Hava Durumu

#Türki̇ye

Bursa Hayat Gazetesi - Türki̇ye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türki̇ye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye'den 21 üniversite en iyiler arasında! Haber

Türkiye'den 21 üniversite en iyiler arasında!

Dünyanın en iyi genç üniversitelerinin sıralandığı listede Türkiye’den ilk 500’e 21 üniversite girdi. İngiltere merkezli Times Higher Education’ın (THE) 2024 yılı Dünya Genç Üniversiteler Sıralaması’nda Türkiye, 58 üniversite ile bu yıl da en çok temsil edilen ülke oldu. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) kalite odaklı çalışmalarının ardından Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki yükselişi dikkat çekiyor. İngiltere merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) dünyanın en iyi genç üniversitelerine yer verdiği 2024 Genç Üniversiteler Sıralaması’nda Türkiye geçen yıl olduğu gibi bu yıl da en fazla üniversiteye sahip ülke oldu. Yaşı 50 ve altındaki dünyanın en iyi üniversitelerinin yer aldığı listede 79 ülkeden gerekli kriterleri sağlayan 673 üniversite değerlendirmeye alındı. İncelemeler sonucunda Genç Üniversiteler Sıralaması’na bu yıl Türkiye’den 58 üniversite girdi. 2020 yılında 23, 2021 yılında 31, 2022 yılında 40 ve 2023 yılında 47 Türk üniversitesi sıralamada yer almıştı. 2024 verilerine göre ilk 100’de 2, 101-500 aralığında 19, 501-600 aralığında 20 ve 600+’da 17 Türk üniversitesi sıralamada yer alma başarısı gösterdi. Bunların 43’ü devlet, 15’i ise vakıf üniversitesi oldu. Hem devlet hem de vakıf üniversiteleri Türkiye’nin yükseköğrenim sistemindeki ağırlıklarına göre dengeli bir şekilde listede yer aldı. Koç Üniversitesi 52., Sabancı Üniversitesi 54. olarak ilk 100’e girme başarısı gösterirken, toplam 21 Türk üniversitesi ilk 500 içinde yer aldı. Dünya Genç Üniversiteler Sıralaması’nda yer alacak üniversiteler, öğretim, araştırma, bilgi transferi ve uluslararası görünüm misyonları açısından değerlendiriliyor.

80 bin tonda ihracat bekleniyor Haber

80 bin tonda ihracat bekleniyor

Türkiye’de sofralık kayısı üretiminin yüzde 90 ile 95’inin üretildiği, coğrafi işaretli sofralık Mut kayısısının açık alanda hasadı başladı. Mikro klima özelliğine sahip, dünya üzerinde tartışılmaz rengiyle, kokusuyla, görüntüsüyle rakip tanımayan Mut sofralık turfanda kayısısı Rusya, Orta Doğu, Hindistan ve Avrupa’ya ihraç ediliyor. 712 bin dekar tarım arazisi olan Mut ilçesinde, 77 bin 800 dekar alanda üretim yapılan kayısıda bu yıl rekoltenin 150 bin ton ve ihracatın ise 80 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Kilosu 80 ile 120 liradan alıcı bulan kayısının fiyatlarından memnun olan üreticiler, eriğin altın yılını yaşadığını, kayısıdan da umutlu olduklarını söylediler. Kayısı hasadı dolaysıyla İlçe Kaymakamı İhsan Ayrancı, beraberinde Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Mut Toptancı Hali Sebze Meyve Komisyoncular Derneği Başkanı Zeki Cüce ile birlikte hasat toplanan kayısı bahçelerini yerinde inceledi. Kaymakam Ayrancı, işçilerle birlikte kayısı topladı, kayısı toplamın zevkli olduğunu söyledi. Ayrancı, Mut'ta bu hafta itibarıyla kayısı hasadının başladığı bilgisini vererek, "Biz de bugün hasat yapan emekçi kardeşlerimizle, arazi sahiplerimizle beraber bahçeleri geziyoruz. Kayısı, ilçemizde gerçekten çok stratejik bir ürün. İlçemizdeki çiftçilerimizin elde ettiği tarımsal gelirde de önemli bir paya sahip. 150 bin ton civarında bir rekolte beklentimiz var bu sene. İnşallah bereketli bir sezon olur. Çiftçimizin iyi gelir ettiği bir sezon olur. Ben bütün ilçemize, bütün çiftçilerimize hayırlı bereketli bir hasat dönemi diliyorum" dedi. Mut Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz ise, "Mut ilçemizde 77 bin 800 dekar alanda kayısı üretimi yapmaktayız. Ürettiğimiz kayısıların hemen hemen yüzde 90-95’i sofralıktır. Türkiye’de Mut tekdir. İlçemizin bulunduğu coğrafi konumundan dolayı erkenci kayısı, Mut'ta başlamaktadır. Mut ilçemizde kayısı nisan sonu başlar haziran sonu sona erer" diye konuştu. Kayısı hasadına başlayan üreticilerden Selami Bulut, yaklaşık 10 yıldır kayısı üreticiliği yaptığını dile getirerek, "Ortalama 250 dönüm kayısı bahçem var. Tabi farklı çeşitlerimiz var. Erkenci kayısılarımız matador, kolarodo, medisin. Şu an itibarıyla 80 ile 120 lira arasında gitmekte. Tabi bu da bizim için mutluluk verici. İnşallah bu şekilde devam eder. Bütün çiftçilerimize bereketli hasatlar diliyorum. 300 tonun üzerinde bu bahçede meyvemiz oluyor. Tabi giderek de üretimimiz artıyor" ifadelerini kullandı.

Martta yağışlar azaldı mı, arttı mı? Haber

Martta yağışlar azaldı mı, arttı mı?

