Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Polyannacılığın lüzumu yokmuş

Yazının Giriş Tarihi: 16.08.2025 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.08.2025 15:35

Sosyal medyada dolaşırken bir videonun altına yapılan yorumların birinde bir yorum okudum: “Yıl olmuş 2025, hâlâ helal kesim falan diyorsunuz ve üstelik arıyorsunuz.” demiş.

Uzunca bakıştık bu cümleyle. Suçlamış...

2025’te helal kesim arayan kim varsa küçümsemiş.

Duygusuzmuşçasına bilmem kaç kere okudum bunu. “Anlamaya çalıştım.” demeyeceğim size çünkü bundan aşırı yoruldum. Enteresandır, bu cümleden bu çıkarımı çıkardım.

Yorulduğumu fark ettim ve vazgeçtim bir anda.

Anlayışlı olma konusunu cıvıttığımı anladım ansızın. Her anlamda ama...

Baktım, karşımdaki saçma sapan şeyleri bile mesele etme kıvamında, ben neden debeleniyorum acaba kendi kendime? Saçma değil mi?

Tek başına, tek taraflı iş mi, çaba mı olur?

Milletin takıldığı konulara bak.

Bir şey daha fark ettim ki, şaşırma yetimi de kaybetmişim.

Şaşırmadan, öyle bomboş, hissiz bakıştık.

Şaşırmak yerine başka şeyler hissettim bir anda.

Böyle tak diye: “Durumlar çok kötü... Sandığımdan da kötü... Öyle umduğum gibi de olmayacak belli ve bu en ufak örneği.” düşüncesi yerleşti içime.

Bir şeyler koptu ama şu an tam olarak neler koptu, kestiremiyorum, inanın.

Kendimin bile kendimden haberi yok; enteresan bir hâl.

Sadece:

“Bir yağmur yağsa da rahatlasak, bir temizlensek, bir akıp gitse üzerimize yapışan toz toprak... Yapış yapış, her yerimiz dolu. Bir arınsak...” dedim dışarıyı izleyip.

Acayiptir, o an çok yağmur çekti canım.

Şöyle şakır şakır yağsa da ben de koşup adam akıllı ıslansam istedim.

Rahatlamak istedim.

Çok can sıkıcı olmayı bile geçti bu durum artık.

Artık sapıtmaya vurdu iş.

Daha önce hiç helal gıdayı küçümseyeni görmemişti bu gözler.

Gerçekten enteresan bir kafa yapısı bu hâller.

Mesela, bana dokunmayan çoğu şey beni ilgilendirmez. Çok da abes değilse “bana ne” der geçerim.

“Herkes kendi bilir işini.” derim, uzaklaşırım.

Milletin ne düşündüğüyle, ne aradığıyla, ne yiyip içtiğiyle işim yok.

Olmamalı da zaten.

Gözüme gözüme sokulmadığı, inadına inadına iş yapılmadığı takdirde kendi hâlinde yaşayan bir insan evladıyım ben.

Benim de kendime göre doğrularım var, yaşantım var, bir çizgim, bir inancım, bir yolum var. Herkes gibi.

Ama artık “milletin ne yiyip içmek isteyeceğine de burnunuzu sokmazsınız.” diye düşünmüş olmalıyım ki, bu kadarını da beklememişim demek ki.

Büyük aydınlanmalar yaşadım.

Bazen şoka uğramak, umduğunu bulamamak, verdiğin emeğin boşa gittiğini görmek veya herhangi bir iyi niyetinin kimse tarafından değer görmemesi, ilk bakışta şer gibi görünür.

Ama iyidir...

Arada muhakkak gereklidir.

Çünkü benim gibi insanların bu şekilde uyanma yetileri vardır, maalesef.

Biraz acıtır bu şekil ama ben mesela başka türlü ayılamam bir şeylere.

Beni böyle çarpman lazım ki benim gözlerim açılsın.

Sanırım o an bu oldu bana.

Açıldı gözlerim bir anda, fal taşı gibi.

Güzel bir aydınlanma yaşadım.

Ortalarda “Polyanna”msı gezinmenin hiç gereği yokmuş, mesela.

Bazen haddinden fazla iyi niyet bile insana zararmış;

Keskin sirkenin küpüne zarar ettiği gibi.

Hem kendine hem çevresine zararmış hem de...

Neyse işte, bir yağmur yağsa da rahatlasak; adam akıllı, cümbür cemaat, güzelce bir arınsak.

Suyumuz da bitti hem...

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.