Evlilik- aile, geçim-geçimsizlik gündemden düşmüyor, yaşadıkça düşmeyecek de. Geniş aileden çekirdek aileye indirgendik, şimdilerle çekirdek aile de çatırdıyor! O da çatlarsa nükleer tahribat gibi tahribat yapar ki yurt yurt olmaktan çıkar, vatan insansız kalır, çorak topraklarda insan yetişmez olur.
Mesele bu denli önemli!
Öneminden düşmanlarımız o yönden vuruyor; aileyi tahribat etmek için sinsice çalışıyor, zihin çelici süfli hisleri uyandırıcı eylemlerden uzak durmuyorlar, dün de bugün de. Başardılar mı epey mesafe aldılar fakat kale teslim edilmedi, bayrak inmedi henüz!
Hüzün verici aile dramları yaşanmıyor değil, çevremizde görüyor, haberlerde okuyor, duyuyoruz. Anne-baba sevgi ve disiplini görmeyen çocuklar sevgi açlığı ve boşluğuna düşüyor, o açlığı başka yerlerde, o boşluğu başka ellerde doldurmaya çalışıyor.
“Aile Bakanlığımız” var, bu konuda çok sayıda kitap çıkıyor, seminerler veriliyor; çünkü tahribat çok büyük, iyileştirmeye ihtiyaç da büyük!
Ailede iyi eğitim ve terbiye gören çocuğun maddi ve manevi bağışıklık sistemi sağlam, dışa karşı mukavemeti iyi oluyor ne var ki buna rağmen kayıplar az değil!
Teknoloji uzağı yakın etti; dünyanın bir ucundaki bir kötülük avuç içi dokunuş kadar yakın, bir dayanıyor, iki dayanıyor, arkadaş çevresi de ona meyyalse farkında olmadan içinde buluyor, akıntının nereye sürüklediğini bile bilmiyor.
Toplu taşıma araçlarında görüyoruz ağlayan çocukları anneleri, emzik verir gibi akıllı telefon veriyor, susuyor çocuk! Çocuğun Şuur altına neler işlendiği bilseydi verir miydi halbuki çocuk elinden alınıyor farkında değil!
Yine aynı şekilde küçücük çoğuna dekolte sayılacak giyimle giydirmek de masum değil, çocuk ne olacak değil onun şuur altına o kıyafet normal gibi işleniyor, büyüyünce böyle giyinmek doğru değil demek için geç kalınmış olunuyor böylelikle.
Çocukları terbiye etmek için önce kendimizi terbiye etmeli değil miyiz? Nereden başlayacağız denirse hemen şimdi bulunduğumuz mekandan başlayacağız denir.
Araç kullanmak için ehliyet veriyoruz, bunun için eğitiyor imtihana sokuyoruz da evlenmek isteyenler için niçin böyle bir eğitimden geçirmiyoruz, imtihana tabi tutmuyoruz?
Ehil olmayan evlenmeli mi? Evlilik ehliyeti olmayanlar sosyal kazalar yapıyor zararı en başta çocuklar sonra bütün toplum çekiyor, gelecek kararıyor.
“Evlilik Ehliyeti” Aile Bakanlığı düşünse tartışsa kamu oyu oluştursa ne olur? İyi olur vesselam.
Ne çok kurbanlar veriyoruz; kurbansız geçmeyen günümüz, ayımız, yılımız yok gibi. Sahip olduklarımızı yitirmemiz bir nevi kurban değil mi? Asıl kurban bu yitirdiklerimizi, yitireceklerimizi hatırlatmak, düşündürmek ve ona hazırlamak değil mi? Geçen her bir “an” zaman denizine dökülen vaktin kanı de
Teknoloji hayatımıza dokunmaya devam ediyor. “Yapay zekâ” ile yeni bir evreye girdi; bilgiye ulaşmak çok daha kolay oldu. Bu kolaylık beraberinde bazı zafiyetler getireceği de açık; açık çok zira! Ne kadar ilerlese de ne kadar yaygınlaşsa da insan zaafı, acziyeti, kusur ve noksanlığı değişmiyor; zu
“Şehit Türküsü” “Mekke” unutulmaz ezgilerinden ikisi, daha niceleri var, yenisi “Yaldızlı Yalanlar”. Lise yıllarımızda Üniversite gençliğimizde daha sonraları ara ara dinlediğimiz, ismini unutmadığımız biri Ömer Karaoğlu, sağ olsun var olsun çok olsun Ömerler… Sadelik, sesiyle nefesiyle dirençle ak
Farkında mıyız baharı yaşıyoruz, elimizden gitmek üzere; hamdolsun yaşayışımıza, hamdolsun yağmuru rahmet diye gönderene, düşünmeyi verene, hissetmeyi bahşedene, duymayı, görmeyi ihsan edene, yemeyi, içmeyi lütfedene… Günde kaç defa bunu hatırlıyor da hamdı tekrarlıyor, şükrü tazeliyoruz! Yapan, v
Karamsar nereye baksa keder görür; iyimser, nereye baksa iyi tarafını görür, çıkış kapısı arar, çözüm üretir. Bazen keder o kadar üst üste gelir ki karamsar olmamak, üzülmemek elde değil; korku kaplar, endişe bürür, acı sıkar! Bütün bunlar yaşadığımız dünyada olan şeyler... Zevke sığınmak, gözünü k
Terörsüz Türkiye hep umudumuz, umutlar bir gün gerçekleşir, umut onun için vardır! “Yaşamak için çok öldük.” Ölüm ve hayat, varlıkla yokluk arasında ince bir çizgi; ölüm ve hayat hakikatini bilen çizgi üstü gerçekliği görür, ikisinin de aynı kapıya, hakikate çıktığını fark eder. Hakikatle aramız i