Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tek gerçek

Yazının Giriş Tarihi: 28.12.2024 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2024 15:37

Bir dizi çıktı, millette müthiş etki yarattı bir reklam afişiyle.

Bir afişle tüm reklam işini hallettiler.

İlk gördüğümde bende tepki verdim gerçekten.

"Ölünce beni kim yıkayacak?..."

Ne kadar ürkütücü hakikaten.

İnsanoğlu ölümü hiç düşünmek istemiyor hep gerilere atıyor hayatın en önemli gerçeğini.

Ölüm ihtimalini, bir gün başımıza geleceğini hiç hatırlamak istemiyoruz. Ve bunu bize hatırlatacak her şeyi silmeye, gözümüzün önünden kaldırmaya çalışıyoruz.

Haliyle bu reklam fikri de kimsenin hoşuna gitmedi. Bunu görmek, haliyle düşünmek itici ve ürkütücü geldi. İstemedik. Ben dahil.

"Eee ama bu da nedir yani, olacak iş mi? Sırf reklam için neler yapıyor bu insanlar..."

İnsan psikolojisi, çocuk psikolojisi falan filan sıraladık.

Sonra düşündüm, durdukça meğer benim de beynimin bir kenarına kazınmış ben fark etmeden. Ve herkesin de.

Sanki dünya çok güllük gülistanlık da psikolojimizi bozacak bir bunu bulduk.

Her yer ateş kuyusu, dünyanın her köşesi cehennem çukuru gibi. Günde kaç çocuk öldürülüyor bilinmiyor bile. Canlı canlı, insanlığın gözünün içine baka baka insan yakılıyor bu dünya dediğimiz yerde.

Bir babaya evlatlarının parçalarını bir poşete toplattırıyorlar bu dünyada.

“En azından yerleri belli olsun çocuklarımın” diyor adam, ziyaret edecek bir mezarları olsun...

Hapishanede doğup daha gün yüzü görmemiş, babaları kim belli olmayan çocuklar var bu alemde.

Aman bizim psikolojimiz bozulmasın ama. Sanki psikoloji diye bir şey kaldı da!

Hala kendimizi kandırıyoruz, gözümüzün önündekileri görmemek için kırk takla atıyoruz. Kendi kendimize tekrarlıyoruz; "Hayır dünya çok güzel bir yer, yaşanılası bir yer..."

Değil!

Ama gitmesi hatta bunun eninde sonunda da gerçekleşecek olması ve kaçışımızın olmayışı bizi mahvediyor.

Bu kadar kirli bir dünyada yaşamak için can atıyoruz. Bu cehennemde yaşaması değil de buradan gitmesi zor geliyor bize.

Zor... Kolay değil.

İnsanoğlu ölüm korkusuyla doğmuş. Ama aslında bizim iyiliğimize bu ölümü hatırlamak meselesi.

İnsanı daha sakin, daha aklı başında, daha gerçekçi, daha merhametli yapar.

Ölümü görüp de istersen bunları olmaz.

İşte bu işimize gelmiyor, bizi bu ihtimal durduruyor. Daha merhametli ve daha gerçekçi olmak istemiyoruz. Bu yüzdendir ölümden olabildiğince kaçmamız.

İşimize gelmiyor böylesi.

Daha sakin, daha düşünceli, daha gerçekçi, daha insan gibi, daha hevessiz, daha az iştahlı...

Çok getirisi var ama bu getirilerde gözümüz yok bizim. Bizim almakta, yemekte, tatmakta, azmakta, sapıtmakta, doymamakta gözümüz var.

Ölüm fikri ve gerçeği hepsine set çekiyor. Bir durgunlaşıyorsun bir gerçeğe dönüyorsun. Sonra diyorsun; “Ben gelip geçiciyim, şuan ne yapıyorsam çok gereksiz çok önemsiz.”

Çünkü önümde daha önemlisi var.

Ölümü bilerek yaşamak...

Hem çok zor hem çok kolay...

İkisini aynı anda ama farklı kulvarlarda yaşamak, deneyimlemek.

Çoğu zaman olabildiğince kaçıyorum bu fikirden. Alın size bir öz eleştiri.

Bende insanım ve çok korkularım var bu konuyla ilgili. Ama bir yanımda yenmek istiyor çünkü kaçışım yok ki.

Keşke becerebilsem içimdeki bu korkuyu daha makul bir seviyeye düşürebilsem. Tamamen yenmenin imkanı yok ama bununla baş edebilen var. Bununla yaşayan var, kabullenen var, daha az korkan var, nefsini minimuma indirgeyen var...

Bunu becerebilene büyük imreniyorum. Çünkü belki de en büyük korkularındandır bu konu. Çoğumuz gibi.

Kaçışının olmadığını bildiğin şeyden de olabildiğine kaçmaya çalışmak çok saçma yani. Saçma olduğunu bile bile kaçmak daha da beteri.

Velhasılkelam, bu cümleye gelene kadar bizim psikolojiyi bozacak çok detay var bu alemde.

Olumsuzluklar psikolojimizi bozmamalı diye düşünüyorum. Bu sözüm önce kendime. Yani çuvaldızı ilk kendime batırıyorum.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.