Türkiye genelinde mart ayında yağışlar bir önceki yıla göre yüzde 27 azaldı. AA muhabirinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünün Mart ayı Alansal Yağış Raporu verilerinden derlediği bilgilere göre, mart ayında yağışlar, geçen yılın altında gerçekleşti. Türkiye genelinde geçen yıl martta metrekareye 95,5 kilogram yağış düştü. Bu sene aynı dönemde metrekareye düşen yağış miktarı ise 69,5 kilogram oldu. Ancak Türkiye genelinde mart ayı yağışı, 1991-2020 yıllarını kapsayan yıllar ortalamasının üzerinde gerçekleşti. Rapora göre, bu sene mart ayındaki yağışlar uzun yıl ortalamasına göre yüzde 14 arttı. İç Anadolu Bölgesi'nde martta yağışlar, mevsim normali civarında, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgeleri'nde mevsim normalinin altında yağış görüldü. Akdeniz Bölgesi son 11 yılın en düşük mart ayı yağışını aldı. En fazla artış gösteren bölge ise yüzde 54 ile Doğu Anadolu Bölgesi oldu. Antalya'nın batısı, Konya'nın güneyi, Isparta, Bilecik çevrelerinde yağışlarda da yer yer yüzde 40'a varan azalma gözlendi. EN AZ YAĞIŞI KIRIKKALE ALDI İl geneli yağışlarda en az yağış metrekareye 29 kilogramla Kırıkkale'de, en fazla yağış metrekareye 207,9 kilogramla Şırnak'ta kaydedildi. Yağışlar, Antalya, Karaman ve Mersin'de ise son 11 yılın en düşük seviyesinde tespit edildi. Yağışlı gün sayısı martta Türkiye genelinde ortalama 12,8 gün olarak kaydedildi. Yağışlı gün sayıları, Çanakkale, Balıkesir, Sakarya, Bartın, Karabük, Kastamonu, Sinop, Samsun, Amasya, Yozgat, Sivas, Kayseri, Tunceli, Elazığ, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Bitlis çevreleri ve Doğu Karadeniz'in kıyı kesimlerinde 20-25 gün aralığında, Ege Bölgesi'nin güneyi, Akdeniz Bölgesi'nin ortası ve batısında ise yer yer 10 günün altında gerçekleşti.

Türkiye’nin ilk askerî turbofan motoru çalıştırıldı Haber

Türkiye’nin ilk askerî turbofan motoru çalıştırıldı

Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) himayesinde başlatılan ve TUSAŞ Motor Sanayi AŞ (TEI) sorumluluğunda yürütülen proje kapsamında, Türkiye’nin ilk askerî turbofan motoru TF6000 başarıyla çalıştırıldı. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin ilk askerî turbofan motoru TF6000, Millî Muharip Uçak KAAN’ın motoruna giden yolda teknoloji kazanımı, test ve kabiliyet gösterimi için kurgulanarak, gerçek bir askerî turbofan motor özelliklerine sahip olacak şekilde tasarlandı. TÜRK HAVACILIK TARİHİNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, proje gelişmesi ile ilgili olarak sosyal medya hesabından "Milli gücümüz göğsümüzü kabartıyor, yüreklere huzur veriyor. Vatan evlatlarımızın enerjisi ile güç verdiğimiz Türkiye’nin ilk Millî Turbofan Motoru TF6000 millî motor test sisteminde ilk kez çalıştırıldı. Test sürecinin sonunda KIZILELMA ve ANKA-3 gücünü TF6000’den alacak. Başta mühendislerimiz ve teknik ekiplerimiz olmak üzere projede emeği geçen herkesi yürekten tebrik ederim. Ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olsun." açıklamasında bulundu. Açıklamada verilen bilgilere göre, TF6000 Projesi ile Türkiye ilk kez askerî bir turbofan uçak motorunu çalıştırmış ve uçak motorları teknolojisi de Türkiye'ye kazandırılmış oldu. TF6000/TF10000 motor projeleri ile beraber Türkiye aynı zamanda ilgili aksesuar alt sistemleri, fan modülü, değişken sabit kanatlı kompresör, akış karıştırıcı egzoz, art yakıcı tasarım, geliştirme ve imalat aşamalarını da gerçekleştirerek; kritik teknoloji, yerli yan sanayii firmaları ve tecrübeli insan gücü kazanımını da sağlayacak.

Madende toprak kayması: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklama! Haber

