Okullar açılacak mı açılmayacak mı derkenaçıldı çok şükür. Bilirsiniz okula hazırlık sürecinde öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilir. Çocukla iletişim, veli ile iletişimdir çoğu zaman konu. Sosyal medyada da rast gelmişsinizdir muhtemelen. Ruh sağlığı uzmanları okulların açılmasına yakın bu konularla ilgili gönderiler paylaşırlar.
E peki öğretmen midir sadece öğrenmesi ve hatırlaması gereken? Veli olarak hem bana hem de sizlere minik bir hatırlatma olması açısından yazıyorum bu hafta yazımı. Öğretmen hakkında unutmamamız, unuttuysak bile hatırlamamız gereken maddeler...
Öğretmenler de insandır. Onlardan üstün yetenekli olmasını, her şeye yetişmesini beklemek, insanüstü haller sergilemesini istemek abestir. Öğretmenlerin de dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Mesai saatleri dışında, tatil günlerinde gereksiz sorulara boğmak dinlenmelerine engel olmaktır ve bu durum motivasyonlarını olumsuz anlamda etkileyecek önemli bir faktördür. Öğretmenlerin de özel hayatı vardır. Tek kimlikleri, öğretmenlik değildir. Onlar hem anne-baba hem eş hem evlat hem arkadaş hem akrabadırlar. Öğretmenin tek öğrencisi bizim çocuğumuz değildir. İlgilenmesi gereken bir dolu sınıf öğrencisi ve aynı zamanda öğrencilerinin anne-babaları vardır. Öğretmenlerin de duyguları vardır. Onlar da mutsuz olabilirler ve kendilerini iyi hissetmeyebilirler. Öğretmenlerin de belli bir dünya görüşlerinin, belli düşünce kalıplarının olması abes değildir.
Özellikle bu 6 maddeyi aklımızdan çıkarmadığımız, anlayış beklediğimiz kadar anlayışlı da olabildiğimiz hayırlı bir eğitim yılı diliyorum.
Psk. Elif ÖZDEMİR
Karar vermekten daha zor olan bir şey varsa o da karar vermemektir. Bunu bir örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım. Yakınlarımdan biri tatile gitmek istiyordu. Bunun için belli kriterleri vardı: Muhafazakar bir yer olmalı, fiyatı uygun olmalı, boykot ürünler satmamalı, çok uzak yer olmamalı, çocukl
Olumsuz duygular hissetmek bizi çok rahatsız eder ve bir an önce o rahatsızlıktan kaçmak isteriz. Bazen telefona sarılırız, bazen dizi izleriz, bazen de uyuruz. Hepimiz kendimize bir kaçış yöntemi buluruz. Bu kaçış aslında bir baş etme yöntemidir. O olumsuz duyguyu yaşamamak için bir yol buluruz. Am
Çocukluğumuzu hatırlıyorum da kahvaltımızı yapıp dışarı çıkar, günümüzü dışarıda geçirir, akşam ezanı okunurken annelerimizin: “Hadi artık içeri girin ezan oldu!” demeleriyle içeri girerdik. Şimdi ise tam tersi: “Hadi biraz dışarı çık!” demek zorundayız çocuklarımıza. Tabii ki bunun başkahramanı: Te
Şöyle bir tabir var ya hani… x şey seni ya rezil eder ya vezir eder. Bunu ben biraz daha dönüştürüyorum ve diyorum ki: “Dilimiz bizi ya rezil eder ya vezir eder!” Kullandığımız dilin yani kelimelerimizin, seçtiğimiz cümlelerin çok ilginç işlevleri var. Ve gerçekten hayatımızı etkileyecek düzeyde… B
İnsanların bize karşı, diğer insanlara ve topluma karşı yaptığı hataları gördüğümüzde öfkeleniyoruz. Bu öfke onları düzeltme arzusunu ortaya çıkardığı gibi tamamen o insanlardan uzaklaşmayı veya onlarla tartışmayı da arkasından getirebiliyor. Burada iki durum ortaya çıkıyor. İlki bizler, karşımızda
Çay mı kahve mi içersin? Bu iki alternatif sorulduğunda doğal olarak bu ikisinden birini söyleriz. Mesela limonata içmek istiyorum gibi bir talepte bulunmayız. Peki ya ben çayı da kahveyi de sevmiyorsam? Böyle bir durumda ikisini de içmemek gibi bir seçeneğim de vardır. Fakat hadi ayıp olmasın diye