Geçenlerde önüme düşen bir makale dikkatimi çekti. Saliha Büşra Selman, ‘Etkili Öğrenmenin Sırrı Nedir? ’in üzerinde duruyordu. Beynimizdeki nöronlardan, sinaptik bağlantılardan kısacası beynimizin nasıl öğrendiğinden bahsediyordu. Öncelikle sizlere bu makaleyi okumanızı tavsiye ediyorum. Sonrasında yeniden bu yazımıza dönüp okumaya devam edebilirsiniz. Diyordu ki Saliha Büşra Selman yazısının bir bölümünde:
“Bu mekanizma, öğrenmede bir bilgiyi bilmenin ötesinde bir sürece işaret ediyor. Bu süreç, oluşan bağın tekrar tekrar aktive edilmesiyle –tekrar etmek- ilgili. Dikkatimizi sürekli olarak neye verdiğimiz, kendimizi tekrar tekrar ne ile meşgul ettiğimiz bu süreçte belirleyici. Tekrar ettiğimiz bilgi, beyinde o bilginin nöral bağlantısını güçlendirmekte ve bu bağlantısı güçlenen nöral yollar günlük hayatımızdaki düşünce, duygu, davranış biçimlerimizin temelini oluşturmakta. Böylece günlük olarak ne ile ilgilendiğimiz, beynimizi yapısal olarak şekillendirmekle kalmayıp düşüncelerimizi, davranışlarımızı, kararlarımızı anbean etkileme potansiyeline sahip olmakta. Tekrar ettiklerimiz, bugünümüzü ve geleceğimizi şekillendirmekte ve bunu beynin içindeki sinaptik bağlantılar yoluyla yapmakta.”
‘Tekrar etmek’ önerisini sıkça duyarız eğitimcilerden. Fakat bu öneri çoğu zaman dersler üzerinden sunulur bizlere. Matematik, coğrafya, ingilizce… Tekrar ettikçe unutmaz, tekrar ettikçe zihnimize kazırız. Ve sonuçta yüksek puanlar alırız. Fakat hiç birimizin aklına ‘tekrar etmek’ önerisini günlük hayatımıza adapte etmek gelmez.
“Çocuğuma çok bağırıyorum.” der bir anne.
Başka bir anne: “Dayanamıyorum, çocuğumun poposuna bir şaplak atıveriyorum.” der.
Eşler birbirlerine öfkelendiklerinde sonunda pişman olacakları ağıza alınmayacak sözler sarfederler kimi zaman.
Bir baba: “Çocuk olduğunu biliyorum ama kendime engel olamıyorum.” der.
Hususi ebeveynler çokça yakınır kriz anındaki bu patlamalarından.
Peki, bu tür davranışlarımız da kriz anında verdiğimiz tepkileri tekrar etmemizden kaynaklanıyor olabilir mi? Çocuğumuzun üç olumsuz davranışına bağırdıysak dördüncü olumsuz davranışında farklı bir tepki bekleyebilir miyiz kendimizden? Hatta bir zaman sonra görürüz ki çocuğumuzun aslında ‘problem’ diye nitelendirmediğimiz davranışında bile ‘alışkanlıktan’ bağırır buluruz kendimizi.
Beynimiz öğrenir sevgili ebeveynler, tekrar ettiğimizi öğrenir. O zaman hem kendimiz adına hem de çocuğumuz adına yapacağımız en sağlıklı şey sevmediğimiz ve aslında olmaması gereken davranışlarımızı tekrar etmekten vazgeçmek, olması gereken davranışlarımızı tekrar edip beynimize öğretmek.
İrade, sabır ve dua ile…
Karar vermekten daha zor olan bir şey varsa o da karar vermemektir. Bunu bir örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım. Yakınlarımdan biri tatile gitmek istiyordu. Bunun için belli kriterleri vardı: Muhafazakar bir yer olmalı, fiyatı uygun olmalı, boykot ürünler satmamalı, çok uzak yer olmamalı, çocukl
Olumsuz duygular hissetmek bizi çok rahatsız eder ve bir an önce o rahatsızlıktan kaçmak isteriz. Bazen telefona sarılırız, bazen dizi izleriz, bazen de uyuruz. Hepimiz kendimize bir kaçış yöntemi buluruz. Bu kaçış aslında bir baş etme yöntemidir. O olumsuz duyguyu yaşamamak için bir yol buluruz. Am
Çocukluğumuzu hatırlıyorum da kahvaltımızı yapıp dışarı çıkar, günümüzü dışarıda geçirir, akşam ezanı okunurken annelerimizin: “Hadi artık içeri girin ezan oldu!” demeleriyle içeri girerdik. Şimdi ise tam tersi: “Hadi biraz dışarı çık!” demek zorundayız çocuklarımıza. Tabii ki bunun başkahramanı: Te
Şöyle bir tabir var ya hani… x şey seni ya rezil eder ya vezir eder. Bunu ben biraz daha dönüştürüyorum ve diyorum ki: “Dilimiz bizi ya rezil eder ya vezir eder!” Kullandığımız dilin yani kelimelerimizin, seçtiğimiz cümlelerin çok ilginç işlevleri var. Ve gerçekten hayatımızı etkileyecek düzeyde… B
İnsanların bize karşı, diğer insanlara ve topluma karşı yaptığı hataları gördüğümüzde öfkeleniyoruz. Bu öfke onları düzeltme arzusunu ortaya çıkardığı gibi tamamen o insanlardan uzaklaşmayı veya onlarla tartışmayı da arkasından getirebiliyor. Burada iki durum ortaya çıkıyor. İlki bizler, karşımızda
Çay mı kahve mi içersin? Bu iki alternatif sorulduğunda doğal olarak bu ikisinden birini söyleriz. Mesela limonata içmek istiyorum gibi bir talepte bulunmayız. Peki ya ben çayı da kahveyi de sevmiyorsam? Böyle bir durumda ikisini de içmemek gibi bir seçeneğim de vardır. Fakat hadi ayıp olmasın diye