Yoksulun Payı ve Allah Rızası:
En'am 141, 142: (Bir önceki ayette helâli haram, haramı da helâl saymaktan ve de rızık ve bereket endişesiyle yanlış işler yapmaktan bahsettikten sonra) "...(Oysa) Allah insanlara sayısız nimetler bahşetmiş ve onlardan yararlanmayı helal kılmıştır. (...) Verdiklerini Allah'ın bir nimeti olarak bilin, onlardan yararlanın(yiyin, için) ama israf (da) etmeyin ve hasat gününde(elde edildiklerinde, toplandıklarında, biçildiklerinde, üretildiklerinde) bu nimetin hakkını (vergisini, zekâtını, sadakasını) verin. Onlarda yoksulların payları olduğunu unutmayın! (Aksine davranarak, ihtiyaç sahibinin nimet hakkını yiyerek, ancak) şeytana yakışacak işler yapmayın."
Kur'an iyi ve erdemli insanın vasıflarından bahsederken bu konuyu (nimeti, zenginliği paylaşmayı) fevkalade hümanist bir anlayışla (imanın şartlarından hemen sonra) birinci sıraya koymaktadır.
Bakara 177: ...Erdemli (muttaki) kişi; çok sevdiği dünya malını (bu mal-mülk-kıymet her neyse çok sevdiği de olsa!) yakınlarına (ihtiyaç sahibi olan akraba, komşu!), yetimlere, yoksullara, yolda-sokakta kalmış gariplere, dilenenlere, boyunduruk (siyasi-ekonomik-fiziksel baskı, esaret) altında bulunan çaresizlere (içinde bulundukları zor durumdan kurtulmaları için) veren... (sonra) namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, (...) dir."
Burada önemle dikkat edilmesi gereken nokta, ayetin devamında açıkça görüleceği üzere, ilahi mesajın nimeti-zenginliği paylaşmayı dinin temel direklerinden olan namazdan ve hatta İslam'ın beş temel şartından biri olan zekât vermekten bile önceye almış olmasıdır. Naçizane, buradan çıkarımım; "zenginliği-nimeti (kendiliğinden) paylaşma ile (zaten zorunlu olan) zekât vermenin ayrı unsurlar olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağıdır."
Bir de bu ayetin başında "(Ey ibadet edenler!) İyi ve erdemli insan olmak için (yalnızca) yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz yetmez" denmektedir ki müfessirler bunu; kıble konusunda Hz.Peygamber'le tartışan Yahudilerin ibadetleri sırasında başlarını kuzey-batıdaki Beyt-i Makdis'e, Hristiyanların doğuya ve Müslümanların da namaz sonunda önce batıya ve akabinde de doğuya çevirmeleri şeklinde yorumlamaktadırlar... Benim bunlardan çıkarımım ise; "Allah rızasına haiz muttaki (erdemli) bir insan olmak için sadece namazkılmanın ve diğer ibadetlerin yeterli olmayacağı, dünya malının (Allahın verdiği helal nimetlerin) de mutlaka (çevremizden başlayarak) ihtiyaç sahipleriyle paylaşılmasının gerekli, hatta zorunlu olduğudur. "
Allah kitabında yardım yapmayı rızasını kazanmak için baş unsurlardan bir saymaktadır. Mesela; Bakara 215: (Resûlüm!) Sana (Allah'ın rızasını kazanmak üzere hayır için) ne infak edebileceklerini soruyorlar. Onlara de ki 'İnfak(kendi emeğiyle, alın teriyle kazanılanlardan veya miras yoluyla geçen zenginlikten ihtiyaç sahiplerine bağış yapmak) edeceğiniz mal-mülk-zenginlik ana, baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir..."
Benzeri hükümler Nisa 36, Nur 22, Rum 38, Zariyat 19, Me'ariç 24-25, Beled 14-16, Duha 9-10'da da mevcuttur.
Kur'an'da İhtiyaç sahiplerine yardımın kapsamı o kadar geniş tutulmuştur ki parasızlık sebebiyle evlenemeyenleri evlendirmeyi bile içerir. Nur 32: "Fakir de olsalar bekâr gençlerinizi ve evlilik sorumluluğu taşıyabilecek erkek ve kadın esirlerinizi (köle ve cariyelerinizi, onlara yardım edere) evlendiriniz. Şunu biliniz ki Allah lütfunda sınırsızdır ve kime ne bolluk-bereket vereceğini çok iyi bilir."
Yardımların Gizli Yapılması:
Bakara 271: "...Eğer onları(yardımlarınızı) gizli olarak ihtiyaç sahiplerine verirseniz, işte bu (gösteriş-riya olmaması bakımından) sizin için daha hayırlıdır..."
Bakara 273: "Yardımlar (aynı zamanda) kendilerini Allah yolunda (hizmete, ilime, tebliğe) adamış olup, (bu sebeple geçimini sağlayamayanlar) içindir ki onlar utanıp isteyemezler, insanlar da onları zengin (ihtiyaç sahibi değil!) zanneder!"
Allah Yoksula Yardım Edeni Ödüllendirecektir:
Bakara 274: "Mallarını (Allah'ın ona verdiği nimetleri, zenginliklerini) Allah yolunda (hayırlı işlere) harcayanlar (kullananlar) var ya! İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır; onlara (dünya ve ahrete yönelik) hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır..."
Allah yoksula-ihtiyaç sahibine yardım etmeyi yaptığımız hataların cezasından kurtarmak veya eksiklerimizi tamamlamak babında kullanmamıza da imkân tanımaktadır:
Bakara 184: "Oruç tutmaya gücü yetmeyenlere (tutamadıkları her gün için) bir yoksulu sabah akşam doyurmak..."
Maide 89: "...Kasıtlı olarak yaptığınız yeminleri bozmanın kefareti (sizin yediklerinizden, içtiklerinizden) on yoksulu doyurmak, yahut giydirmek veya bir köleyi azad etmektir...
(Benzeri bir hüküm Beled 14-16'da da vardır)
Kimlerin Yardımı Kabul Edilmez?
Allah yolunda olmayanların ve yapacağı yardımı bu niyetle yapmayanların (çünkü bunu helal olmayan bir yolla kazanmış ve muhtemelen kendi kötü emelleri için yapmışlardır!) yardımı kabul edilemez:
Tevbe 53: (Aslında zafer kazanmalarını istemeyen Münafıklara hitaben) "De ki (sefer için) yapacağınız (sözde) yardımlar ne sebeple-niyetle olursa olsun asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasık (Allahın emir ve yasaklarına uymayan, günah işleyen, haram yolla mal-mülk edinen!) bir topluluk oldunuz."
Kıssadan Hissem:
Hani konuyla ilgili olarak belediyelerin isimlerini taşıyan kocaman afişler, üzerinde başkanların-siyasilerin nedense hep gülen (sırıtan demek istemedim!) fotoğrafları olan şehrin en görünür yerindeki bilbordlar, TV'lerdeki bilmem hangi seanslar, seçimlerdeki kömür vesaire yardımları, bağış yapılan binanın böğründe yazılan kocaman ismiler aklıma geliyor da...