Yalan üzerine, delilsiz zan üzerine, temelsiz bilgi üzerine kurulu bir fikir, bir görüş ne yanlış bir fikir, ne yanıltıcı bir düşünce. Bunları dinlemek bile zaman kaybı enerji israfı; ne var ki istemeden kulak misafiri oluyorsunuz yolda, metroda, bazen oluyor üzülüyor, bazen kızıyorsunuz!
Yaşını başını almış birinin bu kadar seviyesizliğe düşmesi “Biz böyle olmamalıydık” dedirtiyor. Cehaletin kara cehaletine düşmüşe acınır da el uzatılır mı ya da yanından geçilip gidilir mi? Sorsan kendini Süreyya yıldızı zanneder, ateş böceğinden daha zayıf zihniyet!
Benliğin derin dehlizinde boğulmuş, kinin gayzından tepinene fikren bir tekme vurmak bile değmez, ardına bakmadan yürümek daha iyi sanki. Hep böyle değil elbet bazılarının ağzından hikmet damlıyor; zehir panzehir gibi adeta.
Toplumda her iki akışı görmek mümkün, varlık mücadelemiz, beka meselemiz bir şekilde devam ediyor. Hainler, ahmaklar kadar aklıselim, kalbi selim insanlarımız var. Değişen dünyada dönüşen akışta diri ve dinamik durmak; her türlü fitnelerden, her türlü aldatıcı fikirlerden, ahlaksızlığı ahlak, fıtrata baş kaldırışı normal istek gibi gösteren küresel şeytani sistemi tanımak, dikkatli olmak, oyunlarına gelmemekten geçiyor.
“Neden böyle giyiniyor, niye bunları yemeliyim, neden böyle düşünüyor böyle davranıyorum” gençler kadar hepimiz bütün bunları sorma sorgulama içine girmeli değil miyiz? Hem bireyim demek hem de sürü psikolojisiyle hareket etmek nasıl bir çelişki?
Dağdaki teröristler kadar aramızda fikri teröristler de var, medeniyet köklerine saldıran, kültür dinamiklerini yıkmak isteyen, toplum dokusunu bozmak isteyen teröristler! Metroda şurada burada zehir zemberek konuşmak akşamdan sabaha olan bir şey değil iki yüz yıllık bir kültür erozyonun neticesi, ekilen tohumlar kin nefret olarak yansıyor. Haberlerde değişik yerlerde değişik şekilde olanları görüyoruz.
Ülke zihni diri vatan kalbi canlı olduğu müddetçe marjinal kalmaya mahkumlar ne var ki son zamanlarda aşınmanın büyük olduğu fark ediliyor, iklim değişikliğinin tahminlerden hızlı olması gibi bir durum bu!
Fert ve devlet olarak daha etkin ve kalıcı tedbirler almak durumundayız zira ertelenemez bir meseleyle karşı karşıyız; ya var olacağız ya da akışta kaybolacağız! Bu kabullenecek bir durum olmadığına göre Şeyh Edebali’nin şu sözüne kulak vereceğiz
“Evladım insan kulağından zehirlenir. Her duyduğuna inanma”
Metroda, otobüste yanınıza oturana dikkat derim vesselam.