Madende toprak kayması: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklama!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır ziyaretleri sonrası Türkiye'ye dönüşte uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. BAE'ye ve Mısır'a gerçekleştirdiği ziyaret dolayısıyla BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'ye teşekkür eden Erdoğan, BAE'yi ziyaretinde Dubai'de düzenlenen ve onur konuğu olarak davet edildiği Dünya Hükümetler Zirvesi'ne katıldığını anımsattı. Zirve hitabında son 21 yılda siyasi istikrar, güçlü yönetim, demokrasi, diplomasi ve ekonomi alanlarında büyük adımlar atan Türkiye'nin tecrübelerini paylaştıklarını aktaran Erdoğan, zirvede, Gazze'deki krize ve Filistin davasına dair Türkiye'nin tavrı ile kalıcı barış için çözüm önerilerini de dile getirdiklerini kaydetti. "İsrail, Filistin halkının en temel haklarını ve 1967 sınırlarında bir Filistin Devleti'nin kuruluşunu kabul etmeden barış olmaz" vurgusu yapan Erdoğan, bölgeyi adeta bir yangın yerine çevirenin, İsrail'in hukuk tanımaz, insanlık dışı, işgal, zulüm ve katliam politikaları olduğunu söyledi. BAE Devlet Başkanı Al Nahyan ile her alanda ivme kazanan ikili ilişkileri etraflıca ele aldıklarını belirten Erdoğan, şunları ifade etti: "Özellikle ticaret hacmimizin geçen yıl 20 milyar doları aşmış olmasından duyduğumuz memnuniyeti dile getirdik. İşbirliğimizdeki ivmeyi koruyarak bu meblağı daha üst seviyelere taşıma noktasında mutabık kaldık. Geçen yıl tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey'in ilk toplantısını en kısa sürede Türkiye'de gerçekleştireceğiz. Savunma sanayi projeleri, enerji ve yatırım konuları da gündemimizin üst sıralarındaydı. Uluslararası yatırım şirketlerinin üst düzey yöneticileriyle bir araya gelerek ülkemizdeki fırsatları değerlendirdik. Zira bu zirve vesilesiyle katılımcı ülkelerden mevkidaşlarımla görüşmelerimiz oldu. Bu kapsamda sırasıyla Maldivler Cumhurbaşkanı Sayın Muizzud, Libya Başbakanı Sayın Dibeybe ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Sayın Barzani, Ruanda Devlet Başkanı Sayın Kagame ile görüşmeler gerçekleştirdik." "SİSİ, TÜRKİYE'YE ZİYARET GERÇEKLEŞTİRECEK" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dubai ziyaretlerinin ardından Kahire'ye geçtiklerini hatırlatarak, "Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi'nin daveti üzerine yaptığımız bu ziyaretimiz de oldukça samimi, verimli ve başarılı geçti. Sayın Sisi'nin refikalarıyla birlikte havalimanına bizzat gelerek bizi karşılamasından hassaten memnuniyet duydum." dedi. Sisi ile görüşmelerinde son dönemde askeri ve savunma sanayi dahil, her alanda ivme kazanan ilişkileri ele aldıklarını dile getiren Erdoğan, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nı en kısa zamanda gerçekleştirme hususunda mutabık kaldıklarını söyledi. Erdoğan, nisan ayı başında Sisi'nin yemin töreninin olduğuna işaret ederek, Sisi'nin nisan ya da mayıs ayında Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştireceğini bildirdi. Türkiye'nin Afrika kıtasındaki en büyük ticari ortağı olan Mısır'la ticaret hacminde 15 milyar dolar hedefini yakalamakta kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, "İkili konuların yanı sıra Filistin başta olmak üzere bölgesel meseleler hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Gazze'deki katliamların bir an önce durdurulmasını, Filistin davasının kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşmasını teminen Mısır'la işbirliğimizi daha da artırma niyetindeyiz." diye konuştu. "GAZZE'YE İNSANİ YARDIMIN ARTIRILMASINI ELE ALDIK" Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması noktasında Mısır'ın özel bir yere sahip olduğunu belirten Erdoğan, "Biz de Gazze'ye insani yardımlarımızın iletilmesi hususunda Mısırlı kardeşlerimizle hep yakın işbirliği içinde olduk. Gazze'ye yardımların ulaştırılmasında sağladıkları kolaylıklar için kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı. Erdoğan, görüşmelerinde, Gazze'ye insani yardım sevkiyatlarını artırma ve daha fazla sağlık hizmeti götürme imkanlarını da ele aldıklarını aktararak, şunları kaydetti: "İsrail'in Gazze halkını topraklarından sürgün etme politikası karşısında Mısır'ın dirayetli tutumunu takdirle karşıladığımızı ve desteklediğimizi Sayın Sisi'ye ifade ettim. Mısır'la koordinasyon içinde olmamızın, bölgemizin barış, huzur ve istikrarına önemli katkı sağlayacağı şüphesizdir. Bu düşüncemizin Mısırlı kardeşlerimiz tarafından da paylaşılmasından bilhassa memnuniyet duyuyoruz. Ziyaretlerimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen misafirperverlik dolayısıyla her iki ülke devlet başkanlarına tekrar teşekkür ediyorum." "İNSANLIK, BU ÇIĞLIĞI DUYMAK ZORUNDA" Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Mısır'da Refah bölgesindeki sivillerin durumunu konuştuğunuzu söylediniz. İsrail'in oraya saldırı planı var. Çin'den Birleşik Krallık'a kadar, AB ve ABD'ye kadar uyarılar geliyor ama İsrail dinlemiyor. Acaba ikili görüşmenizde bu konu ele alındı mı? Bunun haricinde Gazze'ye ulaştırılabilen yardımlar da çok kısıtlı, yardımlar konusunda nasıl bir adım atılacak?" sorusuna Erdoğan, "İnsani yardımların Gazze'ye ulaştırılması ile ilgili bazı olumlu gelişmeler söz konusu. Bu gelişmeleri özellikle Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Abdulfettah es-Sisi ile de görüştük. 'İsrail'i bu konuda sıkıştırmaya devam edeceklerini' söylediler." yanıtını verdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da gerekli görüşmelerini sürdürdüğünü belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizler de ağırlıklı olarak, gerek Sayın Sisi'yle gerek Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'le görüşmeler yapacağız. Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri de 'bu konuda İsrail'e baskı yapmaya devam edeceklerini' söylüyorlar. Gazze'ye ulaşan yardım tırı sayısı 200-250'ye kadar çıktı, ancak bu yetersiz. Su sayının 500-600 tır düzeyine çıkacağı söyleniyor. Bu rakama ulaşabilirsek ihtiyaçlar noktasında ancak çözümden söz edebiliriz. Diğer taraftan İsrail'in Refah bölgesine saldırıları her zamanki vicdansızlıkları. Konuyu Sayın Sisi ile de görüştük. 