Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ve gerçekten geldiler...

Yazının Giriş Tarihi: 19.06.2025 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2025 16:28

Şaka maka, ateş çemberi daralıyor. Komplo teorisiydi, masalarımıza çerezlik konuydu, yıllardır esprilere meze olmuş bir meseleydi. Gülerken gülerken bir baktık, bu noktadayız.
Çok hakkını yedik Erbakan Hoca’nın; hepimizden şikâyetçi olmasa bari. Çok dalgasını geçtiler, çok canını yaktılar adamın zamanında. Ne öngörüymüş arkadaş, nasıl bir kafa yapısıymış? 50-60 yıl önceden adım adım her detayıyla tahminde bulunmak da neyin nesi? Bir insanın her dediği de çıkar mı yani? Nasıl bir beyin taşıyormuş diye düşünmeden edemiyorum.
Artık gizli saklı hiçbir şey de kalmadı. Adam çıkmış, “Finali Türkiye ile yapacağız,” diyor hiç çekinmeden, normal bir şey diyormuşçasına.
Netanyahu çıkmış, “Sizi temin ederim ve garantisini de veririm ki Osmanlı İmparatorluğu bir daha kurulmayacak” diyor. Biz de mal mal bakıp “Ne alaka şimdi?” diyoruz. Adamların bize, bizim kendimizde olmayan inançları var gerçekten. Baksan, bizim halkımızda öyle bir sevda yok; ama adam hâlâ bunun korkusunda, hâlâ bunun lafını yapıyor. Biz de öylece kalakalıyoruz.

Fark ettiyseniz, kimsenin gıkı çıkmıyor artık. Komplo momplo, hayal oldu. Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz dolu. Hem de ateş çemberiyle dolu. İnkâr edip duruyordum ama benim de kaçacak köşem kalmadı. O ateşin bize sıçramama ihtimali neredeyse sıfır.
İlmek ilmek işledi adamlar planlarını; yıllardır gözümüzün içine baka baka.
Bir baktık, kaçacak delik kalmamış. “Aaa, zamanında güldüğümüz şeyler meğer gerçekmiş.”
Ee, bunu tek tahmin eden de gitti çoktan. Hem de muhtemelen küskün gitti.
Gözümüzün önünde bir şeyler oluyor, ciddi bir şeyler...
Aslında çok da inancımız yok şu an görünürde olanlara. Kimsenin güveni yok İran-İsrail ilişkisine.
Evet, bombalar atılıyor karşılıklı ama yine de ikna olamadık biz.
Sadece bizde değil üstelik; tüm dünya olamadı. Yine de soluksuz izliyoruz.
Dünya tedirgin tabii; “3. Dünya Savaşı’nın ayak sesleri” diyorlar.
Bizim işimiz daha zor; kaldık mı aralarında.
Güle oynaya bu noktalara geldik ya, ona yanıyorum ben.
Göz göre göre oldu tüm olan bitenler.
Adamlar gözümüzün içine baka baka girdiler dibimize de; laf çakmalara, alttan alttan tehdit etmeye bile başladılar.
Biz de ağzımızda bir laf: “Biz kimselere benzemeyiz, hele bir ayak bassınlar buraya...”yla başlayan cümleler.
Sıkıntı burada ya zaten; adam ayak basmak istemiyor ki. Biliyor basamayacağını zaten.
O, karşıdan kılını dahi kıpırdatmadan yapmak derdinde işini. Öyle de yapacak.
Ne zaman adam gibi savaştı ki, şimdi savaşsın?
Her işi kandırmaca, her işi alavere dalavere, ip cambazı adamlar...
Bizim bildiğimiz bir yol var; onlarda bu yol hariç her yol var ve her şey mübah.
Bizim bildiğimiz yolu da artık kullanan yok.
Muhtemel, kesin sona hazır mıyız bilmiyorum.
Sanırım hâlâ inkâr aşamasındayız hep beraber; yokmuş gibi davranıyoruz, öyle yaşıyoruz.
Ama geldiler, hemen bir karış altımızdalar.

Şaşırmamak elde değil; sen bilmem kaç yüzyıl bu toprakları nasıl yönettin mesela?
Bir de şeye çok uyuz oluyorum, beynim uyuşuyor duydukça:
Hâlâ orada burada “çöl, çorak topraklar, normalde petrol çıkınca değer kazandı...” gibi laflar ediyorlar.
Bu kadar cahillikle biz bence bu yıllara iyi gelmişiz, diyorum.
Bu kadar kafasızlık, beyinsizlikle iyi ayaktayız biz.

Medeniyetin beşiği diyoruz, Mezopotamya diyoruz, bağlar meralar diyoruz, bilmem kaç medeniyet geçmiş bu topraklardan diyoruz; “Dünyanın kalbi, gelişimin göbeği” diyoruz...
Acaba bu bahsedilen toprakları bunlar neresi sanıyorlar? Cidden Avrupa falan mı?
Afrika’yı da böyle lanse ettiler ya dünyaya: açlık, sefalet içinde, bereketsiz, susuz, değersiz...
Biz de yedik, öyle sandık, önemsiz belledik, umursamadık böylece.
Adamlar talan ettiler, içinden geçtiler koskoca kıtanın.
Ee, hâlâ Türkiye’yi deveye binip gezen insanlar diyarı sanıyorlar.
Ömrümde hayvanat bahçesi dışında deve görmedim ben ama öyle biliniyorum.
Neden? Hiç düşündünüz mü?
Tesadüf mü? Tabii ki hayır...

Afrika misali, yeni keşfedilen Amerika kıtası zamanı misali, çölden ibaret sandığımız Ortadoğu misali...
Biz ya, biz bile Halep’i, Bağdat’ı, Gazze’yi yıllarca hep çöl sanmadık mı?
Gazze dediğin yer, Antalya’yla eşdeğermiş meğer.
Yıl olmuş kaç, daha yeni anlıyor, yeni görüyoruz.
Bu bizdeki nasıl bir ayakta uyumak, onlardaki de nasıl bir beceri bu?
Adamlar strateji dehası olmuş çıkmış; ilmek ilmek işlemişler tüm dünyayı.
Şaka maka derken geldiler sonunda kapımıza kadar. Mevlam selamet versin canım ülkeme...

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.