Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Zanaat

Bursa Hayat Gazetesi - Zanaat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zanaat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa’nın merkezinde tarihi bir dükkan! Mesleğini yaşatmak için direniyor Haber

Bursa’nın merkezinde tarihi bir dükkan! Mesleğini yaşatmak için direniyor

Bursa’nın merkezinde tarihi bir dükkân… İçeride yılların yorgunluğunu taşıyan bakır kaplar… Altıparmak Caddesi’nde bulunan bu dükkan, Yılmaz Erişen’in çocukluğundan beri hayatının geçtiği yer. Yarım asırdan uzun süredir bakırcılık yapan Bursa’nın en eski bakırcısı Yılmaz Erişen, gözleri geçmişe dalarak bu mesleğe nasıl başladığını şu sözlerle anlattı: “İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Okuldan çıkınca dükkâna gelirdim. Babam çağırırdı, ‘Gel, yardımcı ol’ derdi. O zamanlar herkes bir işin ucundan tutardı. Şimdiki gibi telefonlar yoktu, herkes çalışıyordu. Benim çocukluğum bakırların arasında geçti. Burası benim oyun alanım gibiydi. Burada babamdan gördüklerimi yaparak bugünlere geldik. Biz de bu mesleğe öyle başladık işte…” BAKIRCILIĞIN İNCELİKLERİ VE ZORLUKLARI Burası, sadece bir dükkân değil, aynı zamanda bir miras. 1960 yılından beri aynı yerde, aynı işle uğraşan bir aile… Babadan oğula geçen bir zanaat… Ama şimdi bu mirasın son temsilcisi, dükkânında tek başına… Bakır işlemeciliğinin, sanıldığı kadar basit bir iş olmadığını dile getiren Erişen, bakır kabın işlenişinin zorluğuna değinerek, “Önce tuz ruhuna sokuyorsun, sonra kaynar kostiğe… Sonra duruluyorsun, eski kalayı varsa tavlayıp süpürüyorsun. Kumla yıkıyorsun, yamuğu varsa düzeltiyorsun. Sonra da kalaylıyorsun. Küçücük bir cezve bile 12-13 sefer elden geçiyor. Bakırcılık emek ister.” dedi. Pek çok sebepten dolayı bakıra olan ilginin zamanla azaldığını söyleyen Erişen, “Eskiden herkesin çeyizinde mutlaka birkaç bakır kap olurdu. Şimdi ise modern mutfak gereçleri bakırın yerini almış durumda.” diye konuştu. Bakırın hâlâ değerini koruduğunu anlatan Erişen, bakır kaplarda yapılan yemeğin lezzetini bir başka olduğunun altını çizerek, “Bakır cezvede yapılan kahvenin köpüğü, çelik cezvede yapılanla bir olur mu? Bakır tencerede pişen yemeğin tadı, başka hiçbir kapta tutmaz. Ama artık kimse uğraşmak istemiyor. Eskiden başka seçenek yoktu, şimdi herkes daha kolayına kaçıyor.” dedi. BAKIRCILIK BİTİYOR MU? Mesleğin geleceği ile ilgili kaygı duyduğunu ifade eden Erişen, “Bizim çocukluğumuzda herkes iş arardı, dükkan dükkan gezip ‘Çırak lazım mı?’ diye sorarlardı. Şimdi kimse çalışmak istemiyor. Aileler çocuklarını meslek sahibi yapmak yerine rahat ettirmeye çalışıyor. Bizden sonra bu meslek biter. Şimdilik Maraş’ta birkaç genç bu işi yapıyor ama burada artık kimse yok.” dedi. Erişen, mesleğini ayakta tutmaya çalışsa da işlerin eskisi gibi olmadığını söyleyerek, “Şimdi biz dükkanı nasıl döndürüyoruz? Eski zanaatkârlar için bazı vergi muafiyetleri var, onunla ancak idare edebiliyoruz. Ama öyle eskisi gibi bir kazanç yok. Çalıştığımızı yiyoruz, başka bir birikim olmuyor.” diyerek kar elde edemediklerini dile getirdi. BAKIRA DÖNÜŞ VAR MI? Son yıllarda bazı kahvaltı salonlarının ve çay bahçelerinin nostaljik bir hava yaratmak için bakır kaplara yönelmesini umut verici olarak değerlendiren Erişen, “Evet, şimdi bazı yerlerde bakır yumurta tavaları, bakır çaydanlıklar moda oldu. Ama bu yine de mesleği kurtarmaya yetmez. Çünkü bakır, düzenli bakım isteyen bir şey. Kalayı sökülürse yenilemek gerekir, bakımı yapılmazsa ömrü kısalır. İnsanlar bunu zahmet olarak görüyor.” şeklinde konuştu. Bakırcılıkla ilgili yanlış inanışlardan biri de bakırın zehirleyici olduğu düşüncesi. Oysa Erişen bunun doğru olmadığını belirtiyor. Kalaylanmamış bakırın dahi, kişiyi zehirlemesinin mümkün olmadığına vurgu yapan Erişen, “Bakır zehirlemez. Ama bakır kapta yemeği uzun süre tutarsan, yemek suyu kalayı aşındırır. O yüzden bakır kapları düzenli kalaylatmak gerekir. Eskiden herkes bunu bilirdi, şimdi unutan çok.” dedi. BURSA’NIN SON BAKIRCISI MI? Yetmişli yıllardan beri Altıparmak Caddesi’nde Bursa’nın en eski bakırcılarından biri olarak mesleğini sürdüren Erişen, “Bundan sonra bu işi yapan kalmaz. Biz de bıraktık mı tamam, bu meslek biter. Yıllardır bu işi yapıyorum ama artık eski çarşılar gibi burası da sessizleşti. Eskiden bakırcılar, kalaycılar, semerciler, ayakkabı tamircileri vardı. Şimdi çoğu gitti. Biz de bir gün kapatacağız, o gün bu iş biter.” diyerek umutsuzluğunu dile getirdi.

