Hafta ortasından mutlu haftalar dileyerek başlayalım yazıya. Mutluluğun yanına bir de soru ekleyelim. Değişim düzeltmek midir? Her değişimin sonucu iyi olur mu?
Bu dönemde eğitimde sık sık bahsi geçen konulara değinmek istiyorum. Bunların başında elbette mülakat geliyor. Birçok öğretmenimizin serzenişi dört yıl okuyor, staj yapıyor, sınava giriyor birde üstüne mülakata giriyoruz. Olacak iş mi? Olacak iş olabilir belki. Nerede olacağına karar verirsek. Niyetimiz şuradakini buraya koymak olmadan tabii.
Kıyaslamalardan birine bakalım. Polis olmak için mülakat gerekiyor. Öğretmen mülakatına haklı gerekçe olarak gösterilen durumlardan biriydi. Evet, doğru polis olmak için mülakat gerekiyor ama okula gitmeden önce. Şayet mülakatta başarısız olursanız yolun başında vazgeçip yönünüzü başka tarafa çevirebiliyorsunuz. Bu durumda gelelim bizim mülakata. Okul bitti, sınavda gereken puan alındı. O da ne? Mülakatta kırmızı kart ile saha dışına. Ne oldu bizim topu ağlara ulaştırmış dört senelik asistlere, ardından KPSS ile kaldırdığımız ya da öyle sandığımız kupaya? Söyleyeyim tüm hayat auta. Bu duruma gelmeden mülakatı en başına koysak. Henüz yeni tercih edilmişken öğretmenlik baksak. Bu insan öğretmen olmak için uygun şartları taşıyor mu, yapabilir mi? Mesleğe uygun kriterler koysak ardından uygun olmayanlar için bir alternatif sunsak. Mesleğin gerektirdiği dersleri, mesleğin gerekliliklerini yerine getirebilen kişilerce verilmesini sağlasak. Staj süresini, gözlemi süreyle kısıtlamasak, senelere yaysak. İstek kipiyle kuracağım cümlelerin arkası kesilmez benim. Konu masanın sivri köşesi ben ise bir serçe parmağıyım.
Sahi ben serçe parmağıyken birde başparmaklar var. Masanın sivri köşesinden kurtulmuş ve kurtulmaya devam edecek olanlar. Onlar mülakatları kusursuz geçecek, masadaki hiçbir pürüze denk gelmeyecek olanlar. Burada da masayı yapan ustayı tebrik etmek gerekir.
Uzun lafın kısasına gelecek olursak. Öncesinde yazıyı balonlar üzerinden yazmayı planlamıştım. Arkadaşımla balonlardan konuşurken bana şunu söyledi; ‘’ Beklentilerin yüksek olduğu, yeteneklerin veya potansiyelin olağandan çok daha fazla zannedildiği ancak bir türlü beklenen performansı gösteremeyen kişiler için kullanılan mecazdır.’’
‘’ Aklınıza gelen gelmeyen tüm bağlarınızdan bir akşamcık kopuverin. Yalnız bir akşam kendiniz olun.’’ Hikâyesinden Nuri Bey ve Hasan Bey atıverdiler kendilerini sokağa. Muhabbet ileri olsa gerek beyleri bayları da attılar konuşmalarından. Neon ışıklarda yağmurun altında hızlı hızlı yürüdüler. Anaso
Mutlu haftalar sevgili okurlar. Geçtiğimiz günlerde sınıfımla deyimler konusunu işledik. Bu şekilde giriş yapıyorum ama konumuz bu hafta eğitim olmayacak. Nereden tutarsanız orada kalacak bir konudan bahsedeceğiz. Deyimler ile başladım çünkü bir deyim üzerine konuşmak istiyorum. Kimi zaman çok sevd
Merhabalar, mutlu haftalar değerli okurlar. Geçtiğimiz günlerde haberler arasında gezinirken bir habere denk geldim. Haberin içeriği,eğitim alanında ülkeler arasında yapılan bir değerlendirme de Türkiye’nin sıralaması. Yıllardır aşina olduğumuz bir haber aslında. İçeriği şu şekilde; ‘’PISA 2022 Düny
ÖĞRETMEN; ‘’Hiçbir şey olamazsan, öğretmen ol.’’ Öğretmen, üç ay boyunca yatan kişi. Kadınlar için en uygun meslek. Dört yıl öğretmenlik eğitimi alıp mülakata tabii tutulan kişi. Öğretmenlik dışında herhangi bir bölüm bitirip mülakatsız öğretmenlik yapabilen kişiler ile aynı sıfatı taşıyan ki
Onunla henüz okula gitmezken tanıştık. Kimi zaman onu bir balkonun pervazında rüzgâra meydan okurken kimi zaman bir ceketin yakasında parlarken gördük. Televizyonda izledik, haberlerde dinledik. Çok önemli biri olmalıydı. Kim olduğunu merak ettik. Sorduk, öğrenmeye çalıştık. Ülkenin kurtarıcısı, cum
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Halk otoritesinin, halk gücünün üstünde hiçbir güç tanımayarak halkı egemen kılmış yüce Türk Atatürk’eyine yeniden ant içerek başlıyorum. Ne mutlu bir asırdır cumhuriyetin gölgesinde yaşayan bizlere. Cumhuriyet