'Oradaki insanların güvenliğinden taviz vermemiz mümkün değil' ifadesini kullandık. Düşünün, sivillere 'şu bölgeye gidin orası güvenli' deyip, oraya bomba yağdırmanın insani değerlerle, savaş hukukuyla, uluslararası hukuk ve insan hakları ile bağdaşır bir yönü var mı? İnsanlık, bu çığlığı bir an önce duymak zorundadır. Bu soykırıma sessiz kalmanın vebali de hesabı da çok büyük. Tarih, o insanların göz göre göre katledilmesine göz yumanları yargılayacaktır. Bu soykırıma imza atanlar ise zaten şimdiden tarih önünde suçlu ilan edilmiştir." "KALICI BARIŞ İÇİN GAYRETLERİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ" "Gazze'de ateşkes ve kalıcı barış için Türkiye'nin ortaya koyduğu yaklaşım ve perspektifi Birleşmiş Milletler başta olmak üzere çok sayıda kurum, kuruluş ve ülke biliyor. Küresel çapta Türkiye politikasının nasıl yankılandığını öğrenebilir miyiz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda İsrail'in yalnızlığını gerek bizim, gerek dostlarımızın, gerekse dünyanın çeşitli yerlerindeki halkların tepkileri sağladı. Fakat gelinen aşamada akan kan durmuş değil. Hala İsrail'in vahşi saldırıları devam ediyor." cevabını verdi. Erdoğan, kendilerinin, bu saldırıların başladığı günlerde kurmaya başladığı ve sürekli tekrarladığı cümleleri, özellikle Batılı bazı ülkelerin yetkililerinin yeni yeni dillendirme noktasına geldiğini belirterek, "Barış çağrıları ne yazık ki Amerika Birleşik Devletleri'nin olumsuz yaklaşımları sebebiyle sonuçsuz kalıyor. Amerika bazı üst düzey yetkililerini güya bu işi çözmek üzere bölgeye gönderdiğini söylüyor ama netice alınamıyor. Durum her ne kadar böyle olsa da biz yine ateşkesi ve barışı sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz. Çünkü başka çıkış yolumuz yok." dedi. Batı'dan birileri irtibat kurduğunda onlara bu konuları özellikle ifade ettiklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Onlara da 'bazı girişimlerde bulunalım, belki oralardan bazı neticeler alırız' diyoruz. Sürecin başında İsrail'in yanında yer almış bazı ülkelerin şimdi nasıl bir nedamet içerisinde olduklarını da görüyoruz. Biz, kalıcı barış için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Çözümün 1967 sınırları temelinde, bağımsız, egemen, coğrafi bütünlüğe haiz ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulması olduğu gerçeğini, dünya artık görmezden gelemez. Türkiye sadece Filistinli kardeşlerini değil, insan haklarını, barışı, uluslararası hukuku da müdafaa etmektedir. Türkiye, bu konudaki samimiyetini en net biçimde ortaya koymuştur. Artık küresel sistemin yeni katliamların önünü açan bu çarpık yapısı değiştirilmeli ve etkin denetim mekanizmaları kurulmalıdır." "SIRASI GELDİKÇE ADIMLAR ATILACAKTIR" "Mısır ziyaretinizde Devlet Başkanı Sisi ile görüşmeniz dünyada ilgiyle takip edildi. Artık Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni bir dönem başladı diyebilir miyiz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye ve Mısır bölgenin iki önemli ülkesidir. 12 yıldan bu yana irtibatlarımız kesilmişti. Dünya Kupasında Sayın Katar Emiri Şeyh Temim'in devreye girmesiyle orada bir araya geldik ve normalleşme sürecini başlatmış olduk. Mısır'a bu ziyaretimiz Sayın Sisi'nin çok ısrarlı davetiyle gerçekleşti. Ben de kendilerine Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızın gerçekleştirilmesini, bu adımın atılmasını teklif ettim. Kendileri de bunu kabul ettiler. Dışişleri Bakanlarımız irtibatlarını devam ettirecekler. Büyük ihtimalle Sayın Sisi nisan veya mayısta Ankara'ya gelerek iadeiziyareti gerçekleştirmiş olacak. Mısır ile hem kültürel hem tarihsel anlamda birlikteliğimiz, köklü bağlarımız bulunuyor. Biz, Mısır ile sadece aynı tarihi değil, aynı denizi de paylaşıyoruz ve o denizin küresel denklemdeki önemi her geçen gün daha da artıyor. Diğer yandan dış politika, karşılıklı çıkar eksenli inşa edilir ve o zeminde yönetilir. Dolayısıyla iki ülkenin birlikte ve aynı istikamette senkronize adımları kuşkusuz çıkarınadır. Bizler de Mısır tarafı da bu gerçekliğin farkında ve yeni dönem bu sağlam zemin üzerine bina ediliyor. Önümüzde çok kritik sınamalar var ve gelecekte dünyayı hangi öngörülemeyen zorlu süreçler bekliyor bilmiyoruz. Bu nedenle bugünden hem bölgemizde hem dünyada barışı ve huzuru korumak için bir arada olmak zorundayız. Önümüzde iki ülkeyi de kalkındıracak işbirliği alanları mevcuttur ve sırası geldikçe adımlar atılacaktır." "KYB YÖNETİMİ KOL KANAT GERMEYE DEVAM EDİYOR" "Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani ile görüştüğünüzü ifade ettiniz. Ankara bir süredir Süleymaniye'yi PKK/YPG terör örgütü konusunda uyarıyor. Fakat hem Süleymaniye hem Bafel Talabani terör örgütüne desteğini sürdürüyor. Süleymaniye'nin bu tutumuna Türkiye nasıl karşılık verecek? Son dönemde Sayın Hakan Fidan, Sayın İbrahim Kalın ve Sayın Yaşar Güler'in peş peşe ziyaretleri oldu. Bu ziyaretlerin perde arkasını merak ediyoruz. Barzani ile görüşmeniz çerçevesinde Irak’la birlikte terör örgütüyle ortak bir mücadele söz konusu olacak mı?" sorusunu Erdoğan, "Türkiye dosta dosttur. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın arka arkaya seri bir şekilde Irak'a ziyaret gerçekleştirdiler. Bu ziyaretler Irak'taki bu olumsuz gelişmelerin oluşturduğu havayı yumuşattı ve Türkiye-Irak arasında gerek merkezi yönetim gerekse Kuzey Irak'la ilgili adımların atılması noktasında güzel gelişmeler oldu." diye yanıtladı. "Dürüstlük ve mertlikten taviz vermedikten sonra, özellikle sınırlarımızın dibinde bir teröristan kurulmasına müsaade edilmedikten sonra, biz bu bölgede her türlü adımı komşularımızla beraber atarız." ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti: "Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında bizim göstereceğimiz saygıyı kimse göstermez. Süleymaniye'nin bu olumsuz yaklaşımı ile ilgili defalarca uyarılar yaptık. 