Yara bandı

Trump'un giderayak yaptığı atama furyası ülke gündemini salladı.

Başkanlık seçiminde usulsüzlük yapıldığına dair iddialar henüz sonuçlanmasa da, Pentagon ve İstihbarat Kurumlarında yapılan görev değişiklikleri yeni başkan Bidenin önüne "taş koymak" olarak değerlendiriliyor.

Trump'un görevi bırakma aşamasındayken yaptığı bu değiştirmelerdeki isimlerin kendine yakın olanlardan seçmesi, özellikle Biden yanlılarını endişelendirdi.

Bu atamaların gerçekleştiği psikolojinin siyaset, ekonomi ve ideoloji alanındaki hedeflerine bakınca, zamanın ruhunun nasıl ileriye alınarak şekillendirildiğini/kurulduğunu anlamakta mümkün oluyor.

Bu kurgunun hedefindeyse Trump'un 4 yıl sonrasını beklemeden belli ölçülerde perde arkasından ülkeye yön verme girişiminin olduğu seziliyor.

Partisinin önde gelen lokomotiflerinin desteği olmadan Birleşik Devletlerin 45. başkanı olmayı başaran Trump, 4 yıl sonrasının ikinci dönemine göz dikmiş gibi. Görünen o ki ihtiraslar baskın çıkmış. Kapitalist sistemin ikna edici gücü kendini göstererek ayarını yine çekmiş esaretindekilere.  

Aslına bakılırsa Amerika'daki iktidar değişimlerinde her zaman benzer köşe kapmacalar yaşanmış. Sanırım bu dönemde aynı senaryoya şahitlik edecek.   

Önceki yıllarda bu nezaket dışı duruma kafa yoran Amerikalı köşe yazarlarının bu ülke de iç savaş çıkarsa bunun kesinlikle nöbet değişimi sırasında yaşanacağına ve kibritin buradan çakılacağına dair sitemkar makalelerini okumuştum.

En bariz şekliyse görevdeki başkanın, seçilmiş başkana görev teslim törenlerinde belli mazeretlerle eşlik etmeyişidir. Bu uzak kaçışlar kazananın yanında kaybeden olarak görüntü vermekten kaçınıp prestij kaybı olarak değerlendirildiğinden, yıllar içinde gelenekselleşti.

Amerikan tarihine dönüp bakacak olursak, iç savaşların başkanlık değişim süreçlerinde vuku bulduğu gerçeğiyle karşılaşırız.

Donald Trump'un giderayak yaptığı atamalar ülke basının da iç savaş olmasa da, yakın zaman krizlerine yönelik hazırlıklar olarak nitelendiriliyor.

Trump'un atama yaptığı makamların karar verici noktasında olmasından ziyade, bilgi akışının başında olması dikkat çekici bir durum. İşte bu, gerçek anlamda geleceğe yapılan bir yatırımdır. Trump'un ticari zekâsı 4 yıl sonrasının hedefine kilitlenmiş gibi. Atılan tüm adımlar bu amacı doğruluyor.

Bu realitelere karşın Biden'de işe sarılma gayretinde.

Başkanlık yolunun açılmasıyla 500 kişilik uzman kadro oluşturan çiçeği burnunda başkan, bu isimlerin politikadan uzay araştırmalarına kadar farklı dallarda işinin erbabı isimler olduğunu belirtti. Devlet kademelerinde geçen ömrünün tüm tecrübesini kendi zaman dilimine aktarmayı kafasına koyan Biden, kendini güncellemiş bir kararlılıkla yola çıkmış gibi.

Seçim döneminden zaferle ve kutuplaşarak çıkan Birleşik Devletlerde yeniden tek yumruk olmanın yolu "Yeni bir düşman ya da sağlam bir müttefik" bularak çözülecek.

Biden aklı başında bir dış siyaset ve güvenlik stratejisi izleyecekse eski dostu olarak Türkiye'den daha güçlü ve güvenilir bir ortak bulamaz.

Üzerine oynayacağı ülke Çin gibi görünse de bu ülkeyle olan kişisel ilişkileri buna izin vermez.

İlk olarak Obama döneminde kendini hissettiren Çin yayılmacılığı, (Kaldı ki o sıra Biden, Obama'nın yardımcısıydı) Joe Biden dönemi ile daha da tavan yapmazsa bence dünya buna şükretmelidir.

Birleşik Devletlere karşı kısasa kısas giden Çin yönetimi süper güç olma yolundaki dengeleri kendi lehine yıllarca işletti. "Tek Kuşak Tek Yol" projesiyle 4 kıta ve 3 okyanusta önemli mevziler kazandı.

Elbette Obama döneminin yanlış adımları sonraki yönetimlerin elini zayıflatsa da, Trump'un umarsız karakteri ve sert tavrı karşısında dahi akıl oyunlarından galibiyetle çıkan Çin, kendine yakın olan Joe Biden karşısında daha rahat olacaktır. Dolayısıyla Çin ile baş edemeyeceğini anlayan Birleşik Devletler B planını devreye sokmayı deneyecek ve bunda da en önemli savunmacı aktör olarak kesinlikle Bideni sahneye sürecektir.

Bence bu 4 yıllık dönemde Bidene biçilen en yakışır! rolde bu zaten.

Amerikan başkanlığı makamında, Yara bandı edasıyla arabuluculuk ifa etmek.

Önceki makalelerimde de belirtmiştim. Yeni başkan Amerikan senatosuna en erken girip en geç görev alan bir kabiliyet fukarası. Atak değil, defans yapan biri.

Bakalım hangi icraatları hangi kanamalı süreçlerin yarasını saracak?

Bekleyip göreceğiz.