Bir hal oldu şu dünyaya farkında mısınız?
Kendi halinde edebinle kendi yağında kavrulup gitmek külfet oldu. Yapamıyorsun yok olmuyor oldurmamak için her yol deneniyor gibi geliyor artık bana.
Ya da bu düzen hep böyleydi de ben daha yeni yüzleşiyorum orasını bilmiyorum artık.
Ama sevmedim bu yüzü.
Beni benimle kesinlikle bırakmıyorlar sanki bu kural üzerine kurulmuş gibi tüm sistem.
"Kopma bizden, kopama..."
Bir şekilde ipi ellerinde tutmak istiyorlar.
Öyle bir hale geldik ki gezmeye bile kredi çeker olduk. Ev araba oraları artık çoktan geçtim. Geçmedim de geçemiyorum da hadi geçtim sayalım. Adam tatile çıkacak 1 sene taksidini ödüyor, bak bu benim için çok can sıkıcı. Borç bana pranga gibi geliyor. Ama sanırım artık sadece bana öyle geliyor çünkü sanırım sıcak bakmayan yok etrafımda artık, bulaşmayan yok, batmayan yok bu bataklığa. Öyle rahat öyle kolay öyle basit oldu ki bu iş. Normal bir şeymiş gibi hayatını karartmıyormuşsun gibi anında şak diye koyuyorlar önüne parayı. Takıyorlar bileğine kelepçeyi ömrün boyunca kelepçeyle geziyorsun.
Öyle birini yakinen tanıyorum tüm o süreçlere şahitlik ettim hayatını nasıl etkilediğini bizzat gördüm hala da görmeye devam ediyorum. Hem üzülüyorum hem aynı seviyede kızıyorum.
Bile bile hala devam edip yine de ağlananlara ayar oluyorum uzaklaşıyorum.
Ama çok kızgınım. Bu kadar kolay olmasına ulaşılabilir olmasına bu kadar hayatımıza girmesine her taşın altından faiz çıkmasına onsuz adım atılmasına izin verilmemesine...
Ben tertemiz batmadan çıkmadan dürüst bir şekilde kandırılmadan bir mülk sahibi olamıyorum. Ben kimim alt kesim orta kesimim ben. Bana hiç hak tanınmıyor mesela. Eninde sonunda kapı oraya çıkıyor. Hayatın her alanında bu böyle ama her delikten bu çıkıyor adım atamaz olduk bunsuz. Hadi diyorsun en azından ev için mesela TOKİ var oradan kendime göre bir şey bulabilirim. Bende mal ev sahibi olabilirim kendi yağımda ben de kavrulabilirim. Bi bakıyorsun Aa ne mümkün orada da aynı düzen. Halbuki kuruluş amacı bendim, benim gibilerdi. Benim için kurulmuştu, bana kolaylık için bu yola çıkılmıştı.
Yani işin özeti bana yol yok bu alemde. Bana deniyor ki tek bir yol var canın isterse. Ya batacaksın bu bataklığa ya sayacaksın yerinde.
Kızgınım...
Buna sebep olan buna ortak olan herkese kızgınım. Bana yol bırakmayan temiz sıkıntısız dosdoğru yaşamama mümkunat bırakmayan herkese kızgınım.
Ama batmaktansa yerimde saymaya razıyım. Ortak olmamak için çok büyük çaba sarf ediyorum. Canım sıkılmıyor mu sıkılıyor ama bana göre doğru iyi sağlıklı yaşam bu. Ama büyük zorluk mu evet bu zamanda böyle yaşamak çok büyük zorluk. Şöyle düşünün her yer mayınlarla kaplı sende basmamak için kırk takla atıyorsun, her adımını temkinli atarak yaşıyorsun.
İnsanın kendi memleketinde inandığı dini kurallar çerçevesinde dosdoğru bir çizgi üzerinde yaşamak için böyle zorlanması içler acısı.
Kent yaşamının o çok arzuladığımız, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız ve asıl yurdumuzu bırakıp şehirlere göç ettiğimiz bu düzenin tüm olumsuz etkilerini farkında olmadan neredeyse tamamen çocuklarımızın omuzlarına yüklemişiz. Sanki bir lütufmuş gibi binaların arasında onlara ufacık bir alan bır
Şu televizyonu açmaya gelmiyor. Bazen canım sıkılıyor gezineyim diyorum akşam bakınayım şöyle diyorum. Millet çatır çatır dizi izliyor fanatik gibi, belki benimde dikkatimi çeker diyorum. İlla bir yerde konu dizilere geliyor. Her defasında bense bilgisiz öylece dinliyorum. Nasıl bir hazla anlatılıy
Yine gündemimiz maşallah (her daim olduğu gibi) çokça yoğun. Bazen boş gözlerle olup biteni izlerken bir anda bir soru dönüyor kafamda. "Niye bizim konularımız her daim bu kadar uç noktalarda? Niye her daim çok önemli, kırmızı alarm seviyesinde?” Kesinlikle aman bu da sorun mu dediğimiz hiç bir tan
Çekirge’nin, tarif edemediğim ama beni hep mutlu eden bir yanı var. Daha bu sabah Zübeyde Hanım tarafına doğru çıkarken, ovadan hafifçe rampaya tırmanmaya başladık. Bir an fark ettim ki, gülümsüyorum. Yol boyunca uzanan o koca ağaç gövdeleri, sabahın serin esintisi, havanın berraklığı… O an, içimden
Çok çabuk dalıyoruz dünyanın aslında olmayan ama bize varmış gibi gözüken ışıltısına… Bu yüzden öyle bir maddiyata bağladık ki her şeyi kesinlikle mutluluğu yakalayamıyoruz. İnsanlık olarak böyle bu ve haliyle herkes mutsuz. Tüm dünyayı ele geçiren bir buhran oldu bu. Aradan sıyrılıp gerçeği göreni
Yolun yarısını yarılamışım, gelmişim 30 küsur yaşına, hala ama hala yontmaya çalıştığım ama bir türlü muvaffak olamadığım bir iki de değil tonlarca huyum var, alışkanlığım var, bırakmak istediğim, kurtulmak istediğim özelliklerim var. Ama neredeyse hiçbirini kontrol altına almayı başaramadım. Dönüp