'Burada yeni yeni, farklı bazı oluşumlar görüyoruz, bunlara fırsat vermeyin, yoksa yalnız kalırsınız.' dedik. Zira Süleymaniye her an her zaman elimizin üzerinde olduğu, soydaşlarımızın bulunduğu bir yer. Erbil yönetimiyle terörle mücadele konusunda yakaladığımız ivme olumlu bir istikamette ilerliyor. Fakat Süleymaniye, yani KYB yönetimi defalarca uyarmamıza rağmen terör örgütü PKK/YPG/PYD'ye kol kanat germeye maalesef devam ediyor. Şimdi yaptığımız görüşmede biz bu konuyu da gündeme getirdik ve uyarımızı yaptık. Kimse bizden farklı bir duruş beklemesin, gereken tepkiyi veririz. Bu meseleyi es geçemeyiz. Elimizden gelen adımları atıyoruz, atacağız. Birçok konuya tahammülümüz olabilir ancak konu bekamız ve milli güvenliğimiz ise müsamaha kapılarını sonuna kadar kapatır, gereği neyse yaparız. Amaç bize düşmanlık beslemek ise ona da verecek tepkimiz, alacağımız tedbirler vardır, daha sıkı adımlar atmaktan da çekinmeyiz." "TAM ANLAMIYLA BİR KAZAN KAZAN PROJESİ" "Bu ziyarette Kalkınma Yolu Projesi'yle ilgili somut yani 'şu takvimle ilerleyelim' diye bir sonuç çıktı mı?" sorusuna Erdoğan, "Kalkınma Yolu Projesi BAE yönetimiyle Irak'ın ve bizim de içinde yer aldığımız dev bir proje. Bu projede Kuzey Irak'ın hassasiyeti var. Bizim hassasiyetimiz var. Onun için de adımlarımızı atıyoruz." yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abu Dabi yönetimiyle bir araya geldiklerinde konu başlıklarından bir tanesinin mutlaka bu olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "İnşallah bunu da en ideal şekilde yoluna koyacağız. Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan bizim bir önceki görüşmemizde '60 gün gibi bir süre belirleyelim ve bütün arkadaşlarımız, ilgili birimlerimiz planlama çalışmalarından öteye geçip, projelendirme çalışmalarına başlasınlar' teklifini yaptı. Bizim de şu anda Ulaştırma Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. İnşallah bu çalışmalar projeden, plandan uygulamaya geçecek ve bu konunun başaktörleri Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak olacak. Bu şekilde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu yol, bölgemizin yeni bir İpek Yolu haline gelecek ve bölgesel barışa da hizmet edecektir. Basra Körfezi’nin ve çeperindeki ülkelerin Türkiye üzerinden Avrupa pazarına erişimini sağlayacak bu yol, tam anlamıyla bir 'kazan kazan' projesidir." RUSYA-UKRAYNA Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in iki yıl aradan sonra ilk defa Batılı bir gazeteciye verdiği röportajda, Türkiye'nin arabuluculuğunda Ukrayna ile yaşananları anlatırken "Tam anlaşmaya varıyorduk İngiltere Başbakanı Boris Johnson girdi devreye. Ukrayna'yı yanlış yönlendirdi ve barış olmadı." sözleri hatırlatılan Erdoğan, şunları kaydetti: "Sayın Putin'in bu açıklamalarında açık söylemem gerekirse samimiyet var. İstanbul süreci diye değerlendireceğimiz bu görüşmelerde bizler, her türlü samimi adımları attık. Bu konuda ilgili Bakan arkadaşlarım Rusya tarafıyla görüşmelerini yaptılar. Biz sonuç odaklı çalıştık ancak barış bir şekilde tesis edilemedi. Fakat biz, buradan netice alamadık diye bırakıp gidemeyiz. Barış arayışının peşini bırakmayacağız." "BARIŞA HİZMET EDEN SOMUT SONUÇLARI BİZ SAĞLADIK" Barışın sağlanması için ellerinden ne geliyorsa yapmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, "İngiltere'nin eski Başbakanı Boris Johnson barış çabalarından elini çekmeden önce beraber çalışmalar yaptık, çabalarımıza devam ettik, olmadı. Geçenlerde İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ziyaretimize geldi, onunla da bu meseleleri ele aldık. Sayın Putin'in bu süreç içerisinde bizimle birebir görüş alışverişi olur veya Rusya'nın ilgili bakanları burada ayrıca devreye girerlerse onlarla da bu süreci takip eder, netice almaya çalışırız." ifadelerini kullandı. "Şu ana kadar Ukrayna-Rusya savaşında barışa hizmet eden somut sonuçları biz sağladık." diyen Erdoğan, esir takasından tahıl koridoruna kadar birçok önemli gelişme yaşandığına dikkati çekti. Tarafları Türkiye'de birden fazla kez buluşturduklarına işaret eden Erdoğan, "Bunu yine yapabilir ve dış etkilerden arındırılmış, çözüm odaklı bir süreç yönetimi ile barışın kapısını aralayabiliriz." çağrısında bulundu. Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'le yaptıkları görüşmelerde bu arayışlarını sürdürdüklerini bildiren Erdoğan, "Biz en başından itibaren adil barışın savaştan daha iyi olduğunu savunuyor ve bütün adımlarımızı bu anlayışla atmaya gayret ediyoruz. Yeter ki barışı isteyelim, oraya ulaşan bir yolu muhakkak buluruz." diye konuştu. TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ "Türkiye'nin, İsveç'in NATO üyeliğine onay vermesinin ardından Ankara-Washington arasında olumlu bir atmosferden söz edebilir miyiz? Eğer öyleyse bu olumlu havanın FETÖ, PKK/YPG, S-400, F-35 gibi ihtilaflı meselelere de pozitif bir yansıması olur mu?" sorusuna ise Erdoğan, "ABD ile aramızda bu son attığımız adımlar neticesinde olumlu bazı gelişmelerden söz edebiliriz." yanıtını verdi. Şu anda Kongre'deki havanın olumlu olduğunu, aynı şekilde Senato'dan da olumlu sesler geldiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "ABD ile benzer düşündüğümüz ya da üzerinde uzlaştığımız konuların sayısı artıyor diyebiliriz. Şu anda olumsuz bir gidiş yok, tam aksine olumlu bir gelişme var. Bu konuyla ilgili olarak ilgili bakanlar da bizdeki muhataplarına olumlu gelişmelerin olduğunu söylüyorlar. Gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a, gerek MİT Başkanı İbrahim Kalın'a, gerek Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanımız Akif Çağatay Kılıç'a bu konularda bu bilgileri veriyorlar. 