Hava Durumu

Ehli kitap ve kibir ve inat!

Yazının Giriş Tarihi: 16.04.2021 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.04.2021 06:30

Şurası bir gerçek ki, Peygamberimiz (asm), kitap ehli kimselerin iman etmelerini çok istiyordu. Çünkü onların sözleri halk tarafından tasvip edilmekteydi. İman etmeleri için kafalarındaki her şüphenin silinmesini arzuluyordu. Bu sebeple Cenab-ı Allah, onun gönlünü sükuna kavuşturmak ve onu teselli etmek için şöyle diyordu:

"Allah'a andolsun ki, kıblene tabi olmaları için onları ikna etmek uğruna bütün ayetleri onlara getirsen, yine de onları ikna edemezsin; onlar sana uymayacaklardır. Sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin."(Bakara 145)

Onlar aslında "seni (peygamberi) çok iyi tanıyorlar; çocuklarını tanır gibi tanıyorlar. Buna rağmen onlardan bir gurup bildikleri halde hakkı gizliyorlar." (Bakara 146)

Evet mesele hak meselesi değil; mesele bir kin, inat, gurur, kibir, çekememezlik, kendini üstün diğer milletleri hor ve hakir görme meselesidir.

Yukarıdaki ayetlerde Cenab-ı Allah, "değerli peygamberini ve emin elçisini tehdit ediyor ki, ümmeti de Allah kelemına muhalefet etmenin, insanların isteklerine ve tutkularına tabi olmanın, İslama karşı, Müslüman olmayanlarla birlik olmanın ne derece tehlikeli olduğunu anlasın". (Furkan Tefsiri- mezkur ayetler)

Demek ki ehl-i kitap, peygamberi tanımadıklarından değil; bile bile, çocuklarını tanır gibi (vasıfları Tevrat ve İncil'de yazılı olduğundan) tanıyorlardı; lakin böyle bir peygamberin kendilerinden geleceğine inanıyorlardı. Çünkü kendilerini üstün ve Allah'ın seçkin kulu olarak kabul ediyorlardı. Bugün bile ehli kitap devletlerin tavır ve davranışlarına baktığımızda, bu ilahi tarifin mucizeliğini, keskinliğini, işaret ve belirtilerini görüyoruz. Allah'ın ehli kitabı bu şekilde tavsif etmesinden sonra, bunlarla medeni ilişkiler kuran Müslüman devletler ve Müslümanlar bu gerçeği her zaman göz önünde bulundurarak, medeni, içtimai, iktisadi ve diğer ilişkileri kurmalılar.

"Eğer (istedikleri gibi) onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler." (En'am 111. Ayet)

Hafız-ı Şirazi bu sosyal ilişkiyi şöyle beliğ bir ifadeyle dile getiriyor:

"Asayiş dü geti tefsiriyn dü harfest,

Ba dositan mürüvvet, ba düşmanan müdara"

Yani iki dünyanın rahat ve selametini iki harf tefsir eder, kazandırır; dostlarına karşı mürüvvetkarane muaşeret/ilişki ve düşmanlarına karşı sulhkarane muamele etmektir" (22. Mektup)

Ramazan-ı şerifin uyanışa, birliğe, dirliğe ve uhuvvete kapı açması dileğiyle Rabbim tüm müminlerin Oruçlarını kabul, kalplerini ve akıllarını hüşyar eylesin.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.