İnsan içindeki iyilik ve kötülükle birlikte yaratıldı. Habil ve Kabil, insanları iyi ve kötü olarak iki soya ayırdı. Allah’ın sonsuz hikmetinden sual olmaz, böylelikle insanın en büyük imtihanı içindeki iyilik ve kötülüğün savaşı oldu! İnsanlığın yaratılışı ile ilk kardeş kanı döküldü. Sebebi o zaman da aynıydı şimdi de! Daha iyisini kendine layık görmek, hasetlik beslemek ve kendini imtiyazlı görmek!
Dünya değişti ve gelişti, elbette insan da beraberinde değişti fakat bu konuda hiç değişmedi! Kendini diğer insanlardan üstün gördü, can aldı! Kendini imtiyazlı gördü hak yedi! Kendini güçlü gördü zulmetti! İnsanı insan yapan en önemli duyguyu; merhameti, kibriyle perdeledi. Her şeyi sadece kendine hak gördü, hatta yaşamayı bile, tıpkı Kabil gibi! Kabil’in torunları kendini üstün görüp; kan döktüler, zulmettiler, adaletsizlik yaptılar. Ne için? Elbette hiç kimseye kalmamış üç günlük dünya için. Kendi azabını kendi elleriyle hazırladığının farkında olmayan gafiller için ebedi yurt cehennem, onlar için hazırlanmış bekliyor. Bu dünya ne zalimler gördü, hepsi bir müddet konaklayıp ebedi evlerine vardılar. Tıpkı zulmettikleri cennet ehli gibi! Burası bir han, kimi üç gün konaklar kimi beş gün. Varılacak yer, herkesin kendine hazırladığı yurttur!
Yeryüzünde zalimin zulmü bitmez! Çünkü cennete de cehenneme de insan lâzımdır. İnsanlığın ilk cinayetini işleyen Kabil’in soyu kıyamete kadar var olacak ve kendi narını hazırlayacaktır. Habil’in soyundan gelenler de belki acının ve zulmün kurbanı olacaklardır ama cennet en güzel haliyle onlar için hazırlanmıştır. Kötüler eninde sonunda kötülüklerinde boğulurlar! İnanan her kul çok iyi bilir ki; Allah ihmal etmez, imtihan eder!
Sağlıcakla ve farkındalıkla kalın.
“Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim!” Ah ah sevgili Cahit Zarifoğlu, sen hele bir de bu günleri görsen! Senin nefret ettiğin çağı mumla arıyoruz, mumla! Hasretle özlemle; “Ah be, ne güzel, ne temiz günlermiş,” diyoruz. Artık sen düşün, ne çirkin, ne acımasız bir çağa denk geld
Gerçekten artık ne söylesem ne tavsiye etsem, bu insanlık nasıl düzelir desem hiç bilmiyorum? Bunca zamandır her durumda ve her zaman bir ümit vardır diye bangır bangır savunan ben, bu insan denen güruh için artık ümit etmek bir yana dursun, cidden insanlık adına utanıyorum. Gün geçmiyor ki kanımızı
Gün geçmiyor ki ülkece başka bir cenderenin içine düşmeyelim. Yine birileri yüreklerimizi paramparça, içimizi huzursuz etmeyi başardı. İşin görünen yüzü bile bu kadar korkunç ve çirkinken, altında yatan pislikleri öğrenmeyi yüreğimiz nasıl kaldıracak hiç bilmiyorum! Her geçen gün bir şeylerin daha d
Hayatta herkesin yükleri vardır. Kiminin istemsizce üstlendiği, kiminin ise üstüne yüklenmiş tüm bu ağırlıklar adeta insanın ilerlemesine engel olan prangalarıdır. Hayatın ağırlığı az geliyormuş gibi bir de insanların birbirine yük olması, zorluk çıkarması ne yazık ki her şeyi daha çekilmez hale g
Özellikle son zamanda insanlar arasında çok ciddi ölçüde bir iletişim sorunu var. Kimse kimseye meramını anlatamıyor, kimse kimsenin dilinden anlamıyor. Bu ister toplum içinde hiç tanımadığımız insanlar arasında, isterse aile içi bireyler arasında olsun hiç fark etmiyor. Net bir özetle insanlar anl
İnsanın bazen karmaşa ve kaos içinde bunalmasına sebep olan şeylere karşı tek yapması gereken kendi iç dünyasına çekilmektir. Sakinleşmek ve dinginleşmekten başka hiçbir yol bizi hayatın keşmekeşliğinden kurtaramaz. Ne kadar söylemesi dile kolay, yapması ise bir hayli zor olsa da emin olun kimlik yo