'Biz elimizden geleni yapıyoruz. Sayın Biden'ın ıslak imzalı mektubunu burada gördünüz.' diyorlar. Biz de 'Bizim de ıslak imzalı onay belgesini gördünüz. Hepsinden öte parlamentomuzdan çıkan kararı duydunuz ve bize de teşekkür üstüne teşekkürler ettiniz. Biz bundan sonrasını sizden bekliyoruz.' dedik ve yola devam ediyoruz. Aynı şekilde İsveç Başbakanının bizi arayarak bu konudaki teşekkürü, attığımız adımın olumlu istikamette gittiğinin işaretidir." DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÇALIŞMALAR Üzerinden bir yıl geçen 6 Şubat depremlerinin ardından yaraların sarılması, konutların, şehirlerin yeniden inşa ve ihyası anlamında gelinen noktaya ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, deprem bölgesine yaptıkları ziyaretlerde vatandaşların, iktidarın kendilerini dışarıda bırakmadığını, sözünde durduğunu ifade ettiklerini anlattı. Bölgede yapımı devam eden konutları tamamlamaya çalıştıklarını, yapımı tamamlanan konutları da sahiplerine teslim ettiklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini tutarak, benzeri görülmemiş bir inşaat seferberliği başlattıklarını ortaya koyduklarını ifade etti. Bunu muhalefetin de çok iyi bildiğini ifade eden Erdoğan, "Hatay'da geçen gün muhalefetin belediye başkanlarını, genel başkanlarını halk orada yuhaladı. Meydana bile sokmadı. 'Biz size inanmıyoruz. Siz bizi aldattınız. Şimdi utanmadan yine karşımıza çıkıyorsunuz.' dediler. Bölgede konutları, köy evlerini, ahırları peyderpey yapmaya devam ediyoruz. İnşallah bitirdikçe de bunları vatandaşlarımıza teslim ediyoruz." diye konuştu. Konutların alt yapısıyla, üst yapısıyla güven verdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Depremzede kardeşlerimizi en kısa sürede güvenli, huzurlu ve dayanıklı yuvalarına kavuşturmak için gece-gündüz koşturuyoruz. Sadece ziyaret ettiğimiz 5 ilimizde, kuralarını çekerek hak sahiplerine teslim ettiğimiz konut ve köy evi sayısı 31 binin üzerindedir. İnşallah 2 ay içinde deprem bölgesi genelinde 75 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Takip eden dönemde de her ay 15-20 bin civarında konut ve köy evini hak sahipleriyle buluşturacağız. Böylece temel atmanın üzerinden bir sene geçmeden inşaatları bitirme sözümüzü önemli ölçüde yerine getirmiş olacağız. Yıl sonuna kadar hedefimiz, 200 bin evi vatandaşlarımıza teslim etmektir. Ardından bu sayıyı süratle 390 bine ulaştıracağız. Yola devam ediyoruz. Hedefimiz, halkımıza hizmetlerimizi daha etkin bir biçimde ulaştırabilmek için yerel yönetimlerde halkımızın desteğiyle çok ciddi bir başarı kazanmak. Buralarda da çalışmalarımızı en güzel şekilde sürdürüyoruz." ERZİNCAN'DA MADEN OCAĞINDAKİ TOPRAK KAYMASI Erzincan'daki altın madeninde meydana gelen toprak kaymasına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, madende büyük boyutta bir heyelan yaşandığını, 600 civarında madencinin çalıştığı bu yerde 9 vatandaşın şu anda toprak altında olduğunu hatırlatarak, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. İlk andan itibaren Erzincan Valisi'nin bölgede bulunduğunu, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın bizzat AFAD'la birlikte olaya müdahil olduğunu belirten Erdoğan, kendileriyle BAE'ye gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ı da olay yerine geçmesinin faydalı olacağını düşünerek hızlıca bölgeye gönderdiklerini anlattı. Bugün itibarıyla İçişleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarının olayları yakından takip ederek çalışmaların koordinesini üstlendiğini bildiren Erdoğan, "Bu heyelanın teknik incelemeleri, soruşturmaları başladı. Soruşturmaların neticesine göre adımlar mutlaka atılacaktır. Bu aşamada önceliğimiz madencilerimize ulaşabilmek." dedi. "ÖYLE VEYA BÖYLE NE YAPARLARSA YAPSINLAR, HER ŞEY OLACAĞINA VARACAK" Seçimler yaklaşırken farklı yapıdaki terör örgütlerinin saldırılar gerçekleştirdiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bunlar her dönem, her seçim öncesi maalesef yaşadığımız olaylar. Öyle veya böyle ne yaparlarsa yapsınlar, her şey olacağına varacak. Şurada seçimlere 2 ay bile yok. Artık geri sayım başladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de partisinin grup toplantısında çok açık, net bazı hususları ortaya koydu. Aynı kanaatleri ben de paylaşıyorum. Muhalefet, özellikle mülteci meselesini gündeme getiriyor. Bunların hiçbirinden onlara ekmek çıkmaz, boşuna uğraşıyorlar. 31 Mart kesinlikle bazılarının siyaset sahnesinden tamamen silindiğini göreceğimiz gün olacaktır. Nasıl ki 28 Mayıs'ta bazıları silindiyse, bazıları şu anda yarım yamalak ayakta durmaya çalışıyorsa, bunların neticesi de benzer olacak." Teşkilatlarıyla yoğun bir şekilde gerek büyükşehirlerde gerek illerde, ilçelerde Cumhur İttifakı olarak çalışmalarını yaptıklarını kaydeden Erdoğan, şimdi de meclis üyeleriyle ilgili çalışmaların da Ankara'da genel başkan vekilleriyle yürütüldüğünü bildirdi. "İnşallah biz de kendilerine katılacağız." diyen Erdoğan, "Malum benim Samsun mitingim var. Samsun bizim için çok çok önemli. Ondan sonra Giresun, Ordu mitinglerimizi yapacağız. Böylece Karadeniz'i şöyle bir toparlayalım istiyoruz." ifadelerini kullandı. "FETÖ BATAKLIĞINI KURUTTUK, SİNEKLERİ TEMİZLEME İŞİMİZ DEVAM EDİYOR" FETÖ'yle irtibatlı olduğu gerekçesiyle ihraç edilen 450 hakim ve savcının Danıştay 5. Dairesince göreve iade edildiği sürece ilişkin düşünceleri sorulan Erdoğan, "FETÖ denen bu şer şebekesinin, terör yapılanmasının belini kırdık. FETÖ bataklığını kuruttuk ancak sinekleri temizleme işimiz daha devam ediyor." dedi. FETÖ'nün iç yüzünü anlatmaya, onlarla her alanda mücadele etmeye devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Mücadelemiz bitmiş değil. Son kukla da Türkiye'ye zarar veremez hale getirilene kadar devam edeceğiz. Yüzlerindeki değişik maskeleri yırtıp atıyoruz ve bunlar böylece meydana çıkıyor. Her kılığa giren bu iradesiz şarlatanların ensesinde olacağız. Fakat Danıştay'ın aldığı bu karara da sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu bu kararları hazmedemiyorum. Danıştay zaman zaman yapıyor, bu tür kararlarla bizi rahatsız ediyor ama Anayasa Mahkemesi'nin sık sık bu tür kararları alması bizi ciddi manada rahatsız ediyor. Mesela Anayasa Mahkemesi bir de BTK'yla ilgili bir karar almış. Hani bunun neresinden gireceksin? Nasıl böyle bir karar alınır? Biz de bu işin üzerine üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Danıştay'da da bu işin yine aynı şekilde takipçisi olacağız."

