Geçen gün bir akrabamızın evine ziyarete gittik. Güzel büyük geniş zeytin ve incir ağaçlarının içine minik kendilerine göre bir ev yaptırmışlardı zamanında. Bursa'nın içinde ama değil gibi köyde gibisin ama şehirdesin. Çoğumuzun hayali mis gibi bir yer.
Malum hem şehirden kopamıyoruz ama köy hayatına da özlem duyuyoruz. Bahçeli bir ev etrafı ağaçlarla çevrili hele birde bu ağaçlar meyve ağaçları olursa tadından yenmez. Köpeğidir kedisidir tavuğu dur...
Hem mahremiyet hem rahatlık hem temiz hava hem genişlik.
Çoğu insan buna özenir özlem duyar. Üstüne bonus şehirdesin üstelik, az ileride her daim otobüsün geçiyor.
Arayıp da bulamadığımız şeyler bunlar.
Bir de bayılırım ben bahçelerinin önü arkası etrafı full zeytin ağaçlarıyla dolu. Anlayacağınız bizim için bulunmaz nimet.
Gel gelelim olaya; Araziler komple satılmış müteahhite. Site olacakmış oralar bütünüyle.
O kadar üzüldüm ki. O zeytinle meyve ağaçlarıyla kaplı kocaman araziler duzlenecek de beton yığınlarıyla kaplanacak.
Çok kötü dönülmez üzücü bir döneme doğru bayır aşağıya tepetaklak gidiyoruz bakalım. Hayrolsun da diyemiyorum hayır değil sonu apaçık belli halimizin.
Güzelim Bursa'nın yemyeşil diye namı olan Bursa'nın el birliği ile içine ediyoruz. El ele verip tüm yeşilliklerini istekle bir bir yoluyoruz. Ben kendim bile ara ara söylenirim "mesela bizim burada ne işimiz var.
Yunuseli de oturuyorum, normalde buralar full zeytin şeftali armut erik ağaçlarıyla kaplı bir verimli ova olması lazımdı. Bu evlerin bu koca koca binaların burada ne işi var? Öyle bereketli topraklar bu topraklar ki. Her santiminden nimet fışkırıyor. Ama biz sanki buna gıcık olmuşçasına bir inatla nerede nimet var orayı mahvetme hevesindeyiz.
Çok üzüldüm dönerken, ağaçlara baka baka geldim, gözüm arkada kaldı.
Verimli topraklarımız var diye övünüyorken toprak kalmadı elimizde.
Yeşil Bursa oldu sana beton Bursa.
Özellikle zeytin ağaçlarının meyve ağaçlarının kesinlikle ellenmemesi taraftarıyım. Hatta özel olarak koruma altına alınmalılar.
7 sene olacak ben Yunuseli'ne taşınalı 7 senede öyle değişti öyle doldu ki uzun süre geçemediğim bir yeri bir dahakine tanıyamıyorum. Her defasında her gördüğüm yere şaşırıyordum. Geldiğimde az da olsa serpme zeytinlikler vardı aralarda şimdi izi bile kalmadı.
Bu benim kafama çok takılıyor bilmiyorum.
Bana göre bu bir insanı yok etmekle aynı ayarda. Katliam derecesinde bir şey bu.
Tamam mal mülk de önemli tamam insan da istiyor şöyle güzel bir yeri evi olsun yeni temiz olsun, anlıyorum ama başka da bir çözüm bulunabilir, başka bir yerden yer verilebilir teşvik edilebilir. Kısacası bir hal çaresine bakılabilir.
Yeter ki istesin insan yeter ki yaşatmak istesin.