Çay mı kahve mi içersin?
Bu iki alternatif sorulduğunda doğal olarak bu ikisinden birini söyleriz. Mesela limonata içmek istiyorum gibi bir talepte bulunmayız. Peki ya ben çayı da kahveyi de sevmiyorsam? Böyle bir durumda ikisini de içmemek gibi bir seçeneğim de vardır. Fakat hadi ayıp olmasın diye ikisinden birini midem bulanarak da içmeyi tercih edebilirim. Peki ben ikisini de aynı oranda seviyorsam? O zaman: “Fark etmez.” gibi bir cümle kullanabilirim. Burada fark etmez cümlesi kararsızlık yaşadığım anlamına gelir fakat benim kararsız biri olduğum anlamına gelmez. Yani bir konuda karar veremememizin sebebi aslında iki seçeneğe de aynı uzaklıkta olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Her konuda keskin kararlarımız olmayabilir. “Çay mı kahve mi?” diye soruluyor ona bile karar veremiyorum deyip kendinizi dövmeye başlamadan önce eğer gerçekten merak ediyorsanız o an neden kararsızlık yaşadığınızı fark etmeye çalışabilirsiniz. Belki sizin için çay ve kahveden daha önemli olan şeyler vardır. Mesela muhabbet etmek. Veya çay ve kahvenin dışında bir seçenek de limonata olsaydı, belki de hiç düşünmeden limonatayı tercih edecektiniz. Peki, çayı da kahveyi de çok seviyorum diyelim ki? Hatta çaydan sonra kahve içmek en büyük keyfim olsun. Böyle bir durumda yeni bir seçenek gündeme gelmiş olur. Ve önce çay sonra kahve içmeyi talep edebilirim. Yani ikisini birden isteyebilirim.
Seçeneklerin bol olması bazen bizi daha kararsız hale getirebilir bazense çok daha kararlı davranmamızı sağlayabilir.
Ebeveynler çocuklarını yetiştirirken sırf sorun çıkmasın diye seçeneklerini kendileri oluşturdukları soruyu sorarlar. Derler ki: “A marka çikolatayı mı istersin yoksa B marka çikolatayı mı?” Birçok çocuk böyle bir soru karşısında iki çikolatadan birini tercih eder. Yani anne-baba kendi sınırlandırdığı alan içinde çocuğu serbest bırakır. Böylelikle ebeveyn de çocuk da tatmin olur. Çünkü her ikisi de sözde özgür davranmıştır. Kimse kimseyi zorlamamıştır.
Yetişkinlik halimizde de bazen böyle bir sıkışmışlığın içine gireriz. Fakat bu çok da özgür bir alan gibi gelmez bize. Çay mı içersin kahve mi? Sorusuna ya çay ya da kahve olarak cevap vermek isteriz. Halbuki yukarıda saydığımız gibi birçok farklı şık da vardır elimizde. En azından içmemek veya ikisini de içmek gibi…
Zihnimiz bu iki şıkta takıldığında diğer şıkları görmezden geliyordur. Ve belki de midesi bulanarak kahve içiyordur.
Diyelim ki bir kadın hem iyi bir anne olmak istiyor hem de kariyerini önemsiyor. Eğer zihnimizde iyi bir anne mi olmak istersin yoksa kariyeri iyi biri mi olmak istersin gibi iki şık varsa burası bir düğüm haline gelir. Kişinin kararsızlık yaşaması çok normaldir. Çünkü kişi, bunların ikisini de istiyordur. Bu indirgemeci soruları bazen biz kendimize sorarız bazen de toplum bize sorar. Peki başka bir şık yok mudur? Mesela ben hem iyi bir anne hem de kariyeri iyi biri olamaz mıyım? Hem kendini geliştiren biri aynı zamanda iyi bir eş olamaz mıyım? Hem evin hanımı hem de çalışan biri olmak imkansız mı? Hem sosyalleşmek hem de kendimle vakit geçirmek olmaması gereken bir şey mi?
Bence değil. Peki ya sence?