“Şehit Türküsü” “Mekke” unutulmaz ezgilerinden ikisi, daha niceleri var, yenisi “Yaldızlı Yalanlar”. Lise yıllarımızda Üniversite gençliğimizde daha sonraları ara ara dinlediğimiz, ismini unutmadığımız biri Ömer Karaoğlu, sağ olsun var olsun çok olsun Ömerler…
Sadelik, sesiyle nefesiyle dirençle akan bir çizgi, Karaoğlu’ndan bende bıraktığı iz, son ezgisinde adeta isyan ve haykırış var;
“Çocukların ahı kalmasın yerde, artık bu ateş yaksın dünyayı
Yaldızlı yalanlar her bir sözlerinde, erisin tüm dünya Gazze közünde
Defterler dürülünce hesaplar görülünce, hangi yakadan tutar o minik eller
Direnir dirilirler dünyadan iridirler, bitsin bu derin uyku uyan dediler”
Zaman zaman diniyorum, “Arzuhal” de dinlediklerim arasında. Bir yönümüz sabit bir yönümüz değişken olsun; hakikate yürüyüşümüz adalete sarılışımız, mazluma desteğimiz, zalime diklenişimiz değişmesin ilerleyerek, daha kıvama ererek, çıta yükselerek değişsin.
İçimizdeki Ömer uyasın artık, Kudüs’ü fetheden Hz Ömer! İşin başı içindeki Kudüs’ ü fethetmekle başlar, Ömer’ler çoğaldığında Kudüs fethedilmiş dünya dize getirilmiştir!
“Bitsin bu derin uyku”
30 yıldır, 40 yıldır, 50 yıldır, 60 yıldır, 500 yıldır uyuduğun yeter; uykundan azıcık fedakârlık edip de gecenin koynunda gökler ötesine dilekçe bile yazamıyorsun, yapsan bile öylesine, muhabbet nerede aşka nerede acıyı hissetmek nerede?
Önce kendine ağla!
Uyanmadığına ağla!
Pes etmeden dirençle diklenmek, bu yolda yarenlerle yürümek… Her günde çizgimiz yeniliyor nereye kaydığımızı, neye eğrildiğimizi, nereye büküldüğümüzü fark ediyor, içte ve derinde Yahudileşme temayülünü fark ediyor ve telafi adına gereğini yapıyor muyuz?
Boykot!
Slogandan öteye geçmiyorsa vah esefa!
Ezgi dinlemek ne verir, “Erisin tüm dünya” yı tekrar tekrar dinlemek… Taşlamış gönlü biraz olsun yumuşatıyorsa tekrar be tekrar dinle, evet dinle…
Gönül nasıl yumuşar?
Aklına sor o söylesin, vicdanına danış!
Öyle bir derdin yoksa bu dert sana yeter!
Söz adına söylenecek ne varsa söylendi, sesi yükseltmek ve fiiliyata geçmek, dünyayı kurtarmak…
Bu satırları yazarken “Yaldızlı Yalanlar” ı diniyorum, “ben” i uyandırır mı ki, ne varsa o “ben” de var onu çözen her şeyi çözer, zalimi dize getirir, mazlumu kurtarır.
Anahtar o “ben” de.
Sağ ol Ömer ağabeyim, var olun, çok olun vesselam.