Hattat Haberleri - Son Dakika Hattat Haber Güncel Gelişmeler

Bursa Ulu Cami’den atölyeye İlhan Engin’in hat sanatı yolculuğu

Bursa’ya 1979 yılında tayinle gelen İlhan Engin, tarihi Ulu Cami ve diğer camilerdeki hat eserlerine hayran kaldı. Yaklaşık 25 yıl boyunca camilere gidip eserleri inceleyen Engin, öğretmenlik yaptığı dönemde hat sanatıyla ilgilenemediğini belirtti. Engin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bursa'da Ulu Cami gibi bir değer var. Hat sanatına ilgim orada başladı. Orada çok güzel hat eserler var. Sürekli gidip o yazıları hayran hayran seyretmekle başladım” dedi. EMEKLİLİK SONRASI HAT SANATINA ADIM 2003 yılında emekli olduktan sonra hat sanatına zaman ayırmaya karar veren Engin, Bursa Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları’na kaydoldu ve dersler almaya başladı. 2 çocuk ve 2 torun sahibi olan Engin, 2010 yılından itibaren de hüsn-i hat derslerine devam etti. Eğitim süresi boyunca Osmanlıca ve Arapça da öğrenen Engin, bugün 1326 tarihli Tahtakale Yoğurt Han’da açtığı atölyesinde eserler üretiyor ve hat sanatını sevenlerle paylaşıyor. ÜRETİM VE BAĞIŞLARLA SANATI YAŞATIYOR İlhan Engin, kendi eserlerinin yanı sıra yeni hattatlar da yetiştiriyor. Ürettiği bazı eserleri, 15. yüzyılda inşa edilen Mecnun Dede Camisi’ne bağışlayarak hat sanatını halka sunuyor. Engin, hocası Musullu Mahfuz ile halen derslerine devam ettiğini ve üstatların eserlerini inceleyerek çalışmalarını geliştirdiğini aktardı. HAT SANATININ RUH VE GÖNÜL TERBİYESİ Engin, hat sanatının insan hayatına olumlu etkilerini vurguladı: “Hat, bir eğitim ve terbiye işidir. Yazarken elini terbiye ediyorsun, bir bakmışsın ki gönlünü de terbiye etmişsin. Bu sanat insanın ruhunu ve gönlünü eğitiyor, gönül adamı olma yolunda mesafe aldırıyor insana. Herkese tavsiye ediyorum.” Emekli öğretmen İlhan Engin’in öyküsü, hat sanatına olan sevdayı ve fedakarlığı gözler önüne seriyor. Bursa’da tarihi eserlerden ilham alan Engin, hem sanatı yaşatıyor hem de yeni nesillere aktararak kültürel mirası güçlendiriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hattat Hasan Çelebi için başsağlığı mesajı: Hasan Çelebi kimdir?

Türk hat sanatının büyük üstatlarından biri olan ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Hasan Çelebi, 88 yaşında hayatını kaybetti. 1937 yılında Erzurum’un Oltu ilçesinde doğan Hasan Çelebi, uzun yıllar boyunca Kur’an-ı Kerim’i gönüllere nakşetmek için ömrünü adadı. Türk hat sanatının önemli isimlerinden biri olan Çelebi, yazdığı eserlerle birçok caminin kubbe, mihrap ve duvarlarında yer aldı. UNESCO’NUN YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ Sultanahmet Camii ve Hırka-i Şerif Camii gibi tarihi camilerdeki yazıları ile dikkat çeken Çelebi, UNESCO'nun "Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri"nde de yer alıyordu. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN BAŞSAĞLIĞI MESAJI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hasan Çelebi’nin vefatından büyük üzüntü duyduğunu belirterek, "Hat sanatının büyük ustalarından, ömrünü Kur’an-ı Kerim’i gönüllere nakşetmeye adayan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Hasan Çelebi Beyefendi’nin vefatından büyük üzüntü duydum. Hattatların Reisi merhum Hasan Çelebi’ye Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine, yakınlarına ve talebelerine başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun" ifadelerini kullandı. Hat sanatının büyük ustalarından, ömrünü Kur’an-ı Kerim’i gönüllere nakşetmeye adayan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Hasan Çelebi Beyefendi’nin vefatından büyük üzüntü duydum.Hattatların Reisi merhum Hasan Çelebi’ye Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine,…— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) February 24, 2025 50’DEN FAZLA HATTAT YETİŞTİRDİ Hasan Çelebi, 1960’lardan itibaren birçok cami ve yapının yazılarını ıslah etmiş, birçok önemli sanatçıyı yetiştirmiştir. 30 yılı aşkın bir süre boyunca hat dersleri veren Çelebi, elliden fazla hattat yetiştirmiştir. 1992 yılından itibaren IRCICA tarafından düzenlenen uluslararası hat yarışmalarında jüri üyeliği yapmıştır.

Abdülhak Şinasi Hisar kimdir? Abdülhak Şinasi Hisar'ın hayatı, edebi kişiliği, eserleri...

