Türk devlet felsefesinin kurumsal teşkilatlanma yapısının en iyi örneği Türk Silahlı Kuvvetleri'dir.
Kuruluşu daha eskiye dayanma ihtimali yüksek olan Türk K.K.K.'lığının eldeki verilerle ilk kuruluş tarihi M.Ö. 209 yılıdır. Verilen tarihi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ilk kuruluşu olarak değil de K.K.K.'nın kuruluşu olarak kabul etmemiz o tarihlerde malum hava savaş aracı olmaması ve Türk'lerin yaşadığı Orta Asya'da Hazar kıyıları hariç donanma gerektirecek veya kullanılabilecek topoğrafik coğrafi özelliğin bulunmaması Türk'lerin ordularını kara unsurları temelinde kurup teşkilatlandırmasını sağlamıştır.
O dönemin koşullarında ordular için hız ve çevikliğin vazgeçilmez unsuru olan at, Türk'ün hayatının önemli bir bileşenidir. Dolayısıyla bu birliktelik Türk Ordusu'nun mental nüvesini oluşturmuştur. Türk Ordusu'nun yapısı hızlı, çevik, atak ve kesin sonuçlu cenk mentalitesi üzerine inşa edilmiştir.
Kuruluşundan beri zaman zaman taht varisleri arasındaki kavgaya taraf olup bazı süreçlerde de farklı ideolojilere angaje olarak farklı pozisyonlar alsalar da Türk devletinin kurumsallaşmasının ilk ve en verimli örnekleri Türk ordusunda öne çıkar.
Ait olduğu coğrafya ve yüzyıllardır biriktirdiği geleneksel kültürel kodlarından aldığı fütuhatcı yapısı İslam'la tanıştıktan sonra, fetih ruhuyla birleşince ortaya yenilmesi rüya olan bir cenk makinesi kombinasyonu çıktı.
Bahsi geçen entegre yapının en önemli özelliklerinden biri de ordunun insan sayısının seçilmiş mensuplarından ibaret olmayıp Türk Milleti'nin her ferdinin bu yüksek ülkülü organizmanın bir neferi olması.
Bu paradigma ve kendinden oluşmuş kuramın neticesinde Türk Milleti'nin kutsiyet addettiği bir ocak hüviyetine bürünmüştür.
Bütün bu evreleri geçirerek adeta çelikleşen irade ve kabiliyete sahip Türk ordusu son yıllarda milletin başına bela olan PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin sayesinde hiç bir ordunun sahip olamayacağı eğitim, gerçek tatbikat ve kendini test etme olanağı bulmuştur.
En büyük handikabı denizcilik eksikliği olan Türk tipi yaşam tarzı, ordunun yapısına da yansımış Preveze'den sonra çok makbul bir donanmaya sahip olamamıştır. Ancak son üç yıldır Akdeniz'deki dinamik hal, donanmaya son 350 yılda kazandırmadığı tecrübe, yetenek ve harp kabiliyetini kazandırmıştır.
Hal böyleyken zaten yukarıda belirttiğimiz gibi uzun yıllar terör örgütleriyle mücadelede hava ve kara unsurlarının harp tecrübesinde optimum verimliliği yakalayan Türk Ordusu şimdi de eksik kalan donanma zafiyetini yenmek üzereyken önüne bend olmak için çıkmak, değil Yunanistan tüm Avrupa için intihar demektir.
İnsanlığın ilk yaratılışından bu yana, takasla yani "barter" dediğimiz sistemle başlangıcı olan, "ekonomi" diye adlandırdığımız ticari faaliyetlerin çeşitli varyantları veya fraksiyonları ortaya çıkmış olsa bile aslında ilkesel olarak çok fazla değişen bir şey yok. Şöyle ki! İlk başlarda artı ürün
Ülkemiz, bulunduğu coğrafya ve geçirdiği tarihsel süreçler birikiminin kendisine yüklediği misyon Batı Avrasya yerleşkeli devletler ve toplumlara göre daha çetin ayakta kalma mücadelesi vermek durumundadır. Şöyle ki! Kafkasya, Karadeniz'in kuzeyi, Balkanlar ve Ortadoğuda yıllar
Siyaset bireyler ve kurumsal yapıdaki oluşumlar için adeta med-cezir refleksleri gösteren, aktörlerini de bu duruma zorunlu olarak iten veya çeken kaygan bir alandır. Siyasetin böyle bir hal içinde bulunması yalnız siyasetin aktif bileşenlerinin dinamik hallerindeki değişkenliklerind
Daha birkaç hafta önceki yazımda kaleme almıştım,Türkiye'de zam furyası bir tek ürün baz alınarak onun üzerinden binlerce kalem malın fiyatlandırması yapılıp yüksek enflasyon oluşturuldu diye. Ayçiçek yağı..! Yakın tarihlere kadar sıvı yağların içinde en makbul olmayanı olan bu zorunlu mutfak ürün
Büyük tehlikeden bahsediyorum! Hem de çok büyük! Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş bir an önce sonlandırılmalı. Bu temennim bugünkü yaşanan insani trajediler ve haksız bir saldırının sonucunda gösterilmiş insani bir refleks değildir. Beşerî özelliklerimin dışında tamamen tarihsel, reel politik ve
Karadeniz’in kuzeyinde yer alan bu iki komşu ülkenin son zamanlarda yaşadıkları problemler neden-sonuç düzleminde ve tarihsel süreçler ışığında incelendiğinde, üçüncü taraflara özellikle de zor coğrafyanın siyasi ve coğrafi sahibi olan bize Türkiye'ye ve Türk Milletine ders niteliğindedir. Nasıl