İndirimler sürüyor! Merkez Bankası ekim ayı faiz kararını açıkladı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında merakla beklenen faiz kararını duyurdu. Banka, politika faiz oranını 40,5’ten 39,5’e indirerek 100 baz puanlık bir düşüş gerçekleştirdi. Alınan bu karar, ekonomistlerin beklentilerine paralel gerçekleşti.

EKONOMİSTLERİN BEKLENTİLERİ NE YÖNDEYDİ?

22 ekonomistin katılımıyla gerçekleştirilen beklenti anketinde, politika faizinin 100 baz puan düşürülerek yüzde 39,5 seviyesine çekilmesi öngörülmüştü. Ankete katılan ekonomistler, faiz oranına ilişkin tahminlerini yüzde 39 ile yüzde 40,5 aralığında paylaşmıştı. Yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 37,5 olarak belirlenmişti.

MERKEZ BANKASI’NDAN ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI MESAJI

TCMB tarafından yapılan açıklamada, “Enflasyonun ana eğiliminin eylül ayında yükseldiği” belirtilerek, son dönemdeki fiyat artışlarının dezenflasyon sürecini yavaşlattığına dikkat çekildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşu, talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Politika faizine ilişkin atılacak adımlar, enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak belirlenecektir.”

Merkez Bankası ayrıca, enflasyonun hedeflerden sapması durumunda para politikasının yeniden sıkılaştırılabileceği mesajını verdi.

LİKİDİTE VE FİNANSAL İSTİKRAR VURGUSU

Açıklamanın devamında, kredi ve mevduat piyasalarında beklenmeyen gelişmeler yaşanması halinde ilave makroihtiyati tedbirlerin devreye alınabileceği ifade edildi.
Likidite yönetiminin yakından takip edileceğini belirten Merkez Bankası, finansal istikrarın korunması adına gerekli araçların etkili biçimde kullanılmaya devam edileceğini bildirdi.

YENİ FAİZ HAMLELERİ GÜNDEMDE Mİ?

Uzmanlar, Merkez Bankası’nın yılın son çeyreğinde enflasyon seyrine göre temkinli bir politika izleyeceğini belirtiyor.

Ekonomistler, para politikasında atılacak adımların bundan sonraki dönemde “veri odaklı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla” şekilleneceği görüşünde birleşiyor.