Abdülhak Şinasi Hisar, çocukluğu Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca'da geçti. 1898'de Galatasaray Lisesi'ne girdi. 1905'te siyasi nedenlerden dolayı Fransa'ya kaçtı. Paris'te Siyasal Bilgiler Yüksekokulu'nda öğrenim gördü. II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine (1908) Türkiye'ye döndü. Bir süre Türk Yurdu dergisinin genel yayın müdürlüğünü üstlendi (1954-57). Cihangir'deki evinde, beyin kanamasından hayatını kaybetti. EDEBİ FAALİYETİ... Edebiyata Mütareke yıllarında Dergâh ve Yarın dergilerindeki şiir, kitap tanıtma ve eleştiri yazılarıyla başladı. 1921'den itibaren İleri ve Medeniyet gazetelerindeki yazılarıyla tanındı. 7Ağaç, Varlık, Ülkü ve Türk Yurdu dergileri ile Milliyet, Hâkimiyet-i Milliye ve Dünya gazetelerinde yazdı. Roman, hikaye, şiir, deneme, tiyatro oyunu ve hat sanatı gibi alanlarda eserler verdi. ROMANLAR... Çöpçüler (1934) Ferhat ve Şirin (1936) Efsaneli Saatler (1946) İnce Memed (1955-1969) HİKAYE KİTAPLARI... Hikâyeler (1922) Yeni Hikâyeler (1925) Karagöz (1931) Güldeste (1943) Mahalle Kahvesi (1954) Bütün Hikâyeleri (1974) ŞİİR KİTAPLARI... Bülbül Şiirleri (1923) Gölge (1938) Şiirler (1964) DİĞER ESERLERİ... Yeni Edebiyat Hareketleri (1927) Hat Sanatı (1949) Hat Sanatı Tarihi (1953) Makaleler (1972) Günce (1987) ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR'IN ESERLERİNDE İŞLEDİĞİ KONULAR Abdülhak Şinasi Hisar, Türk edebiyatının en önemli romancı ve öykücülerinden biridir. Eserlerinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar uzanan bir zaman diliminde İstanbul ve Anadolu'da yaşayan insanların hayatlarını, geleneklerini ve sorunlarını anlatmıştır. Hisar'ın eserlerinde işlenen başlıca konular şunlardır: Anadolu ve İstanbul: Hisar, eserlerinde Anadolu'nun doğal güzelliklerini ve insanlarının yalın, sade yaşamlarını etkileyici bir şekilde tasvir etmiştir. Özellikle romanlarında ve öykülerinde İstanbul'un farklı semtlerini, sokaklarını ve insanlarını ustalıkla resmetmiştir. Şehrin değişimi ve dönüşümü, modernleşme ve geleneksel değerler arasındaki çatışma gibi temalar da Hisar'ın eserlerinde işlenmiştir. Gelenek ve Modernleşme: Hisar, eserlerinde geleneksel değerlere ve kültüre saygılı bir tutum sergilemiştir. Aynı zamanda, modernleşmenin ve değişmenin de kaçınılmaz olduğunu savunmuştur. Eserlerinde, gelenek ve modernleşme arasındaki gerilim ve bu gerilimin insan hayatı üzerindeki etkileri sıklıkla işlenmiştir. Aile ve Kadın: Abdülhak Şinasi Hisar, eserlerinde ailenin önemini ve sağlamlığını vurgulamıştır. Aile içi ilişkileri, aile bireyleri arasındaki sevgi ve saygıyı ustalıkla işlemiştir. Kadın karakterlere de eserlerinde önemli yer vermiştir. Kadının toplumdaki yeri ve rolü, geleneksel ve modern kadın figürleri gibi temalar da Hisar'ın eserlerinde işlenmiştir. Birey ve Toplum: Hisar, eserlerinde bireyin iç dünyasını ve toplumla olan ilişkilerini derinlemesine incelemiştir. Bireyin toplum tarafından dışlanması, yalnızlık ve yabancılaşma gibi temalar da Hisar'ın eserlerinde işlenmiştir. Eserlerinde, insan psikolojisini ve bireyin duygusal dünyasını ustalıkla analiz etmiştir. Tarih ve Kimlik: Abdülhak Şinasi Hisar, eserlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerini ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını tarihi bir çerçevede ele almıştır. Bu dönemlerde yaşanan siyasi ve toplumsal değişimleri eserlerinde yansıtmıştır. Milli kimlik ve aidiyet duygusu gibi temalar da Hisar'ın eserlerinde işlenmiştir. Dil ve Üslup: Abdülhak Şinasi Hisar, eserlerinde sade ve akıcı bir dil kullanmıştır. Anlatımında yalınlık ve doğallık ön plandadır. Detaylı tasvirler ve diyaloglar aracılığıyla okuyucuyu hikayenin içine çekmeyi başarmıştır. Sonuç olarak: Abdülhak Şinasi Hisar, eserlerinde geniş bir yelpazede konulara yer vermiş ve Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur. Yazarın eserleri, günümüzde de okunmaya ve ilgi görmeye devam etmektedir.