El sanatları ve zanaatlar: Teknolojiye direnen meslekler Haber

El sanatları ve zanaatlar: Teknolojiye direnen meslekler

El sanatları ve zanaatlar, yüzyıllardır nesilden nesile aktarılan geleneksel üretim yöntemlerini kullanan mesleklerdir. Bu meslekler, genellikle kişisel beceri, yaratıcılık ve hassasiyete dayanır ve seri üretim yöntemlerine direnç gösterir. Teknolojinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşmasına rağmen, el sanatları ve zanaatlar hala birçok alanda önemli bir yere sahiptir. EL SANATLARI VE ZANAATLARIN ÖNEMİ Eşsiz Ürünler: El sanatları ve zanaatkarlar, seri üretim ürünlerinden farklı olarak her biri benzersiz ve özel olan ürünler üretirler. Bu ürünler, genellikle yüksek kaliteli malzemelerden ve özenli işçilikle üretilir ve sanat eseri olarak kabul edilebilirler. Kültürel Miras: El sanatları ve zanaatlar, bir toplumun kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturur. Bu meslekler, geleneksel bilgi ve becerileri nesilden nesile aktararak, bir toplumun kimliğini ve tarihini korumaya yardımcı olur. Ekonomik Kalkınma: El sanatları ve zanaatlar, birçok ülkede önemli bir ekonomik kalkınma kaynağıdır. Küçük işletmeler ve yerel girişimciler, el sanatları ve zanaat ürünleri üreterek ve satarak geçimlerini sağlarlar. Bu da, yerel ekonomilere katkıda bulunur ve iş imkanları yaratır. Sürdürülebilirlik: El sanatları ve zanaatlar, genellikle sürdürülebilir üretim yöntemleri kullanır. Yerel malzemeler ve geleneksel teknikler kullanarak, çevreye duyarlı ürünler üretirler. Bu da, doğal kaynakların korunmasına ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunur. TEKNOLOJİYE DİRENEN EL SANATLARI VE ZANAATLAR Dokumacılık: Dokumacılık, yüzyıllardır kullanılan bir el sanatıdır. El tezgâhlarında ipliklerden kumaşlar dokunur ve bu kumaşlar giysiler, halılar ve diğer tekstil ürünleri yapmak için kullanılır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dokuma fabrikaları ortaya çıkmış olsa da, el dokumacılığı hala birçok kültürde önemli bir yere sahiptir. Seramik: Seramik, kilin şekillendirilerek fırınlanarak üretilen bir el sanatıdır. Seramik sanatçılar, kaplar, heykeller ve diğer dekoratif ürünler üretmek için bu geleneksel tekniği kullanırlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte seramik üretim teknikleri de gelişmiş olsa da, el yapımı seramik ürünler hala popülerliğini korumaktadır. Ahşap Oymacılığı: Ahşap oymacılığı, ahşap malzemelerin oyularak şekillendirilmesiyle yapılan bir el sanatıdır. Ahşap oymacıları, mobilyalar, heykeller ve diğer dekoratif ürünler üretmek için bu geleneksel tekniği kullanırlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ahşap işleme makineleri ortaya çıkmış olsa da, el yapımı ahşap ürünler hala değerli ve estetik olarak kabul edilir. Mücevher Yapımı: Mücevher yapımı, değerli metaller ve taşlardan mücevherlerin üretildiği bir el sanatıdır. Mücevher ustaları, kolye, küpe, yüzük ve diğer takılar üretmek için bu geleneksel tekniği kullanırlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte mücevher üretim teknikleri de gelişmiş olsa da, el yapımı mücevherler hala özgünlükleri ve estetik değerleri ile öne çıkmaktadır. SONUÇ El sanatları ve zanaatlar, yüzyıllardır varlığını sürdüren ve günümüzde de önemini koruyan geleneksel mesleklerdir. Teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşmasına rağmen, el sanatları ve zanaatkarlar, kişisel beceri, yaratıcılık ve hassasiyetle ürettikleri eşsiz ürünlerle öne çıkmaktadırlar. El sanatları ve zanaatlar, kültürel mirasın korunmasına, ekonomik kalkınmaya ve sürdürülebilirliğe katkıda bulunarak önemli bir yere sahiptir.

