Bugün size kendini yetersiz hisseden iki kişiden bahsedeceğim. Bu iki kişiden biri yetersizlik hissi ile baş edemeyip hayatı yaşamaktan onu tecrübe etmekten geri durur. Zaten yetersizim deyip bir kenarda durur. Yine yetersizlik duyguları olan diğer kişi bu duygularına rağmen hayatı tecrübe etmekten yeni insanlar tanımaktan vazgeçmez. Bu durum bazı günler yoğun depresif belirtiler göstermesine sebep olur. Fakat o diğer gün bu yetersizlik duygularını yine çantasına koyar ve yola çıkar. O gün de yeni insanlar tanır ve yeni tecrübeler edinir. Fakat şunu da eklemek gerek ki bilinçli farkındalıkla hayatı deneyimliyordur
Bu ikinci kişi bir zaman sonra şunları fark etmeye başlar bazı işler konusunda diğer insanlardan daha başarılıdır bazı işler konusunda da diğer insanlar ondan daha başarılıdır. Yani bazı işlerde yeterli bazı işlerde de yetersiz kalabilmektedir. Aynı şekilde diğer insanların da bazı işlerde yeterli bazı işlerde yetersiz olduğunu fark eder. Bu yaşadıkları bu hisleri yalnızca kendine özgü değildir.
Bu ikinci kişi hayatı deneyimleye deneyimleye yetersiz kaldığı alanları kendini suçlamadan utanmadan fark eder. Bunun yanında çok başarılı olduğu gerçekten yeterli olduğu alanları da görmeye başlar. İlk kişi ise yaşamaktan kaçtığı için yetersizlikle ilgili düşüncelerinin ne kadar doğru olduğunu her gün kendine kanıtlar. yeterli olduğu alanlar konusunda kör yetersiz kaldığı alanlar konusunda da kendini suçlamaya meyleder.
Bir de kendilerini değersiz hisseden iki kişiden bahsedelim. Bu iki kişiden ilki değersizlik hislerinden dolayı insanlardan uzak durmaya çalışır. Onlarla çok fazla iletişime geçmez. Zaten beni önemsemiyorlar zaten bana değer vermiyorlar ben şöyle böyle bir insanım diyerek o duygularının içinde yoğrulur. İkinci kişi de bu değersizlik hislerini rağmen insanlarla iletişim kurmaya onlarla vakit geçirmeye devam eder. Ama unutmadan ekleyelim farkındalıklı bir şekilde yapar bunu. Bir gözlemci gibi düşünebilirsiniz. Kendini hayatını yaşadıklarını gözlemler o sırada. Ve fark eder ki evet bazı insanlar ona değer vermiyordur. Ama bazı insanlar gerçekten değer veriyorlardır. Değer vermeyen insanların da değer veren insanların da sebepleri hep birbirinden farklıdır. Ve ne fark eder ki o da bazı insanlara çok değer veriyordur bazı insanları da hiç önemsemiyordur. Bunun sebebi de farklılıklar gösteriyordur. İlk kişinin değersizlik duyguları her geçen gün artıyordur. İkinci kişi ise yine ara ara yaşadığı yoğun depresif belirtiler olsa da artık ben değersizim demekten vazgeçmiş bazı insanların değer vermediğini bazı insanların değer verdiğini yine aynı şekilde onunda bazı insanlara değer vermediğini bazı insanlara da değer verdiğini fark etmiştir.
Karar vermekten daha zor olan bir şey varsa o da karar vermemektir. Bunu bir örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım. Yakınlarımdan biri tatile gitmek istiyordu. Bunun için belli kriterleri vardı: Muhafazakar bir yer olmalı, fiyatı uygun olmalı, boykot ürünler satmamalı, çok uzak yer olmamalı, çocukl
Olumsuz duygular hissetmek bizi çok rahatsız eder ve bir an önce o rahatsızlıktan kaçmak isteriz. Bazen telefona sarılırız, bazen dizi izleriz, bazen de uyuruz. Hepimiz kendimize bir kaçış yöntemi buluruz. Bu kaçış aslında bir baş etme yöntemidir. O olumsuz duyguyu yaşamamak için bir yol buluruz. Am
Çocukluğumuzu hatırlıyorum da kahvaltımızı yapıp dışarı çıkar, günümüzü dışarıda geçirir, akşam ezanı okunurken annelerimizin: “Hadi artık içeri girin ezan oldu!” demeleriyle içeri girerdik. Şimdi ise tam tersi: “Hadi biraz dışarı çık!” demek zorundayız çocuklarımıza. Tabii ki bunun başkahramanı: Te
Şöyle bir tabir var ya hani… x şey seni ya rezil eder ya vezir eder. Bunu ben biraz daha dönüştürüyorum ve diyorum ki: “Dilimiz bizi ya rezil eder ya vezir eder!” Kullandığımız dilin yani kelimelerimizin, seçtiğimiz cümlelerin çok ilginç işlevleri var. Ve gerçekten hayatımızı etkileyecek düzeyde… B
İnsanların bize karşı, diğer insanlara ve topluma karşı yaptığı hataları gördüğümüzde öfkeleniyoruz. Bu öfke onları düzeltme arzusunu ortaya çıkardığı gibi tamamen o insanlardan uzaklaşmayı veya onlarla tartışmayı da arkasından getirebiliyor. Burada iki durum ortaya çıkıyor. İlki bizler, karşımızda
Çay mı kahve mi içersin? Bu iki alternatif sorulduğunda doğal olarak bu ikisinden birini söyleriz. Mesela limonata içmek istiyorum gibi bir talepte bulunmayız. Peki ya ben çayı da kahveyi de sevmiyorsam? Böyle bir durumda ikisini de içmemek gibi bir seçeneğim de vardır. Fakat hadi ayıp olmasın diye