bu millet 1991'de SSCB'nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazandı.

 Bugün!

 Din,dil, ırk,mezhep ve tarihsel geçmişleri bu kadar yakın ve birlikte olan bu iki ülke savaşın eşiğinde!

Öyleyse yakın ve aynı coğrafyayı paylaşan, kader ortaklığı yapan insan toplulukları arasında yukarıda saydığımız birçok ortak paydanın varlığı kadar bu grupların millet olabilme bilincinde olabilmeleri yukarıdaki bileşenlerden daha önemli.

 Bunu pekala iki ülke arasında yaşananlar bize net olarak gösteriyor.Barış içinde yaşamak için birçok sebepleri varken, bunlar  yeterli harç görevi görmediğinden kökleri ve birçok şeyi aynı olan iki millet birbirine kılıç çekmiş olabiliyor.

 Bize düşen ders !!!

 Bu ülkede herkesin kendi ana dilini konuşması serbest iken, ayrıştırıcı siyasi ve ideolojik tayziklerle ikinci bir dili kamu düzenine dahil ederek ayrışma ve parçalanmanın tetikleyicisi olmaktan bu ülke ve bu milletin bir parçası olarak kendini gören herkes uzak durmalıdır.

Çünkü !

Her milletin şahsına münhasır birleştirici etkenleri olmasına karşın, bizim millet olmadaki en önemli tutkalımız dilimiz ve yaşadığımız tarihsel süreçtir.Eğer bugün dili dillendirirsek yarın tarihi sorgularız. O zaman da bugün karşımıza çıkan tabloların daha vahimini biz yaşamak zorunda kalırız.Millet olmayı dünyada çok az insan topluluğu becerebildiği halde biz bu listenin en başlarında yer almamıza rağmen bunun kıymetini bilmeyip de menfi yöne kürek çekenler adeta kendi sonuna koşar adımlarla giden olurlar.

  Peki Ukrayna gerçek anlamda bağımsızlığını kazandı mı?

Tabi ki hayır! Çünkü gerçek bağımsız ve özgür ülke kimseye bağımlı olmadan kendi politikalarını kendi üretir.Oysa Ukrayna NATO'ya üye olacağını açıkladığında Rusya tarafından bahanelerle, işgalle tehdit edildi ve buna ABD ve Batı Avrupa desteği olmadan karşı koyamıyor. Şimdi sorarım Ukrayna özgür ve bağımsız mı?

 Türk milletinin önemsemesi gereken bir başka konu da güvenliğimiz.Bu cebimizdeki o paradan daha önemlidir.Liberalist naralar atan ütopyacılara sorarım:  Uluslararası kurumlar bu tehditi bertaraf etse ya ! Gerçek şu ki, ayakta kalmanın en önemli iki unsurundan biri güvenliktir.Bu da savunma sanayinin güçlenmesiyle olur.Güvende olursanız diğer şeyleri yaparsınız, güvende değilseniz hiçbir şey yapamazsınız.

O halde !

Savunma sanayimizi ve askeri gücümüzü yaşam kalitemizden çok çok üstün tutmalıyız.Zira güçlü ülkelerin zayıf olana neler yaptığı ortada.

 Sonuç olarak milli birliğimizi zedeleyecek beyhude şeyler peşinde koşmamak en önemli alacağımız dersimizdir.İkincisi ise güvenliğimizi hiçbir kurum ve kuruluşa bırakmadan kendimizin sağlamasıdır. Ulaştığımız milli bilinci çatlatmanın kesin sonucu bunu başlatanların kendi sonu olacağıdır.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.