Önümüzde büyük bir seçim var ve şu anda tek gündemimiz siyaset. Milletçe sanırım herhangi bir konuyu dibine kadar yaşamayı ve sadece ona odaklanmayı çok seviyoruz. Ben fazla abarttığımız kanısındayım. Tamam, doğru hepimiz için hayati önem taşıyan bir konu gündemde olduğunda biz de umursamayıp, gülüp eğlenelim demiyorum. Ama algıda seçicilik yaparken manipüle edildiğimizi bile fark etmiyoruz. Yani bazen gündem oluşturmak adına ortaya bir konu atılıyor ve sanki dünya durmuşçasına diğer her şey gözden kaçırılıyor!
Siyaset konuşmayı hiç sevmem ve şimdi de burada siyaset yazmayacağım. Çünkü her şey bir yana öncelikle siyasetin ayrıştırıcı bir konu olduğunu düşünüyorum. Evet bu seçim ülkemizin ve milletimizin geleceği için şu anda en önemli konu ama tek konu bu değil bu bir. İkincisi de siyasetçilerden çok siyaset yapıyoruz farkında mıyız? Zaten bu yazıyı yazmamdaki en önemli sebep de siyasi tartışmalar! Kadın erkek fark etmeksizin girilen her ortamda bir parti davası, siyaset tartışması ve karalama kampanyası konuşuluyor. Tansiyon yükseliyor, keyifler kaçıyor hatta küslükler çıkıyor. Peki ne için ya da kim için? Bu neyin yarışı? Neyi tartışıyoruz mesela? Ya da kime neyi, neden, ispatlamaya çalışıyoruz? Kimse kendi doğrusuyla yetinip, başkasının doğrusuna saygı duymayı bilmiyor. Herkes kendi doğrusunu birilerine dayatma, başkalarının doğrusunu eleştirme derdinde. Ama bunu zaten birçok konuda yaptığımız için, konu siyaset olunca da geri kalmıyoruz elbette! Benimki seninkinden güzel, benim yaptığım daha doğru, her konuda ben daha başarılıyım… Bir defa kesin bir kural vardır; kimsenin çizgisini kısaltarak kendi çizgini yükseltemezsin!
Öncelikle rekabet bu değil! Tartışma böyle yapılmaz! Seviye belirleme sınavı yapmıyoruz burada. He illaki yapılacaksa da ilk önce kişilik seviye belirleme sınavı yapmalıyız. Çünkü karakteri oturmuş, olgunluk seviyesi yüksek insanlar bu şekilde seviyesiz tartışmalardan uzak dururlar! Gereksiz rekabet ve münakaşaların sadece onların kişiliklerine zarar verdiğini bilirler. En önemlisi de başkalarının fikir ve inançlarına saygıları vardır. O yüzden siz de değiştiremeyeceğiniz fikirleri eleştirip ilişkilerinizi, en çok da şahsiyetinizi zedelemeyin!
Sağlıcakla ve farkındalıkla kalın.
“Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim!” Ah ah sevgili Cahit Zarifoğlu, sen hele bir de bu günleri görsen! Senin nefret ettiğin çağı mumla arıyoruz, mumla! Hasretle özlemle; “Ah be, ne güzel, ne temiz günlermiş,” diyoruz. Artık sen düşün, ne çirkin, ne acımasız bir çağa denk geld
Gerçekten artık ne söylesem ne tavsiye etsem, bu insanlık nasıl düzelir desem hiç bilmiyorum? Bunca zamandır her durumda ve her zaman bir ümit vardır diye bangır bangır savunan ben, bu insan denen güruh için artık ümit etmek bir yana dursun, cidden insanlık adına utanıyorum. Gün geçmiyor ki kanımızı
Gün geçmiyor ki ülkece başka bir cenderenin içine düşmeyelim. Yine birileri yüreklerimizi paramparça, içimizi huzursuz etmeyi başardı. İşin görünen yüzü bile bu kadar korkunç ve çirkinken, altında yatan pislikleri öğrenmeyi yüreğimiz nasıl kaldıracak hiç bilmiyorum! Her geçen gün bir şeylerin daha d
Hayatta herkesin yükleri vardır. Kiminin istemsizce üstlendiği, kiminin ise üstüne yüklenmiş tüm bu ağırlıklar adeta insanın ilerlemesine engel olan prangalarıdır. Hayatın ağırlığı az geliyormuş gibi bir de insanların birbirine yük olması, zorluk çıkarması ne yazık ki her şeyi daha çekilmez hale g
Özellikle son zamanda insanlar arasında çok ciddi ölçüde bir iletişim sorunu var. Kimse kimseye meramını anlatamıyor, kimse kimsenin dilinden anlamıyor. Bu ister toplum içinde hiç tanımadığımız insanlar arasında, isterse aile içi bireyler arasında olsun hiç fark etmiyor. Net bir özetle insanlar anl
İnsanın bazen karmaşa ve kaos içinde bunalmasına sebep olan şeylere karşı tek yapması gereken kendi iç dünyasına çekilmektir. Sakinleşmek ve dinginleşmekten başka hiçbir yol bizi hayatın keşmekeşliğinden kurtaramaz. Ne kadar söylemesi dile kolay, yapması ise bir hayli zor olsa da emin olun kimlik yo