Okyanus ötesindeki başkanlık seçimlerinde Trump'un rakibi Demokrat Parti adayı Joe Biden'in aylar önce bir seçim toplantısında Cumhurbaşkanımızı hedef alan konuşmasına Türk Milletinden tepki yağdı.
Demokratların Başkan adayı Joe Biden'in göreve gelir gelmez Türk siyasetini yeniden dizayn etme isteği aslında küresel emperyalizmin nasıl bir çaresizlik içinde kaldığının da kanıtıdır.
Biden, bu Lafügüzaf'ı Demokrat Parti'den başkan adaylığı kesinleşmeden önce, 16 Aralık 2019'da TV FX' te yayımlanan The Weekly programının çekimlerinde yapmıştı.
O söyleşide; "Erdoğan bir otokrattır, yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey, ona karşı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça ortaya koymaktır." ifadesini kullanarak içinde bulunduğu tükenmişlik sendromunu da dışa vurmuş oldu.
Joe Biden'in zorlu bir seçim sürecinin ortasında olduğu için, tribünlere oynaması anlaşılabilir bir durum. Birleşik Devletlerin kendine göre bir oy dağılım dengesi var. Bazı bölgelerde oylar pakettir/sabittir. Dolayısıyla ibre oynamaz. Değişkenliğin görüldüğü yerler ise genelde göçmenlerin çoğunlukta olduğu yerleşim merkezleridir. Sonuç belirlemede de etkindirler. Türkiye aleyhtarlığı da o noktada fazla ise, Biden dengeleri kendi lehine çevirmek adına tribünlere oynamış olabilir.
Neticede, Birleşik Devletlerin ülkemize olan bakış açısını her dönemde, Suriye iç savaşında ve 15 Temmuz kalkışmasında gördük.
Bu gibi Hamasi çıkışlar hiçbir zaman devlet politikasına dönüşmeyerek halkın gazını almaktan öteye geçememiştir. Bu bir realitedir.
Joe Biden dahil yeryüzündeki hiç bir şahsiyet Türk siyasetine istikamet çizecek seviyede değil. Türk siyasetini dizayn edecek tek kudretin yüce Türk Milleti olduğu gerçeğini er ya da geç o da öğrenecektir.
Terörle, darbeyle dizginleyemediği ülkemize aklı sıra aba altından sopa göstererek gözdağı verecek ihtiyar.
Kıbrıs Barış Harekatı'nda Türkiye'ye ambargo uygulanmasını sağlayan Birleşik Devletlerin en genç senatörüydü o dönem bu geveze.
1999'da bir Amerika ziyareti sırasında da Bülent Ecevit ile tartışan bu zat, iflah olmaz bir Türk ve İslam düşmanıdır.
Küreselci çetenin üstüne titrediği küstahlık ve kendini bilmezlik her dönem başka bir başkanda vücut buluyor.
Aslında bunlar sadece vitrindeki figürasyonlar.
Uzun göreceli dış politika yapabilen ülkelerde Biden gibiler, kendilerinden isteneni harfi harfine yerine getiren seçilmiş uslu çocuklardır.
Bugün de Joe Biden'in başının okşanma zamanı.
Kendisi Liberal bir siyasetçi olarak eşcinsel evliliklerden (!) kürtaj hakkına kadar (!) bir çok konuda olumlu görüş bildiren ve o lehteki sözleşmelere kalem oynatan biri. Konuşmalarından çıkana göre bir Siyonist olarak Ermenilere hizmet edeceği aşikâr.
Bölücü çetelerle de arası iyidir monşerin. Bir diyalogunda; "İkimizin de ömrü bağımsız bir Kürt devletini görmeye yetecektir" şeklinde kamuoyunu meşgul eden bir çıkışı da vardır. Elbette perde arkasındaki isim, kankası Mesut Barzani'dir.
77 yaşındaki Joe Biden eğer seçimi kazanırsa 47 senelik senatörlük hayatından sonra Amerikan tarihinin en yaşlı başkanı olacak. Eski savcı olan Kamala Harris'te ilk siyahi başkan yardımcısı olarak yanında yer alacak.
