Yazılarımızın bir çoğunda duygu, düşünce, davranış üçlüsü üzerinde durmaya çalışıyoruz.
Bugünkü yazımızı biraz daha özelleştirmek istiyorum. Düşüncelerimiz ne işe yarar?
Düşüncelerimiz demişken ilk olarak şu bilgiyi vermekte fayda görüyorum. Düşüncelerimiz, mizaç ve tecrübelerimiz aracılığıyla oluşur. Ve düşüncenin birçok amacı vardır. Bence en önemlisi de yapacaklarımızla ilgili aklı yürütmek, mantıklı kararlar alabilmektir. Yani aslında hedefimize doğru gitmeyi kolay hale getirmektir. Fakat öyle ki her insanın aklına günde 10 bin düşünce gelir. 10 bin düşünceden yarısı olumlu yarısı olumsuz ve onları da ikiye ayıracak olsak yarısı istemli yarısı istemsiz düşünce olacaktır. Bu ne demek aslında günde 2500 kere hem olumsuz hem istemsiz düşünce geçiyor aklımızdan. Yani biz istesek de istemesek de geçiyor.
Bununla ilgili harika bir metafor kullanılır. Düşünceler otobüse benzetilir. Düşünün şimdi duraktasınız ve gitmek istediğiniz bir yer var. Önünüzden geçen her otobüse biner misiniz yoksa sizi istediğiniz hedefe götüren otobüse mi binersiniz? Aklımıza gelen her düşünceye inanıyor olmak ve tutunmak durakta her gelen otobüse binmekle eş değerdir. Bizi hedefe götüreceğine inanırız. Ama maalesef hedefin tam tersi istikamette yol alır ve biz her seferinde aynı durağa geri dönmek zorunda kalırız.
Zihnimizden geçen her düşünceye gerçek ve işlevsel muamelesi yapmak da bunun gibidir. Halbuki o düşünce tamamen işlevsiz ve gerçekdışı olabilir. O yüzden kendimize şunu sormakta fayda var. En azından ilk adım olarak. Bir dakika benim aklıma şu an bu bu geliyor. Buna inanmadan önce beni hedefime götürüp götürmeyeceğine odaklanabilirim. Gerçek olmayacağı ihtimali üzerinde durabilirim.
Eğer bunu başarabilir ve düşüncelerimizi iyi analiz edebilirsek düşünce dediğimiz şey, amacına ulaşmış olacaktır.