Uzay yolculuğu niye ertelendi?  Alper Gezeravcı uzaya ne zaman gidecek? Haber

Uzay yolculuğu niye ertelendi? Alper Gezeravcı uzaya ne zaman gidecek?

SpaceX, Türkiye'nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı'nın da üyesi olduğu Ax-3 misyonunun (ABD yerel saatiyle) 18 Ocak'a ertelendiğini açıkladı. SpaceX, sosyal medya hesabı X'ten yaptığı paylaşımda, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) bugün gerçekleştirilmesi planlanan Ax-3 misyonunun ABD yerel saatiyle 18 Ocak'a ertelendiğini duyurdu. Paylaşımda, "Ax-3 misyonunun ISS'ye fırlatılması için şimdi 18 Ocak Perşembe gününü hedefliyoruz. Bu ilave süre ekiplere uçuş öncesi son kontrolleri tamamlama ve araç üzerindeki verileri analiz etme imkanı verecek." ifadeleri kullanıldı. Konuyla ilgili olarak NASA'nın Florida'daki Kennedy Uzay Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenleyen yetkililer, fırlatmanın yarına ertelendiğini belirtmişti. FLAŞ İDDİA Fırlatmanın Dragon uzay aracının yeryüzüne iniş sırasında açtığı paraşütlerde yaşanan bir problem nedeniyle yaşandığı iddia edildi. SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI KACIR: FIRLATMA ERTELENDİ Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, sosyal medya platformu X'ten yaptığı paylaşımda, Türkiye'nin ilk insanlı uzay yolculuğunun ertelendiğini hatırlattı. Bakan Kacır, şunları kaydetti: "İlk astronotumuz Alper Gezeravcı'nın da yer alacağı fırlatma ertelendi. Hedeflenen fırlatma zamanı, 19 Ocak 2024 Türkiye saatiyle 00.49. Bu sürede fırlatma öncesi teknik kontrollerin tamamlanması planlanıyor. Astronotumuz Gezeravcı'nın bu tarihi misyonu başarıyla gerçekleştirmesi için heyecanla beklemeye devam edeceğiz." "GEÇ OLSUN, GÜÇ OLMASIN DİYORUZ" Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın uzay yolculuğu için ABD'nin Florida eyaletinde bulunan Mehmet Fatih Kacır, fırlatmanın ertelenmesine ilişkin canlı yayında AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Heyecanla ilk Türk astronotun uzay yolculuğunun başlamasını beklerken, fırlatmanın yaklaşık 7 saat kala ertelendiğini hatırlatan Kacır, bu misyonun Türk bilim tarihi açısından çok kıymetli olduğunu, özellikle çocukların ve gençlerin bu anı yaşamasını arzu ettiklerini söyledi. Son 1 haftada bu misyonu tüm Türkiye'ye duyurmaya gayret ettiklerini anlatan Kacır, bu heyecanın tüm millet tarafından paylaşıldığını gözlemlediklerini ve diri kalmasını dilediklerini vurguladı. Kacır, yapılan açıklamada, "fırlatma öncesi yürütülen teknik kontrollerin, gelecek 24 saat içinde tamamlanmasının planlandığına" yer verildiğini belirterek, yeni fırlatma zamanı olarak da 19 Ocak Türkiye saatiyle 00.49'un duyurulduğunu hatırlattı. Bütün teknik kontrollerde olumlu sonuçlar alınmasını ve fırlatmanın daha fazla gecikmeden gerçekleşmesini ümit ettiğini dile getiren Kacır, "Bu milletimizin çok uzun zamandır beklediği bir misyon. Türkiye ilk kez bir insanlı uzay misyonunu gerçekleştirmiş olacak. Şimdiye kadar çok sayıda ülke, astronotlarını Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderdi. Biz 2021 yılında Cumhurbaşkanımızın dünya kamuoyuna ilan ettiği, Milli Uzay Programı kapsamında ilk kez bir astronotumuzu gönderiyoruz. Geç olsun, güç olmasın diyoruz." diye konuştu. Gezeravcı'yı karantinada dün ziyaret ettiğini anımsatan Kacır, Gezeravcı'nın her zamanki gibi çok cesur, kararlı ve tarihi göreve hazır olduğunu gözlemlediğini aktardı. Herkesin heyecanına karşın Gezeravcı'nın sakin olduğuna işaret eden Kacır, Türkiye'nin ilk astronotunun, uzun yıllar Türk Hava Kuvvetlerine jet pilotu olarak şerefle hizmet ettiğini hatırlattı. "TÜRK ÇOCUKLARININ VE GENÇLERİNİN HAYALLERİ DE GÖKYÜZÜNÜN SINIRLARINI AŞACAK" Kacır, roket fırlatmalarında çok önceden yapılan teknik kontroller olduğu gibi fırlatma anına kadar gerçekleşen teknik kontroller de olduğuna dikkati çekti. Hava koşulları ve teknik kontrollerin, fırlatmaların ertelenmesi sonucunu doğurabildiğine değinen Kacır, "Burada yüzde 100 güvenlik anlayışıyla hareket ediliyor. Görünen hiçbir riskin bulunmaması gerekiyor. Havacılıkta ve uzayda bu konulardaki kurallar diğer alanlara göre çok daha sıkı. Arzu ediyoruz ki tüm teknik kontroller başarıyla tamamlansın ve Alper Gezeravcı beklediğimiz heyecan verici misyonunu sağlık ve başarıyla icra etsin." ifadesini kullandı. Tüm Türk çocuklarının bu görevi büyük heyecanla beklediğini belirten Kacır, okulların ilk döneminin son haftasındaki etkinliklerde Gezeravcı'nın gerçekleştireceği misyona ilişkin video gösterimleri ve bilgilendirme etkinlikleri yapıldığını anlattı. Her insanın çocukluğunda uzaya, astronot olmaya heves ettiğine işaret eden Kacır, şu değerlendirmelerde bulundu: "Maalesef şimdiye kadar bu heveslerimiz, hayallerimiz gerçeğe dönüşememişti. Şimdi bu misyonu hayırlısıyla gerçekleştirdiğimizde bunu izleyen, hafızasında bu misyona ait anılar biriktiren çocuklarımızın geleceğe çok daha özgüvenle yürüyeceğini ümit ediyoruz. Onların dünyasında, kendi ülkelerinden bir vatandaşın uzaya gitmesi, orada bir bilim misyonu icra etmesi çok olumlu ve kalıcı izler bırakacak. Böylelikle sadece Alper Gezeravcı değil Türk çocuklarının ve gençlerinin hayalleri de gökyüzünün sınırlarını aşacak." Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.İlgili konular