Bursa’da 120 yıllık aile mesleğini sürdürüyor Haber

Bursa’da 120 yıllık aile mesleğini sürdürüyor

Bursa’da 60 yaşındaki Rıza Akbalış 3 kuşaktır devam eden 120 yıllık aile mesleğini, ilk günkü heyecanıyla devam ettiriyor. Abdal Mahallesi’nde bulunan atölyesinde babasından kalan aletlerle 14 yaşından bu yana zanaatına devam eden Akbalış, Türkiye’de birçok tarihi caminin alemini onarırken yurt dışına da sipariş üzerine ihracat yapıyor. Genellikle Balkan ülkelerinden çok fazla talep olduğunu dile getiren Akbalış, bu güne kadar Balkan ülkeleri başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesine alem yaptığını söylüyor. Türkiye’de sadece 4 tane alem ustası kaldığını belirten Akbalış, kendisinden sonra bu mesleği devam ettirecek kimsesi kalmadığını kaydetti. ALEM YAPMAYI BABASINDAN ÖĞRENDİ Okulu bitirmesinin ardından babasının yanında çırak olarak çalışmaya başlayan Rıza Akbalış, “Bu mesleği dedem, babam ve ben olmak üzere 3 kuşaktır yapıyoruz, 120 yıllık bir meslek. 14-15 yaşlarında okulu bitirdiğim gibi babam yanına aldı. Temel eğitimi babamın yanında aldım. Atölyede dedemin ve babamın aletleri var. Hem babam hem de ustam olduğu için ondan çok şey öğrendim. Sanatta ahlak çok önemli. Temel eğitimi aldıktan sonra her şey çok güzel olur. Ben bu çizgide devam ediyorum. Kaybolmaya yüz tutmuş bir meslek. Türkiye’de Samsun, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş ve Bursa’da ben olmak üzere sadece 4 kişi yapıyor. İstanbul’da alem yapıyorlar ama onlar döküm alem. Bizim yaptığımız el sanatı çekiçle yapıyoruz. Ailemde benden sonra bu mesleği yapacak maalesef yok. Sağlığım elverdiği sürece bu mesleği devam ettireceğim” dedi. DEPREM BÖLGESİNE ALEM GÖNDERDİ Hatay’da yıkılan tarihi camiler için de alem hazırladığını söyleyen Akbalış, “Türkiye’nin her tarafına özellikle Marmara bölgesine veriyoruz. Yurt dışında Avusturya, Romanya, Almanya, Macaristan, Balkan ülkelerine birkaç tane de Amerika’ya gönderdik. Yurt dışında bir hayırsever kilise iptal olunca yerine yapılan camiye alem istedi. Ben de para almadan hediye ederek yolladım. Zaman içerisinde bakırlar renk değiştiriyor, renklerini açıyoruz. Bazen yamuluyor, onları düzeltiyoruz. Eskisi gibi güzel şekilde teslim ediyoruz. 20-25 gün önce Hatay’da depremden dolayı yıkılan bir cami için hayırsever biri 5 tane alem aldı. Deprem bölgelerinde yıkılan ve hasar gören camiler yapılıyor onarılıyor. Tamamlanınca 5 tane daha alem göndereceğiz” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.