Kamala Harris'te Ermeni lobileriyle sınıf atlayanlardan olduğu için Ermeni güdümünün esirlerindendir. Siyasi ve ılımlı duruşunun yanı sıra pragmatik tavırlarıyla da sükse yapan bir figürdür. Eskiden beri marjinal grupların sorunları ve çözümlerine eğilen sonuç odaklı politikalar üretmesiyle sempati kazanmıştır.
Sonuç olarak Biden ve Harris'in ortak noktası çok fazla.
Kamala Harris'in Başkan Yardımcılığı adaylığı seçimlere az bir zaman kala Biden'in kampanyasına kuşkusuz belli bir güç ve heyecan katacak. Bu paralelde Trump'ı zor günlerin beklediği kesin.
Diğer önem arz eden konu ise, siyahi Kamala Harris'in sonraki seçimlerde başkanlık yatırımı için Biden'den istediği yetki ve toleransı sağladığına dair Tansu Çiller vari Pamuk Prenses'in arkasındaki Demir Lady kararlılığıdır.
Yani Harris'in hedefinde aslında Birleşik Devletler'in ilk siyahi kadın Başkanı olma hayali var.
Amerika'da muhalif tarafın hesabı epey bir çetrefilli.
Trump'ın bu kadrolaşma karşısında sıkı bir B, C ve D planlarının varlığına emin olmasam da, Türkiye açısından seçim sonrasının pek bir şey değiştirmeyeceğine eminim.
Çünkü Amerikan siyasetinde kalıtsallaşmış bir öğe var ki;
Gelen, her daim gideni aratır.
Çin ana karasına yaklaşık 200 km mesafede bulunan ve eskiden cephanelik olarak kullanılan ve yengeç dönencesi üzerindekibir toprak parçasıdırTayvan. 400 km uzunluğu ve 150 km genişliğinin yanında dünyanın en çok silahlanan ülkesi olarakda dikkat çeker yüz ölçümüne muhalefet edercesine. Ta
Dönüşen dünyanın yaklaşık 9’unu ilgilendiren çözümden uzak pürüzlüilişkilerdirÇin-Hint ilişkileri. Çin’in Uzakdoğu’daki en büyük rakibi eskinin İngiliz, bugünün ise Amerikan mandasındaki Hindistan’a karşı her daim Pakistan’ı desteklemesi ve silahlandırmasıyla
Alışıldık, geleneksel Hava Savunma Sistemlerinin yerini artık HipersonikSeyir Füzeleri aldı. Günümüzde, üstün savunma teknolojisiyle çalışanülkeler bu konuda kıyasıya bir yarış içindeler. Başta Çin olmak üzere; Rusya, Birleşik Devletler, Japonya ve şimdilik Kuzey Kore bu alanda yoğun çalışmala
Arap yarımadasının doğusunda bulunan zenginliği neredeyse paçalarından akan bir Basra ülkesidir Katar. Persler, Araplar, Osmanlılar ve İngilizler tarafından yıllarca yönetilen bu küçük ülke,19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren El-Sani ailesinin davetiyle Osmanlı idaresine geçer ve bölge hâkimiy
Küreselleşmeye açık, hızlı teknolojik ve sürekli yenilenebilen değişimin yaşandığı çağımızda hantal ve iş görmez bir pozisyona demir atan kamu bürokrasisi, neredeyse her sektörde iş dünyasının hızını kesmeye devam ediyor. Bu karmaşalar dizini, devlet anlayışıyla vücut bulan ve özellikle sosyal bi
Pakistan eğer demokrasi ve hükümete karşı hayal kırıklığı yaşayan genç kuşağın ihtiyaçlarına yanıt veremezse, "demografik bir felaket" ile yüzleşmek zorunda kalacak. Geçmiş yıllarda demografi (nüfus bilimi) güç nüfus büyüklüğü ve genç nüfus oranıyla ölçülürdü. Çünkü kol gücüne dayalı işlerde çalı