Hamsi ihracatı yüzde kaç arttı? Haber

Hamsi ihracatı yüzde kaç arttı?

Türkiye'nin 2023'teki hamsi ihracatı, 2022'ye göre yüzde 23 artışla 13 milyon 745 bin 45 dolara yükseldi. AA muhabirinin Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerinden yaptığı derlemeye göre, su ürünlerinde adından söz ettiren Türkiye'den geçen yıl 26 ülkeye hamsi ihraç edildi. Ocak-Aralık 2022 döneminde 11 milyon 137 bin 463 dolar olarak kayıtlara geçen hamsi ihracatı, geçen yıl yüzde 23 artarak 13 milyon 745 bin 45 dolara ulaştı. Miktar olarak da 2022'de 2 bin 102 ton olan ihracat, 2023'te 3 bin 54 tona ulaşarak önceki yıla oranla yüzde 45 arttı. İklimsel faktörler nedeniyle rekoltenin beklenen düzeyde olmamasına rağmen geçen yılı ihracat artışıyla kapatan hamsiye en çok talep Fransa, Belçika ve Almanya'dan geldi. Türkiye'den bu yıl Fransa'ya 4 milyon 831 bin 138, Belçika'ya 4 milyon 86 bin 121, Almanya'ya 1 milyon 349 bin 308 dolarlık hamsi ihraç edildi. 2022'nin aynı döneminden farklı olarak İsveç, Özbekistan, Irak, Moldova, Malezya ve Somali'ye de geçen yıl hamsi satıldı. "PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK DE ÇALIŞIYORUZ" DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, AA muhabirine, hamsinin su ürünleri sektöründe önemli bir ihraç ürünü olduğunu söyledi. Hamsi ihracatının geçen yılı yüzde 23'lük artışla kapattığına işaret eden Gürdoğan, "İklimsel faktörler nedeniyle rekoltenin beklenen düzeyde olmamasına rağmen ihracatımızda artış yaşanmıştır. İlerleyen günlerde hava durumuna bağlı avlanan ürün miktarındaki artışa göre ihracatımızın çok daha iyi noktalara geleceğine inanıyoruz. Hamsi ihracatından her dönem beklentimiz yüksek." diye konuştu. Gürdoğan, hamsi ihracatında sürdürülebilirliğin önemine de dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir sezon sıkı kontrolle avlanma yasağı getirilerek hamsinin bollaşmasını ve daha büyük boya ulaşmasını sağlayacak uygulamaların yerine getirilmesi önemlidir. Bu uygulamanın yerine getirilmesiyle hem ürünün bollaşmasına hem de sektör ihracatının sürdürülebilirliğine katkı sağlanacaktır. Bu durum sektör temsilcilerinin de en önemli talepleri arasında yer alıyor." Ahmet Hamdi Gürdoğan, ihracatta pazar çeşitliliğinin artırılmasına yönelik çalıştıklarını da sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.