Geçen haftaki değerlendirmemizin başlığı “Aile Hekimliğini Gerçekten Geliştirmek İstiyor muyuz?” idi.
Bu yazımız sonrası yapılan geri dönüşler gösterdi ki; öncelikle “Ülkemizde sağlık sisteminde model değişikliğine ihtiyaç var mı? “ sorusuna cevap aramalıyız…
Neden mi?
Öncelikle tüm dünya pandemi ile sağlığın önemini ve sağlığın odak olması gerektiğini hatırladı. Yine tüm dünya yaşlanıyor, kronik hastalıklar artıyor. Peki, hızlı yaşlanıyoruz ama sağlıklı yaşlanıyor muyuz? “Sağlık yaşam” bu kadar önemli iken “sağlık sunan sistemler” yerine “hastalıklara çözüm üreten mükemmel sağlık sistemlerimiz” var. Sağlıklı yaşam ilk önceliğimiz ama kamu sağlık geri ödeme otoriteleri için “sağlık yaşam hala bir OTC ürün... Yani tezgâh üstü ürün… Yani kamu sağlık bütçeleri “sağlıklı yaşamı finanse etmiyor” ama teşhis, tedavi ve rehabilitasyonları finanse ediyor… Gelecek 20-30 yıl için ise dünyada kamu bütçeleri için en büyük risk; sağlık giderlerindeki artışların nasıl finanse edileceği…
Görüyoruz ki, sağlık sisteminde model değişikliğine ihtiyaç var.
Aslolan ise doğru çözümlere ulaşabilmek…
Araştırınca gördük ki; ülkemiz sağlık stratejilerine yön verenler ile oluşturulmuş TÜSAP Raporlarında tespitler ve çözüm önerileri var. (K: https://tusap.org/wp-content/uploads/2021/06/2021_1.TOPLANTI2.pdf )
Bu raporda Prof. Dr. Osman Hayran hocamızın bilgilendirmesi önemli… Tespitleri aynen paylaşıyorum.
Günümüz sağlık hizmetlerinin 5 özelliği:Uzmanlaşmış ve parçalı yapı,Özerkliği gelişmiş meslekler,Hastane, doktor ve hastalık odaklı,Tıbbi hatalara ve iatrojeneze açık,Pahalı ve gecikmeli bir sağlık hizmeti
Bugün sunulan sağlık hizmetlerimizin 5 özelliği maalesef böyle.
Uzmanlaşmış ve parçalı yapı: Bir yandan ilaç sanayi, bir yandan tıbbi cihaz üreticileri, bir yandan sağlık insan gücü yetiştiren üniversiteler, bir yandan sağlık hizmeti sunan hastaneler var. Bunların her biri kendi içinde mükemmel çalışsa da birbiri ile uyumu ve koordinasyonu yok denecek kadar az. İlacın geliştirilmesinden tıbbi malzeme tedarikçisinin geliştireceği ürünün ne ölçüde tedaviye uygun olduğuna, insan gücü yetiştirirken ne ölçüde sistemin ihtiyaç duyduğu alanlarda yetiştiğine ve müfredatın ne olması gerektiğine dair çeşitli uygulamalar var ancak genellikle birbirleriyle aralarında uyum sorunu yaşanır. Bu sadece bizim ülkemiz için değil tüm dünya için de böyle diyebiliriz.
Özerkliği gelişmiş meslekler: Sağlık alanında özerkliği çok gelişmiş meslekler mevcut ve hatta doktorluk özerkliği en fazla gelişmiş meslek olduğundan “mesleki emperyalizmi” temsil eden bir meslek olarak anılıyor. Bu meslekler kendi güç alanına başka meslekleri sokmuyor.
Hastane, doktor ve hastalık odaklı: Sanki “sağlık” sunulan hizmetlerinin konusu değilmiş gibi sağlık hizmetleri hastane, doktor ve hastalık odaklı yürüyor.
Günümüz sağlık hizmetleri tıbbi hatalara ve iatrojeneze çok açık:Pahalı ve gecikmeli bir sağlık hizmeti verilmekte ve kabulü mümkün olmayan 60-30-10 dağılımına uyan bir sağlık hizmeti mevcut. 60-30-10 dağılımını son 20 yıldır pek çok araştırmacı dile getiriyor. Verilen hizmetin gelen hastalara ne ölçüde yararlı olduğu incelendiğinde şu sonuçla karşılaşılıyor:
Verilen hizmet başvuran, hastaneye yatan ve ayaktan hizmet alan hastaların yüzde 60’ını iyileştiriyor, yüzde 30’unda hiçbir işe yaramıyor yani kişi gelse de gelmese de iyileşmesi ya da daha kötüye gitmesinde bir etkisi olmuyor ve yüzde 10’una ise gereksiz müdahale ya da fazla tedavi verildiğinden zarar veriyor.
Yüzde 30 fayda sağlamasa da zarar davermediğinden hoş görülebilir ama yüzde 10 hoş görülebilecek bir durum değildir. Üretim sektöründe, sanayide, otomotiv endüstrisi gibi başka sektörlerde 6 sigma uygulamasının yani 6 standart sapmanın dışında kalacak hatalar düşüncesi ile milyonda 3,4 hataya izin verildiğini düşünürsek insan ile ilgili üretilen hizmetin hata yönünden otomobil üretimi hizmetinden akıl almayacak oranda dengesiz vealeyhte bir durumda olduğu görebiliriz. Çünkü hata payımız en az yüzde 10. Bu acı bir tablodur.
Sağlık sistemlerini şekillendirecek 5 eğilim:
152 ülkenin sağlık sistemlerinin incelenmesine dayanan bir araştırma sonuçlarına göre geleceğin sağlık sistemlerini şekillendirecek eğilimler şöyle görülmektedir:
Genomik devrimler,Dijital teknolojiler,Yeni hizmet modelleri,Küresel demografik dinamikler,Sürdürülebilirlik sorunları
Rapor mevcut işleyişi çok net özetlemiş ve sağlık sistemlerinde değişimi tetikleyecek eğilimleri de sıralamış… Tamda bu açıdan bakılınca tespitlerin, bilgilerin ve teknolojik gelişmelerin ışığında sizlere tekrar soruyorum…
Sağlık sistemimizdeki mevcut işleyiş, bize “sağlıklı kalmanın, sağlıklı yaşamanın yolunu açabilir mi?” Eğer “sağlıklı yaşamın odak yapacaksak sağlık sistemini yeniden yapılandırmanın zamanı gelmedi mi?”
Unutmayalım, belirleyici olan finanstır, sağlık sisteminin yeniden yapılandırılmasında, kamu bütçelerindeki sağlık giderlerinin azaltılmasında Maliye Bakanlığı, SGK ve diğer mali karar otoriteleri, sağlık yaşamın kamu finansmanında yer alması için ilk adımı atarlarsa, başarı kaçınılmaz olacaktır.