Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sorgulamak ve benliğim

Yazının Giriş Tarihi: 10.07.2025 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.07.2025 14:46

İnsanoğlu işte, rahatlığa anında alışmak gibi bir kötü alışkanlığı var. Yani buna rahatlık da denirse tabii, orası bambaşka bir konu. Biz geçmişi (aslında çok da geçmemiş olan geçmişi ve anladık ki hâlâ da geçmemiş olan geçmişi) çabuk unuttuk. Unutmuşuz... Bundan bile haberimiz yok, o biçim unutmak. Bize de hak vermek lazım, ihtiyacımız vardı böyle bir gevşemeye. Ben terör kavramı ile büyümüş bir nesilim, düşünün daha bunun gerisi var. Ömrümüz bu karabasan ile geçti. Neler çekti bu ülke… Anlatmaya gerek yok, kelimeler de yetmez; herkesin de malumu zaten. Sonra bir gün çıktılar, dediler ki: “Artık böyle bir derdimiz olmayacak.”

İnanamadık tabii.

Biz de haklıyız; öyle ha deyince olacak iş değildi bu ve neredeyse imkânsıza yakın görüyorduk bu olayı.
Ama olacak dendi, bir şeyler de oldu arada, önemli bir şeyler… Rüya görür gibi izledik süreci.
Rüya gibiydi çünkü daha önce kimsenin ümidi yoktu; “Bir gün bundan kurtulabiliriz” ümidi…
Hâlbuki herkesin hayalidir bu, eminim:

Terörsüz bir Türkiye...

Allah’ım, hayali bile güzel. Çok heyecan, fazlasıyla merak, azıcık da korku, endişe, inanamama, gizli de bir sevinç...
Duygular karmakarışık bir şelale anlayacağınız. Ama hâlâ inanamama durumu var koskoca ülkede; bünyeye ağır geldi bir süre bu olaylar.
Ve hakikaten bir süre sessizliğe gömüldük biz. Yani sessizlik dediysek, bu konuda sessizlik; yoksa bizde konudan bol şey yok, malum.
Ve farkında olmadan bu sessizlik hoşumuza gitmiş, bu beklemediğimiz ani rahatlama sayesinde beyinler de gevşemiş, o her daim gergin olan sağlam irade durumu da yayları gevşetmiş. Ve enteresandır, alışık olmadığımız bu his bizi mutlu etmiş, bu mutluluk haline alışıvermişiz bir anda, anlamadan. Ama bu arada mutlu olduğumuzu dahi anlayamamışız; çünkü başımızda binbir çeşit konu bolluğu var.

Hangi birine ne tepki verelim, şaşırıyor insan. Trafiği bol bir memleketiz her anlamda. Sonra o unuttuğumuz yakın geçmişimiz yüzümüze öyle bir çarptı ki feleğimiz şaştı. Benim şaştı en azından. 12 şehit...

Şok oldum tam anlamıyla. Acayip yaraladı, tam kalbimden vurdu. Fark ettim ki herkes aynı durumda. Neden böyle oldu acaba diye de kendime soruyorum. Biz çok maruz kaldık böyle haberlere zamanında, gerçi insan kötülüğe nasıl alışsın da… Ömür bitse yine alışamaz kalp, alışamıyor da zaten. Ama unutmuşuz demeyeyim de, unutayazmışız… Rahat gelmiş, beynimiz boşalmış, yaylar gevşemiş ve hâl böyle olunca hazırlıksız yakalandık bu habere. Aynı travmaları sanki tekrar yaşamış gibi oldum bir an. Ve o his boğdu beni.

Ümit ne kötü şey...

İnsan da hemen kanıveriyor bu merete. Sonrası uçurum, koyu bir karanlık, aynı beyin buğulanması, aynı boğazdaki düğüm hissi... Aynı sinirlilik, kafa bozukluğu, farklı bir baş ağrısı. Hatırlamak istemezdim tekrardan. O “bitecek” ümidi iyi gelmişti yaralı kalplerimize.
İhtimali bile rahatlatmıştı bizi. Şehit kelimesi... yazamıyorum bile.

Sıvasız evler...

Artık bu yaştan sonra da insana tüm inançlarını, doğrularını sorgulatıyorlar ya, ne diyeyim bilemiyorum... Bir an tüm doğrularımı, inançlarımı, kırmızı çizgilerimi sorguladım; yalan değil. Nevrim döndü.

Aklımda tek soru: Neden şehitlerimizin hepsi gariban yurdum evlatları... Sıvasız evlere asılıyor her defasında o bayrak. Ücra köşelerde bir köy evine asılıyor...

Acaba?...

Bu “acaba” öyle çok şey barındırıyor ki içerisinde, içimde büyük bir şeyler çatırtadı. Çok yükseldim bu konuya. Çok içime dokundu. Bir şeylere inancım, güvencim sarsıldı. Kandırıldık hissi kapladı benliğimi. Sanki yıllardır oyalamışlar… Yıllarımızı heba etmişler ya o gencecik çocukları… Biz halk olarak memleketini sevsin, sevmekle kalmasın korusun, korumakla kalmasın savunsun diye çocuklarımızın ismini

Alperen koyan insanlarız mesela. Acaba sadece belirli bir kesim için mi geçerli bu duygu? Sadece halka mı aşıladılar? Garibana mı ezberlettiler diye içim içimi yedi. Ne zormuş şu yaştan sonra tüm doğru bildiklerinden şüphe duymak hali... Ağır geldi sorgulamak benliğime.

Bazı değerler sorgulanmamalı, buna sebebiyet verilmemeli, bu hisse itilmemeli insan. En saf duygularından şüphe duymamalı.

Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hayat Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.