Geçtiğimiz günlerde bir laptop çantası aldım. Klasik, çok fermuarlı olanların aksine tek gözü olan sade bir çanta…
Oldukça yoğun olduğum bir gün, bu çantayı yanıma aldım.Yoldayken markete uğramak durumunda kaldım. Hızlı olmalıydım. Telaşlı bir şekilde kasa görevlisine kartımı uzatmam gerekti. Elimde olan telefonu çantama koymalıydım ve işte o an…
Elim birden çantanın yüzeyinde bulunan, daha önce hiç fark etmediğim gizli bölmeye doğru gitti.
Tabii şaşıramadan hızlı bir şekilde marketten çıktım. Ama yolun geri kalanında şunu düşündüm:
İnsan da böyle değil mi? Hayatında yeni bir zorluk ile karşılaştığında, önceden hiç farkında olmadığı güçlü yanları ile tanışıyor. Bu durumla nasıl baş ederim derken ‘ O an nasıl olduysa yaptım.’ Şaşkınlığı başköşeye oturuyor.Aslında o an anlam veremediğimiz kuvvet, zaten hep bizde mevcut olan kuvvet. Hâlbuki bu durum yaşanmadan kişideki saklı kalmış potansiyel, kişiden habersiz bir biçimde onda var oluyor. Öldürmeyen darbe, güçlendirir misali tüm yaşananlar ‘Vay be! Ben neymişim!’ dedirterek sırtımızı sıvazlıyor. İçimizdeki gücü fark etmemizi, kendimizi takdir etmemizi sağlıyor.
Ne kadar garip değil mi? Her gün tekrar keşfetmemiz gereken harika bir yaradılışa sahibiz. Kim bilir, belki bizimde içimizde daha nice gizli bölmeler vardır.
Doğru zamanda keşfetmeniz dileğiyle… Hoşça kalın…
Her birimiz bu dünyaya nedenli geliyoruz. Hayat da o nedeni bulup kişi tarafından gerçekleştirme serüvenidir. Ve hayat usul usul kenarda yaşanmayacak kadar çok değerli. ‘ Kimseye zararım yok, kendimizce geçinip gidiyoruz. Bunda ne kötülük var? ‘ diyor olabilirsiniz. Evet, bir kötülük yok; fakat nöt
Bize ‘yalnız olmak’ tabirinin yanlış öğretildiğini düşünüyorum. Yalnız olmak ile yalnız kalmak ifadeleri karıştırıldı belki de… Kalmak, durumu dramatikleştirir. Olmak ise bir seçimdir. Yalnız kelimesi yalın+ öz kökünden dilimize gelmektedir. Kişinin özü ile baş başa kalması anlamına gelir. O halde
Hayatınızdaki monotonluk size ne hissettirir? Bıkkınlık duygusunu mu yoksa içsel bir huzur halini mi? Bizler genellikle rutinlikten dem vururuz. Günlerin birbirini takip etmesi bizim yaşam motivasyonumuzu olumsuz yönde etkiler. Aynı sabahlara uyanmak, gündelik hayatta farklı olarak nitelendirdiğimi
Geçen gün bir aile büyüğümle aramda geçendiyalogda şöyle bir soruya tâbi oldum: Sen onu iyi tanımıyor musun? Hiç düşünmeden şu cevabı verdim: ‘ Bence insan, hayatındaki herkese biraz yabancıdır.’ Söyledikten sonra, birkaç dakika düşündüm bu sözü. Sanki kelimeler benden izinsiz çıktı ağzımdan. Dilim
Sevgili okurlarım bu yazıyı okurken kendinizi yoklamanızı istiyorum. Sahip olduklarınızın eksikliklerini arayıp şikayet kuyusunda mı olmayı tercih ediyorsunuz? Yoksa olanı kabul edip bu durumu nasıl güzelleştirebilirim başkaldırısına mı cesaret ediyorsunuz? Evet, bu tutuma başkaldırı diyorum.
Herkesin düşüncesi, evidir. Kaplumbağa sırtında, insan zihninde taşır tüm olanı biteni. Tek fark, kaplumbağanın evi aşikârdır, insanın evi ise sırlıdır. Hepsi bu… Muhtemelen neden bu şekilde bir benzetme yaptığımı soracaksınız? Hayatımızı, düşüncelerimiz şekillendirir, aynı zamanda bizleri de… Ve bi