Herkese yeni bir haftadan merhaba, umuyorum bayramınız güzel geçmiştir. Biraz kendi geçirdiğim bayramdan söz etmek istiyorum. Sevgili kuzenim beni affetsin çünkü kendisini referans alarak yazacağım bu konuyu.
Sınıf öğretmeni olduğum için vaktimin çoğunu küçük yaş grubu ile ya da yetişkinler ile geçiriyorum. Bu durum yeni genç olan daha doğrusu olmaya çalışan bireylerden bir hayli uzak kalmama neden olmuş. Bayramda, bahsettiğim yaş grubu ile bolca vakit geçirme şansım oldu. Fark ettim ki tüketim anlayışları ve benzerlikleri korkutucu boyutlarda. Bir örnek vermem gerekirse; kuzenim çeşitli mağazalardan alacağı giysilerden oluşan bir liste yapmış. Yaptığı listeye önce şaşırdım sonrasında ise kendime; ‘’Evet olabilir’’ dedim. İşin ilginç olan yanına geliyoruz, aynı liste kendi arkadaş grubunda da var. Her biri aynı giysileri, kendi deyimleri ile ‘’trend’’ olan giysileri alabilmek için ortak bir liste oluşturmuşlar. Buraya kadar da bir derece belki normal karşılayabiliriz. Normal olmayan kısım burada başlıyor. Birlikte alışveriş yaptığım süreçte fark ettim ki her biri birbirinin aynı olan giysileri giyiyor. Muhtemelen bir kısmınız hatırlayacaktır. Bizler birbirimiz ile aynı olan giysileri giydiğimizde amiyane tabirle ‘’pişti olduk’’ der ve bu durumdan hoşnutsuz olurduk. Bizlerin yaptığını normalleştirmiyorum ancak bu durumu hiç normalleştiremiyorum.
Sosyal mecrada beğenilen, kabul gören ne varsa koşulsuz olarak kabulleniyorlar. En büyük kabulleniş ise tüketim de. Baudrillard’a (2015: 95) göre tüketim toplumu; tüketimin öğrenildiği, tüketime toplumsal bir şekilde alıştırılan toplumdur. Yani tüketim toplumu olmamıza ramak kala, geleceğin yetişkinleri tüketim toplumu olmamız için var güçleri ile çalışıyorlar.
Şimdi, ‘’Tüm okları onlara çevirdin, sanki biz öyle değiliz’’ diye düşünüyor olabilirsiniz. Öyleyiz, ama öyle değiliz. Evet, ihtiyaç dışı tüketim kesinlikle yapıyoruz ancak tek derdimiz görünüşümüz değil, umarım değildir ya da her birimizin beğenisi birbirinin aynı değil, umarım değildir.
Bir kimsenin bedeni, giysileri; boş zamanını kullanma şekli; yiyecek ve içecek tercihleri; ev, otomobil ve tatil seçimi kişinin bireysel beğenisini içermektedir (Featherstone, 2005: 140).Söz konusu bireysel beğeniler vardır ve bunlar birbirlerinden farklıdır. Doğal olanı da birbirinden farklı olmasıdır. Çünkü her birey kendine özgü ve biriciktir. Her bireyin yetiştiği aile ve etkilendiği sosyal ortamlar da birbirlerinden farklıdır. Bunun sonucu olarak da farklı beğeni ve bakış açıları geliştirirler. İşin en tehlikeli boyutuna ise burada başlıyor. Aynı beğenilere sahip bu grup için; demek oluyor ki yetiştikleri aile ya da sosyal, kültürel ortamlarının farklı olması hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü bu ortamlar onları etkilemiyor. Etkilendikleri tek yer sosyal mecra ve kapitalizmin yap emri verdiği eylemler. Kendilerini özgür zannediyorlar ancak uzaktan kumandalı robota dönüşmeleri an meselesi.